Öğretmen etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Öğretmen etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

16 Kasım 2021 Salı

KAVALA OLAYI, SON OLSUN! Abdullah Çağrı ELGÜN

KAVALA OLAYI, SON OLSUN!

Abdullah Çağrı ELGÜN

Terkib-i Bend -Ziya Paşa


Ziya Paşa
(Tanzimat Dönemi Sanatçısı)

Pek rengine aldanma felek eski felektir.
Zîrâ feleğin meşreb-i nâ-sâzı dönektir!..

 

Yâ bister-i kemhada ya viranede can ver.
Çün bay u gedâ hâke beraber girecektir.

 

Allah`a sığın şahsı halimin gazabından.
Zîrâ yumuşak huylu atın çiftesi pektir…

 

Yakdı nice canlar o nezâketle tebessüm.
Şîrin dahi kasdetmesi cana gülerektir!..

 

Bed-asla necâbet mi verir hiç üniforma?
Zer-dûz palan ursan eşek yine eşektir!..

 

Bed-mâye olan anlaşılır meclis-i meyde.
İşret güher-i âdemi temyize mihektir.

 

Nush ile yola gelmeyeni etmeli tekdir,
Tekdir ile uslanmayanın hakkı kötektir!..

 

Nâ-danlar eder sohbeti nâ-danla telezzüz.
Dîvânelerin hem-demi dîvâne gerektir!..

 

Afv ile mübeşşer midir ashâb-ı merâtib.
Kânûn-ı ceza âcize mi hâs demektir.

 

Milyonla çalan mesned-i izzette ser-efrâz.
Birkaç kuruşu mürtekibin câyı kürektir…

 

Îmân ile din akçadır erbâb-ı gınâda.
Nâmus u hamiyyet sözü, kaldı fukarada…

Osman KAVALA Olayı

İstiklâlimiz ve İstikbalimizi tehlikeye açık bırakmak akla ve mantığa uymaz! Kavala Hadisesi Uluslararası bir Problem haline geldi… Avrupa Devletleri’nin Elçilerinin ülkeden kovulması ve istenmeyen Adam ilan edilmeleri ile “Güçlü ve Otoriter Devlet” olduğumuz da ortaya çıktı!..

Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sisteminde bürokratların: “Ne şiş yansın ne kebap!” mantığı ile hareket ettiği, mevcut kanunlara göre değil, “Aman yukarıdaki ne der?” siyasetçi korkusu ile insiyatif kullanamadığı da açıkça görüldü!..

Adaletin işlemediği, yolsuzluklara engel olunamadığı, enflasyonun düşürülemediği, işsizler ordusuna üniversitelerini yeni bitirmiş aydın ve dinamik geçlerin katıldığı, öğretmen, doktor, hemşire, İmam; ve EYTlilere vaad edilen sözlerin sürekli olarak ertelendiği, TL'nin değeri düşerek son birkaç yılda 1.TL’nin 12 EURO; 1, Dolar’ın 10.TL’yi geçtiği, halkın alım gücü yok olduğu döneme girilmiştir…

Halk kendisine yüklenen ÖTV, KDV, Gelir vergileriyle bunalmıştır. Elektrik, Gaz ve Suyun neredeyse bedava olduğu çoğu ülkelere bakıldığında, Türk Halkı yolunacak kaz olarak görülmüştür.

Dövize bağlanarak halkın sırtından soyulan gömleğin, iç çamaşırın vergileriyle ödenen “Gelir Garantili” yatırımlar toplumun büyük kesimini felç etmiş belini bükmüştür!..

“Göçmenler” meselesi ayrı bir yaradır. “Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi” çökmüştür! Acil olarak eski siteme dönüş bir elzemdir.

Türk Halkının üstüne üstüne gidilmektedir. Bu ise halkı huzursuzluğa, kargaşaya ve her an patlayacak bir bombaya dönüştürmüştür! Hükümet bunu mu istenmektedir?.. Maksat nedir?..

“Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi” ile işlerin daha hızlı ve pratik çözüleceği düşünülürken, bugün tam çıkmaza girdiği ve yürütülemediği; Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sisteminden çark ederek Sistemin eski rotasına döndürülmesinin kaçınılmaz ve elzem olduğu ortadadır.

