Başkanlık
Sistemini, küllenmiş ocağından çıkarıp, gündeme getirilmesini MHP Genel
Başkanı Devlet BAHÇELİ’ye söylettiği gibi bugün de başka bir taktikle
Devlet BAHÇELİ’ye: “İYİ PARTİ’ye yuvana dön!” çağrısını söyletiyor.
Halbuki Cumhur İttifakı Üyelerinin İYİ PARTİ’ye saydığı sözleri kendileri
unutmuş olsalar da medya asla unutmaz:
“Gayri
Millî”, “Zilet”, “İllet”, “Şer İttifakı”, “PKK’lı”, “Kandil
ile sözleşme imzaladı.”, “Yirmi dokuz (29) Belediye Meclis Üyesinin yirmi
dokuzu da PKK’lı…”, “Kandil ve Pensilvanya’nın
güdümündedir.”, “Amacı terör örgütlerinin uzantılarını meclise ve
bürokrasiye taşımaktır.”, “Mazluma Hoyrat, zalime müşfiktir. Millî ve
ahlâkî değerlerden mahrum bu siyasî güruhun, ülkemize istikâmet çizme
gayretkeşliği, çiğ bir tezgâhın, çirkin bir tuzağın varlığına açıkça delil
teşkil etmektedir. Millete ve vatana özden mensubiyet duymayan, lekeli ve
sicili karanlık yüzlerin, Türkiye’yi hedefine alan ihanet planları devamlı
suretle güncellenip, gün ışığına çıkmaktadır. Demokrasi ve millet iradesine
vahim bir suikast niteliği taşıyan bu ahlaksız teklifin, siyasetin saygınlığı
ile birlikte Gazi Meclisimiz’in güvenirliğine kesif bir saldırı olduğu da
tartışmasızdır (!..)”
Bütün
bu söylemlerden sonra iki lider de sözlerini yutmuş,
tükürdüklerini yalamış ve şimdi hiçbir şey olmamış gibi kirli ve kokuşmuş
siyaset ağzı ve siyasetçilerin çirkin üslûbuyla, İYİ PARTİ’yi AKP’ye
destek vermesi için çağırıyor. Cumhur İttifakına katılması için “Yuvaya Dön!” çağrısı yaptırıyor.
Halbuki Meral AKŞENER, AKP’nin en eski kurucu üyelerindendir. Buradan Ayrılarak
MHP’ye katılmış ve MHP’den millet vekili olduktan sonra buradan da diğer ayrılanlarla
birlikte, İYİ PARTİ’yi kurmuştur. Aslında bu da bir tuzaktır…
Meral
AKŞENER’in yuvası MHP’değildir!.. Olsa olsa İçişleri Bakanlığını yaptığı DYP
veya kurucusu olduğu AKP olabilir. Mevcut iktidarın gizli emelleri için
buradadır. Gereğinde AKP’ye ya dahil olacak veya destekçisi olacaktır… Millet
İttifakında yer almış olması, ona puan kazandırmıştır. CHP ile ittifaka devam
ederse ilk seçimde mevcudun yerinde, CHP olacaktır!.. Ankara Büyükşehir
Belediye Başkanı Mansur YAVAŞ veya İstanbul Başkanı Ekrem İMAMOĞLU
gelecektir. Mansur YAVAŞ’ın bu işe daha çok yakışacağı şüphesizdir…
AKP,
kuruluşundan itibaren oynadığı Ali Cengiz Oyunları ile Büyük Birlik
Partisini (BBP), Has Parti’yi (HASP) (Numan KUTULMUŞ) da
avucuna almış, eski Doğru Yol Partisi (DYP) Genel Başkanı Süleyman SOYLU’yu
da partisinden kopararak AKP’ye transfer etmişti. Son olarak da BBP genel
Başkanı Mustafa DESTİCİ’yi ve MHP’nin Genel Başkanı Devlet BAHÇELİ’yi
de “Cumhur İttifakına” dahil etmeyi başarmıştır. Yani beş (5) parti
başkanını, büyük bir maharet, manevra, ikna(!)