Yurda Yerleşen Göçmenler Kırizi

Hiç şüphesiz Türkiye ne II. Mustafa (1695-1703 zamanında 1699 Karlofça Antlaşması ile başlayan Gerileme Devrinin Yönetimi ne de Hasta Adam ilan edildiği III. Selim (1789-1807) ile başlayan günlerdeki gibi arızalı değildir!.. Bununla birlikte 2013’te yaşanan Büyükelçilerin karşılıklı olarak istenmeyen adam ilan edildiği dönemin Faturasına bakarak, gelecekte çıkabilecek Faturayı ödeyip ödeyememe gücümüzü hesap edebiliriz. Rusya’nın düşürülen uçak Krizini unutmak ise büyük gaflet olur…

ABD’nin Papazı’nı derhal hapisten alıp serbest bıraktığınız gibi kuyruk dik durmamaktadır… Kavala’nın derhal serbest bırakılmasını isteyen on (10) ülkenin Büyük Elçilerinin: ABD, Fransa, Almanya, Hollanda, İsveç, Norveç, Finlandiya, Danimarka, Kanada ve Yeni Zelanda diplomasi kaidelerinden uzak mektubu, tam bir efelenme, kabadayılıktır!.. Bu mektubu Devletlerinden izinsiz, irtibatsız, Büyük Elçiler kaleme alabilir mi?

Mümkün değil!

O zaman bu devletlerin başkanlarının istişare ile “ortak” bir bildirisidir.

Öyleyse?..

Susup bekleyecek miydik?

Elbette hayır!..

Millî haysiyetimize yakışan cevap verilecek; ama bütün ipleri kopararak olmamalı… Diplomasi, ve arabuluculuk motoru çalıştırılmalı idi. Hâlâ bu konuda diplomatik ikna yönteminden vaz geçilemez!..

Gereken cevap muhataplarca alınmıştır; ancak Batı bunu: yeyip içip, yutmayacaktır!..

Avrupa’da beş (5) hatta 6-7 milyon aktif çalışan ve iş yeri sahibi olmuş insanlarımız var! Diplomatik çözümleri geri ardı ederek Avrupa’nın bizden bekledikleri ve bizim Avrupa’dan taleplerimizi gözardı ederek bunca kazanımlarımızı heba edemeyiz… Her iki tarafın da birbirlerine ihtiyacı var!..

Avrupa bu olay üzerine bizim yaptığımızın aynısını yapabilir mi?..

İçeride ve dışarıda bunca problemle boğuşurken bir de Avrupa ile kapışmak aklı ve mantığı bir kenara bırakmak olur!..

Bugün özellikle Suriye, sonra İran, Irak, Göçmenleri ve Afganistan hatta yarın Çin’den gelebilecek Uygur Göçmenleri Türkiye’nin kırılgan ekonomisi hesaplanınca, zarar ve kârın hesaplaması yerinde olacaktır.  

Ayrıca siyasî, Diplomatik bir araç varken, bütün bu çıkmazlara ve bataklığa saplanıp kalamayız. Bu işi halletmenin başka başka yolları da var!.. Onları A,B,C Planları gereğince aranmalıyız.

En büyük temennimiz: Kavala olayı son olsun!

İki Dönemdir Seçim vaadleri ile halka verilmiş olan sözler ERTELEMEDEN tez vakitte yerine getirilsin!

Bütün ülke halkı için kalıcı çözümler getirecek:

TAHSİL YILLARI, ÖNCELİK SIRASI, MESLEK RİSKLER, KARİYER, YABANCI DİL BİLME, HİZMET YILLARI, DENEY ve TECRÜBE, ÜNVANLARIN VERİLMESİ, (adama göre iş değil; işe göre adam) kıstasına göre Kurumların kendi yapacağı sınavlar ile işe alım ve atama modeli ile yerinde tesbit, “Geçinebilme Standarttı ile başlayan ve artarak devam eden ücret” açısından değerlendirilmelidir…

4 Eylül 2020 Cuma

İKTİDAR ERKEN SEÇİME HAZIRLANIYOR; Abdullah Çağrı ELGÜN

İKTİDAR ERKEN SEÇİME HAZIRLANIYOR
Abdullah Çağrı ELGÜN

Başkanlık Sistemini, küllenmiş ocağından çıkarıp, gündeme getirilmesini MHP Genel Başkanı Devlet BAHÇELİ’ye söylettiği gibi bugün de başka bir taktikle Devlet BAHÇELİ’ye: “İYİ PARTİ’ye yuvana dön!” çağrısını söyletiyor. Halbuki Cumhur İttifakı Üyelerinin İYİ PARTİ’ye saydığı sözleri kendileri unutmuş olsalar da medya asla unutmaz:

“Gayri Millî”, “Zilet”, “İllet”, “Şer İttifakı”, “PKK’lı”, “Kandil ile sözleşme imzaladı.”, “Yirmi dokuz (29) Belediye Meclis Üyesinin yirmi dokuzu da PKK’lı…”,  “Kandil ve Pensilvanya’nın güdümündedir.”, “Amacı terör örgütlerinin uzantılarını meclise ve bürokrasiye taşımaktır.”, “Mazluma Hoyrat, zalime müşfiktir. Millî ve ahlâkî değerlerden mahrum bu siyasî güruhun, ülkemize istikâmet çizme gayretkeşliği, çiğ bir tezgâhın, çirkin bir tuzağın varlığına açıkça delil teşkil etmektedir. Millete ve vatana özden mensubiyet duymayan, lekeli ve sicili karanlık yüzlerin, Türkiye’yi hedefine alan ihanet planları devamlı suretle güncellenip, gün ışığına çıkmaktadır. Demokrasi ve millet iradesine vahim bir suikast niteliği taşıyan bu ahlaksız teklifin, siyasetin saygınlığı ile birlikte Gazi Meclisimiz’in güvenirliğine kesif bir saldırı olduğu da tartışmasızdır (!..)”

    Bütün bu söylemlerden sonra iki lider de sözlerini yutmuş, tükürdüklerini yalamış ve şimdi hiçbir şey olmamış gibi kirli ve kokuşmuş siyaset ağzı ve siyasetçilerin çirkin üslûbuyla, İYİ PARTİ’yi AKP’ye destek vermesi için çağırıyor. Cumhur İttifakına katılması için  “Yuvaya Dön!” çağrısı yaptırıyor. Halbuki Meral AKŞENER, AKP’nin en eski kurucu üyelerindendir. Buradan Ayrılarak MHP’ye katılmış ve MHP’den millet vekili olduktan sonra buradan da diğer ayrılanlarla birlikte, İYİ PARTİ’yi kurmuştur. Aslında bu da bir tuzaktır…

Meral AKŞENER’in yuvası MHP’değildir!.. Olsa olsa İçişleri Bakanlığını yaptığı DYP veya kurucusu olduğu AKP olabilir. Mevcut iktidarın gizli emelleri için buradadır. Gereğinde AKP’ye ya dahil olacak veya destekçisi olacaktır… Millet İttifakında yer almış olması, ona puan kazandırmıştır. CHP ile ittifaka devam ederse ilk seçimde mevcudun yerinde, CHP olacaktır!.. Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur YAVAŞ veya İstanbul Başkanı Ekrem İMAMOĞLU gelecektir. Mansur YAVAŞ’ın bu işe daha çok yakışacağı şüphesizdir…

AKP, kuruluşundan itibaren oynadığı Ali Cengiz Oyunları ile Büyük Birlik Partisini (BBP), Has Parti’yi (HASP) (Numan KUTULMUŞ) da avucuna almış, eski Doğru Yol Partisi (DYP) Genel Başkanı Süleyman SOYLU’yu da partisinden kopararak AKP’ye transfer etmişti. Son olarak da BBP genel Başkanı Mustafa DESTİCİ’yi ve MHP’nin Genel Başkanı Devlet BAHÇELİ’yi de “Cumhur İttifakına” dahil etmeyi başarmıştır. Yani beş (5) parti başkanını, büyük bir maharet, manevra, ikna(!) yöntemiyle kontrolü altına almayı başarmıştır… Böylece “Çok Partili Demokrasi Sistemi”ni de “iki kutuplu siyaset” iki partili siyaset, haline getirmiştir…

AKP, bu da yetmemiş gibi anne baba; erkek kardeş, abla, kız kardeş; dayı hala ve evlenen kızların eşine; evlendiği erkeğin de karısına (Biyolojik Eş) yakınlaşmayı, ten temasını mahrem sayan Tarikat ve Cemaatlerle dirsek temasına girmiş olması sapkınlığı tecavüzleri çoğaltmıştır…  Biyolojik eşe yabancılaşma sapkınlığı artırır… Bugün görülen kadın cinayetleri tecavüz, cinsel taciz ve sapkınlığın arkasındaki asıl gerçek budur…  