yöntemiyle kontrolü altına almayı başarmıştır… Böylece “Çok Partili Demokrasi
Sistemi”ni de “iki kutuplu siyaset” iki partili siyaset, haline
getirmiştir…
AKP,
bu da yetmemiş gibi anne baba; erkek kardeş, abla, kız kardeş; dayı hala ve
evlenen kızların eşine; evlendiği erkeğin de karısına (Biyolojik Eş) yakınlaşmayı,
ten temasını mahrem sayan Tarikat ve Cemaatlerle dirsek temasına girmiş
olması sapkınlığı tecavüzleri çoğaltmıştır… Biyolojik eşe yabancılaşma sapkınlığı artırır…
Bugün görülen kadın cinayetleri tecavüz, cinsel taciz ve sapkınlığın arkasındaki
asıl gerçek budur…
Tarikatlar,
buralara giderek bağlanan gençlerimizi ve yetişkinlerimizi sevdiklerinden
uzaklaştırıyor. Bugünün dünyasında aranması gereken gerçeğin yerine, ahire
havale edilerek “Öbür Dünya” Cennet Hayaline daldıran Tarikatlar, “Gerçek
Dünya”yı unutturuyor. İnsanlarımızı ve gençlerimizi aile bağından, aile sıcaklığından,
aile ve yakınların, şefkat ve sevgisinden, muzicevi dokunuşundan mahrum
bırakarak, tam anlamıyla itaat ve körü körüne bağlılığı öğretiyor.
Bağımsız
düşünme yok! Sorgulama yok! Karar Verme ve itiraz etme tavır ve davranışını yok
ediyor!.. Tam bir itaat ve bağlılık esas olduğundan “Tek Tip
İnsan Modeline” dönüşerek insanlarımızı ve buralara giden ve yetiştirilen
gençlerimizi Metafizik ve Hayal Âleminde hapsediyor!... Sevgi ve aile
sıcaklığından mahrum; kız ve kadınların erkeğe körü körüne itaat ettiği,
kadının eksik ve aşağı hatta ikinci, üçüncü sınıf, “Mehir karşılığı” (Para
ve Altın) alınıp satılabilen meta olduğunun öğretildiği şizofronik tipler
yetişiyor… Böylece kadın cinayetleri,
istismarlar günden güne artıyor. Çocuklara yatılı okullar, Çocuk Esirgeme
Kurumları, Yurtlar; Cemaat ve Tarikat Evleri ile Kuran Kursları ve benzeri yerlerde
cinsel tazizler suiistimaller giderek ve daha da artıyor.
Bugüne
geldiğimizde, CHP’nin iktidara yürüyen yolunu aşındırmak isteyen Erdoğan, yine
aynı kurnazlık, maharet, manevra ve ikna(!) yöntemiyle CHP’den Cumhurbaşkanı
adayı olan Muharrem İNCE üzerinde çok ince hesaplar yapmaktadır… Geçmişteki
parti başkanlarına kanca attığı gibi Erdoğan, CHP Cumhurbaşkanı Adayı
Muharrem İNCE üzerinde de ince hesaplar yapmaktadır!..
Muharrem
İNCE, AKP’ye transfer olarak partisinden ayrılacak mı?
Yeni
bir parti kurup CHP’yi bölerek CHP’nin iktidara yürüyen yolunu kesecek mi?
İNCE,
(AKP)Erdoğan ve ekibinin kurduğu bu kapana düşecek mi?
Muharrem
İNCE, daha başkaca oyunlara gelecek midir? Bunu yaşayarak göreceğiz!..
Meral AKŞENER, CHP ve SP‘sini ve kendisine bir “UMUT” olarak bakan halkın, umudunu bıçak gibi kesmiş, ittifak içinde olduğu partileri de oyuna getirmiştir. Yarın nasıl bir oyunun içinde olacağını ise şimdiden kestirmek mümkündür. Kendisi, CHP ve SP’nin teklif ettiği, ittifakın desteklediği “Tek Cumhurbaşkanı Adayı” olmayarak ve her partinin kendi adayını çıkartmasını istemiş halkın ona olan güvenini yitirmiş, “bütünü bölüp parçalamış” ve dostu, arkadaşı, eski kurucusu olduğu AKP Genel Başkanı ve Parti Başkanı Recep Tayyip ERDOĞAN’ın çok rahat bir şekilde % 52 oy ile Cumhurbaşkanı seçilmesini sağlamıştır!..