Tarikatlar, buralara giderek bağlanan gençlerimizi ve yetişkinlerimizi sevdiklerinden uzaklaştırıyor. Bugünün dünyasında aranması gereken gerçeğin yerine, ahire havale edilerek “Öbür Dünya” Cennet Hayaline daldıran Tarikatlar, “Gerçek Dünya”yı unutturuyor. İnsanlarımızı ve gençlerimizi aile bağından, aile sıcaklığından, aile ve yakınların, şefkat ve sevgisinden, muzicevi dokunuşundan mahrum bırakarak, tam anlamıyla itaat ve körü körüne bağlılığı öğretiyor.

Bağımsız düşünme yok! Sorgulama yok! Karar Verme ve itiraz etme tavır ve davranışını yok ediyor!.. Tam bir itaat ve bağlılık esas olduğundan “Tek Tip İnsan Modeline” dönüşerek insanlarımızı ve buralara giden ve yetiştirilen gençlerimizi Metafizik ve Hayal Âleminde hapsediyor!... Sevgi ve aile sıcaklığından mahrum; kız ve kadınların erkeğe körü körüne itaat ettiği, kadının eksik ve aşağı hatta ikinci, üçüncü sınıf, “Mehir karşılığı” (Para ve Altın) alınıp satılabilen meta olduğunun öğretildiği şizofronik tipler yetişiyor…  Böylece kadın cinayetleri, istismarlar günden güne artıyor. Çocuklara yatılı okullar, Çocuk Esirgeme Kurumları, Yurtlar; Cemaat ve Tarikat Evleri ile Kuran Kursları ve benzeri yerlerde cinsel tazizler suiistimaller giderek ve daha da artıyor.

BBP ve MHP hâlâ ayrı ayrı birer parti görünümünde olsalar da AKP ile ittifak içinde olmaları, onları AKP’nin içinde eritmiş “TEK PARTİ”lileştirmiştir. Bir ve beraber iş yapmaktadırlar. Bu sebeple de bu partiler halk gözünde AKP gibidir… AKP’nin doğrusu ve yanlışlarına ortaktır. Aynı kanunî sorumluluk içinde ve de altındadırlar!..

Bugüne geldiğimizde, CHP’nin iktidara yürüyen yolunu aşındırmak isteyen Erdoğan, yine aynı kurnazlık, maharet, manevra ve ikna(!) yöntemiyle CHP’den Cumhurbaşkanı adayı olan Muharrem İNCE üzerinde çok ince hesaplar yapmaktadır… Geçmişteki parti başkanlarına kanca attığı gibi Erdoğan, CHP Cumhurbaşkanı Adayı Muharrem İNCE üzerinde de ince hesaplar yapmaktadır!..

Muharrem İNCE, AKP’ye transfer olarak partisinden ayrılacak mı?

Yeni bir parti kurup CHP’yi bölerek CHP’nin iktidara yürüyen yolunu kesecek mi?

İNCE, (AKP)Erdoğan ve ekibinin kurduğu bu kapana düşecek mi?

Muharrem İNCE, daha başkaca oyunlara gelecek midir? Bunu yaşayarak göreceğiz!..

Meral AKŞENER, CHP ve SP‘sini ve kendisine bir “UMUT” olarak bakan halkın, umudunu bıçak gibi kesmiş, ittifak içinde olduğu partileri de oyuna getirmiştir. Yarın nasıl bir oyunun içinde olacağını ise şimdiden kestirmek mümkündür. Kendisi, CHP ve SP’nin teklif ettiği, ittifakın desteklediği “Tek Cumhurbaşkanı Adayı” olmayarak ve her partinin kendi adayını çıkartmasını istemiş halkın ona olan güvenini yitirmiş, “bütünü bölüp parçalamış” ve dostu, arkadaşı, eski kurucusu olduğu AKP Genel Başkanı ve Parti Başkanı Recep Tayyip ERDOĞAN’ın çok rahat bir şekilde % 52 oy ile Cumhurbaşkanı seçilmesini sağlamıştır!..

Tek başına Meral AKŞENER ittifakın adayı olmayı kabul etmemiştir. Bu ince bir ayardır ve şu demektir: Her parti, kendi adayını çıkarır ve oylar, her partinin taraftar seçmenleri  adetince  dağılır. Muhalefetin hiçbir adayının seçimi kazanma şansı kalmaz!.. Tabii bu da sağ gösterip sol vurarak yapılan, bokstaki “nakavt!” oyunudur!..

Akşener, partisinin Cumhurbaşkanlığı Adaylığına bile gönülsüzken, üst yönetimce güç belâ, büyük tartışmalarla Cumhurbaşkanlığı Adaylığına ikna edilebilmiştir… Akşener, iktidara muhalefet rolünü çok iyi oynamıştır!.. Dün, Bahçeli’nin oynadığı gibi!..  “Millet İttifakı”nın “Tek Adayı” olarak düşünülen Akşener, ikna edilebilseydi, bugün Erdoğan bu makamda olamayacaktı!..  Kısaca, Meral AKŞENER Cumhurbaşkanlığı Başkanlık Sistemi Makamını, R.Tayyip ERDOĞANA’a altın tepsi içinde sunmuştur!..

İYİ bir taktik uygulayan Erdoğan, Sağ Parti Başkanlarını ya kendisine katmış veya kendisiyle birlikte hareket etmeye mecbur etmiş olduğu gibi ileride kendisine muhalif olabilecek MHP’yi ikiye bölerek küçültmüş, yeni oluşturduğu İYİ PARTİ’nin başına da AKP’nin eski, “Kurucular Kurulu Üyesi” ve sonradan AKP’den Erdoğan’ın isteği ile ayrılan ve kendisine sonuna kadar güvendiği ve zor zamanlarında AKP’yi destekleyecek, Meral AKŞENER’i getirerek MHP’nin iktidara açılan yolunu tamamen kapatmıştır!..  

Cumhur İttifakına katılan BBP ve MHP bilmelidir ki: AKP, gırtlağına kadar borç batağındadır. Batan, devlet kurumlarını baykuş yuvası gibi darmadağın eden, askeriyeyi vurduğu darbelerle kıpırdayamaz duruma sokan, kurumlardaki bina, arsa toprak ne varsa yağmalayan; eşe dosta peşkeş çeken; kamu arazilerini üzerine geçiren, en verimli kurumları yok fiyata satan, iflasın eşiğine gelmiş “millî ve yerli olmayan” bir partidir. Böyle birine kim destek çağrısı yaparsa, bilsin ki durum çok vahimdir!..

MEB Verilerine Göre, Özel Okulların Sayısı: 10.053’tür. Bu okulların tamamına yakını ve kalınnan yurtlar; bir Tarikat, Cemaat, Şeyh, Şıh veya Seyyit ile bağlantılıdır… Hizbullah Örgütü ile bağlantılı olanlar vardır… “TARİKAT ERASMUS”u kanallarıyla komşu ve bölge Tarikat Okullarına gönderiliyor… Bu kurumların tamamında çalışan Eğitmen ve Öğretmenlerinin çoğu Türkçe ve Türkçe’nin kurallarını hiç bilmemekte, düzgün resmî Türkçe ile konuşamamaktadırlar. Bu okulların yetiştirdiği gençlerin hepsi Türkiye’yi Darül Harp  (Küfür ve Savaş Ülkesi) ve alanı olarak görüyorlar. İstismara açık, kullanılmaya tam müsait olarak yetiştiriliyorlar. Hazineden bunlara yapılan yardım Bir katirilyon(Bir Milyar) liranın üstündedir. Bu gruplar bugün yirmi (20) yıla yakın AKP iktidarında ve Belediyelerinden alınan ihaleler ve sermayelerle büyüyerek, Çok Güçlü Sermaya Gruplarına dönüştüler.

Bunların hrmen hepsi havuzlu villalar, BMV, MERCEDES, OPEL, … vb. milyonluk arabalar ve ticarî ofislerde iş görmekte ve gereğinden fazla da silahlanmaktadırlar… MHP ve BBP’sinin ülkenin Tarikatleşen, Cemaatleşen ve Cumhuriyetin temellerine dinamit döşeyen bu grubu desteklemek ve iktidarda kalmasını sağlamakla, yaptıkları yanlışların vebalinden kurtulması mümkün olmayacaktır…

Bugün de AKP’ öğretmenleri yük görmekte ve bundan kurtulmayı planlamaktadır. AKP okullarda “Onlayn Sistem”e geçerek 66.849 Okulda görev yapan bir milyon sıfır yetmiş yedi bin üç yüz yedi (1.077.307) öğretmenden kurtulmayı hedeflemektedir… Özellikle de 66.849 okuldan, 36.000’ini arazisi ile birlikte satışa çıkararak ondan “1 Milyar Dolar” gelir elde etmeyi planlamaktadır.