Tek
başına Meral AKŞENER ittifakın adayı olmayı kabul etmemiştir. Bu ince bir
ayardır ve şu demektir: Her parti, kendi
adayını çıkarır ve oylar, her partinin taraftar seçmenleri adetince dağılır. Muhalefetin hiçbir adayının seçimi
kazanma şansı kalmaz!.. Tabii bu da sağ
gösterip sol vurarak yapılan, bokstaki “nakavt!” oyunudur!..
Akşener,
partisinin Cumhurbaşkanlığı Adaylığına bile gönülsüzken, üst yönetimce güç belâ,
büyük tartışmalarla Cumhurbaşkanlığı Adaylığına ikna edilebilmiştir… Akşener,
iktidara muhalefet rolünü çok iyi oynamıştır!.. Dün, Bahçeli’nin oynadığı
gibi!.. “Millet İttifakı”nın “Tek
Adayı” olarak düşünülen Akşener, ikna edilebilseydi, bugün Erdoğan bu makamda
olamayacaktı!.. Kısaca, Meral AKŞENER
Cumhurbaşkanlığı Başkanlık Sistemi Makamını, R.Tayyip ERDOĞANA’a altın tepsi
içinde sunmuştur!..
İYİ
bir taktik uygulayan Erdoğan, Sağ Parti Başkanlarını ya kendisine katmış veya
kendisiyle birlikte hareket etmeye mecbur etmiş olduğu gibi ileride kendisine
muhalif olabilecek MHP’yi ikiye bölerek küçültmüş, yeni oluşturduğu İYİ
PARTİ’nin başına da AKP’nin eski, “Kurucular Kurulu Üyesi” ve sonradan
AKP’den Erdoğan’ın isteği ile ayrılan ve kendisine sonuna kadar güvendiği ve zor
zamanlarında AKP’yi destekleyecek, Meral AKŞENER’i getirerek MHP’nin iktidara açılan
yolunu tamamen kapatmıştır!..
Cumhur
İttifakına katılan BBP ve MHP bilmelidir ki: AKP,
gırtlağına kadar borç batağındadır. Batan, devlet kurumlarını baykuş yuvası
gibi darmadağın eden, askeriyeyi vurduğu darbelerle kıpırdayamaz duruma sokan, kurumlardaki
bina, arsa toprak ne varsa yağmalayan; eşe dosta peşkeş çeken; kamu arazilerini
üzerine geçiren, en verimli kurumları yok fiyata satan, iflasın eşiğine gelmiş
“millî ve yerli olmayan” bir partidir. Böyle birine kim destek çağrısı yaparsa,
bilsin ki durum çok vahimdir!..
MEB Verilerine
Göre, Özel Okulların Sayısı: 10.053’tür. Bu okulların tamamına yakını ve
kalınnan yurtlar; bir Tarikat, Cemaat, Şeyh, Şıh veya Seyyit ile bağlantılıdır…
Hizbullah Örgütü ile bağlantılı olanlar vardır… “TARİKAT ERASMUS”u kanallarıyla
komşu ve bölge Tarikat Okullarına gönderiliyor… Bu kurumların tamamında çalışan
Eğitmen ve Öğretmenlerinin çoğu Türkçe ve Türkçe’nin kurallarını hiç bilmemekte,
düzgün resmî Türkçe ile konuşamamaktadırlar. Bu okulların yetiştirdiği
gençlerin hepsi Türkiye’yi Darül Harp (Küfür
ve Savaş Ülkesi) ve alanı olarak görüyorlar. İstismara açık, kullanılmaya tam
müsait olarak yetiştiriliyorlar. Hazineden bunlara yapılan yardım Bir
katirilyon(Bir Milyar) liranın üstündedir. Bu gruplar bugün yirmi (20) yıla
yakın AKP iktidarında ve Belediyelerinden alınan ihaleler ve sermayelerle
büyüyerek, Çok Güçlü Sermaya Gruplarına dönüştüler.