“Halifelik” gündemini ağzından düşürmeyen AKP, okul arazileri içerisinde yer alan “Atatürk Büssü”nden de böylece kurtulmak istenmektedir… Bu tezgâhı bilerek ve isteyerek, planına almış gözükmektedir. 

Türk kelimesinden ürken, Türk’ten korkan bir iktidarın adı Türkiye olan bir devletin başında egemen olması Belediye Seçimleri ve öncesindeki geçmiş uzantılarıyla birlikte yaklaşık otuz (30) yıldır iktidar olması, Padişahlığı ve Halifeliği özlemesi ve gündemden düşürmemesini iyiye yormak mümkün müdür?.. Türkiye’nin, uyanma zamanı gelmiştir!..

Bugüne kadar ülkede iyi sayılabilecek bütün işler, Kamu Özel İşbirliği Modeli (KÖİ) ile DOLAR ve AVRO’ya bağlanmış: yandaş beş müteahhide peşkeş çekilmiştir. Cengiz Holding’in Milyarlık vergi borcu komisyon karşılığında silinmiştir. Zevat, Milletin anasına küfredilmiştir…

Uçuş Garantili Hava Yolları, Geçiş Garantili Köprüler, Geçiş Garantili Tüneller, Hasta Garantili Hastahaneler için yirmi beş (25) yıllığına yapılmış sözleşmeler, dövize bağlanmıştır!. Borçların dövize endeksi olması sebebiyle, sürekli artan Borç Ödemeleri” her geçen gün vatandaşın boğazını daha fazla sıkmaktadır…

1969’lardaSüleyman DEMİREL Hükümeti’nin son dönemlerinde asgari ücretli bir işçi aldığı: 585.TL ile bir ayda 33 adet çeyrek altın, bir yılda da 396 çeyrek altın alabiliyordu!..

Bugün aynı işçi üç çeyrek altın alamaz olmuştur!.. Bu durum, vatandaşı köle olarak  görmek ve vatandaşa, köle niyetiyle bakmaktır!..

Sürekli katlanarak artan borç yükü, şişen kredi kartı borçları, katlayarak artan döviz, faiz batağına saplanan ve kredi ile ev alan, işyeri alan, borçlanan her vatandaş, büyük bir çıkmazdadır…  Bu: “Yağma, vurgun, talan, yalan, hırsızlık ve rüşvetin sonu gelmemekte” ve üstelik bu düzenin devamı için yeni bir figüran, oyuncu aranmaktadır…

Mahşerin, bu üç atlısının, tarih önünde sorumluluktan kurtulması, mümkün olmayacaktır!

Önümüzdeki günlerde, halkın yoğun baskısı, ekonominin çöküşü, Dolar ve Avro’nun daha da artması, sürekli konan yüzde elli, bazı ürünlerde yüzde iki yüz, hatta üç yüze varan zamlar sayesinde halk nefessiz kalacaktır… Bir de korona etkisiyle, ödenemeyen krediler, borçlar, önümüzdeki yılın Eylül; veya Ekim aylarında seçimi kaçınılmaz kılacaktır… Bu sebeple iktidar, “Cumhur İttifakı” erken seçime hazırlanmaktadır. Durumun vahim olması sebebiyle de yeni ortaklar aramaktadır. İYİ PARTİ’ye çağrı yapıldığı gibi SP ve HDPye göz kırpıldığı ve gizliden görüşmeler yapıldığı aşikardır… 

KAYNAKLAR:

5)        (https://www.ntv.com.tr/egitim/meb-egitim-ogretim-istatistiklerini-acikladi,lShpxzBaC0mdXGSjqiOppg)
6)      (https://www.siyasetcafe.com/diyanetten-flas-gizli-tarikatlar-raporu-artik-kacinilmaz-oldu-53872h.htm)

1)  

Translate