Bunların
hrmen hepsi havuzlu villalar, BMV, MERCEDES, OPEL, … vb. milyonluk arabalar ve ticarî
ofislerde iş görmekte ve gereğinden fazla da silahlanmaktadırlar… MHP ve BBP’sinin
ülkenin Tarikatleşen, Cemaatleşen ve Cumhuriyetin temellerine dinamit döşeyen
bu grubu desteklemek ve iktidarda kalmasını sağlamakla, yaptıkları yanlışların
vebalinden kurtulması mümkün olmayacaktır…
Bugün
de AKP’ öğretmenleri yük görmekte ve bundan kurtulmayı planlamaktadır. AKP
okullarda “Onlayn Sistem”e geçerek 66.849 Okulda görev yapan bir milyon
sıfır yetmiş yedi bin üç yüz yedi (1.077.307) öğretmenden kurtulmayı
hedeflemektedir… Özellikle de 66.849 okuldan, 36.000’ini arazisi ile
birlikte satışa çıkararak ondan “1 Milyar Dolar” gelir elde etmeyi
planlamaktadır.
“Halifelik”
gündemini ağzından düşürmeyen AKP, okul arazileri içerisinde yer alan “Atatürk
Büssü”nden de böylece kurtulmak istenmektedir… Bu tezgâhı bilerek ve
isteyerek, planına almış gözükmektedir.
Türk
kelimesinden ürken, Türk’ten korkan bir iktidarın adı Türkiye olan bir devletin
başında egemen olması Belediye Seçimleri ve öncesindeki geçmiş uzantılarıyla
birlikte yaklaşık otuz (30) yıldır iktidar olması, Padişahlığı ve Halifeliği
özlemesi ve gündemden düşürmemesini iyiye yormak mümkün müdür?.. Türkiye’nin,
uyanma zamanı gelmiştir!..
Bugüne
kadar ülkede iyi sayılabilecek bütün işler, Kamu Özel İşbirliği Modeli (KÖİ)
ile DOLAR ve AVRO’ya bağlanmış: yandaş beş müteahhide peşkeş çekilmiştir. Cengiz
Holding’in Milyarlık vergi borcu komisyon karşılığında silinmiştir. Zevat, Milletin
anasına küfredilmiştir…
Uçuş Garantili Hava Yolları, Geçiş Garantili Köprüler, Geçiş Garantili Tüneller, Hasta Garantili Hastahaneler için yirmi beş (25) yıllığına yapılmış sözleşmeler, dövize bağlanmıştır!. Borçların dövize endeksi olması sebebiyle, sürekli artan “Borç Ödemeleri” her geçen gün vatandaşın boğazını daha fazla sıkmaktadır…
1969’lardaSüleyman DEMİREL Hükümeti’nin son dönemlerinde asgari
ücretli bir işçi aldığı: 585.TL ile bir ayda 33 adet
çeyrek altın, bir yılda da 396 çeyrek altın alabiliyordu!..
Bugün
aynı işçi üç çeyrek altın alamaz olmuştur!.. Bu durum, vatandaşı köle
olarak görmek ve vatandaşa, köle
niyetiyle bakmaktır!..
Sürekli
katlanarak artan borç yükü, şişen kredi kartı borçları, katlayarak artan döviz,
faiz batağına saplanan ve kredi ile ev alan, işyeri alan, borçlanan her
vatandaş, büyük bir çıkmazdadır… Bu: “Yağma,
vurgun, talan, yalan, hırsızlık ve rüşvetin sonu gelmemekte” ve üstelik bu
düzenin devamı için yeni bir figüran, oyuncu aranmaktadır…
Mahşerin, bu üç atlısının, tarih önünde sorumluluktan kurtulması, mümkün olmayacaktır!
Önümüzdeki günlerde, halkın yoğun baskısı, ekonominin çöküşü, Dolar ve Avro’nun daha da artması, sürekli konan yüzde elli, bazı ürünlerde yüzde iki yüz, hatta üç yüze varan zamlar sayesinde halk nefessiz kalacaktır… Bir de korona etkisiyle, ödenemeyen krediler, borçlar, önümüzdeki yılın Eylül; veya Ekim aylarında seçimi kaçınılmaz kılacaktır… Bu sebeple iktidar, “Cumhur İttifakı” erken seçime hazırlanmaktadır. Durumun vahim olması sebebiyle de yeni ortaklar aramaktadır. İYİ PARTİ’ye çağrı yapıldığı gibi SP ve HDP’ye göz kırpıldığı ve gizliden görüşmeler yapıldığı aşikardır…
KAYNAKLAR:
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder