BİRLEŞİK TÜRKİYE ve AKİL İNSANLAR
Abdullah Çağrı ELGÜN
Türkiye
için geçmiş tarihi hadiselere bakıldığında görülüyor ki devlet her daim
güçlüdür. Devlet, dağa çıkan eşkıya ve bugünkü gibi teröristleri yola getirmek,
onlarla anlaşmak, eşkıyayı dağdan indirmek, halkı huzur ve sükûna kavuşturarak,
devleti huzur içinde yönetebilmenin gereklerini yerine getirmek için gücünü
kullanır. Devlet hiçbir aşirete, Beylerbeyliği, Sancakbeyliği, Kadılık,
Voyvodalık, Vidinlik, Vilayet…vb. adlarına bir imtiyaz tanımamış; ve onların
ayrı bir devlet olarak organize olmalarına izin vermemiştir. Güç
birlikteliktedir. Birleşen, Bütünleşen Birleşik Türkiye huzura, mutluluğa,ve
müreffeh bir hayata erecektir.
Şeyh
Bedrettin 1420 İsyanı (Çelebi Mehmet Dönemi); İzmiroğlu Cüneyt İsyanı (1414);
Karamanoğulları İsyanı (1444); Şah Kulu Baba Tekeli İsyanı (1511, II. Beyazıt
Dönemi); Hain Ahmet Paşa İsyanı (Mısır’da Bağımsızlığın ilanı ile, 1524);
Yeniçeri İsyanları (1525); Celâli İsyanları (1500-1600), Şeyh Sait İsyanları
(13 Şubat 1925)… vb bunlardan başkaca da irili ufaklı yüzden fazla isyan çıkmış,
hatta yüz yıl devam eden isyanlar dahi olmuş; fakat hiç birinde toprak
talebine, devletten ayrılarak bağımsız devlet kurma taleplerine hoş ve müsamaha
ile bakılmamıştır.
Bugün
artık bütün devletler birleşirken, Birleşik Amerika, Birleşik Avrupa, Birleşik
Çin, Varşova Paktı gibi güç elde etmek için birleştikleri bir BÜTÜN olarak
hareket ettikleri görülmektedir. Türkiye de böyle yapacaktır.
Bir
çok birlik müreffeh, mutlu, zengin ve yaşanabilir bir dünya için ve hayat için
birleşerek devam ederken. Kürt unsuru için Türkiye’den ayrı bir devlet olarak
başkalaşmanın kazancı bir hiç, acı, yoksulluk, sefillik ve gözyaşından ibaret
olacaktır.
Küçük
bir devletçik, aşiret… Her büyük devletin piyonu olmaya hazır, kullanıma
müsait, hiçbir teknolojisi yok, askeri yok, silahları yok, üretimi yok,
tüketimi çok, tarihi yok, edebiyatı yok… Kısaca yokluklarla dolu bir devletçik.
Kazancı ne olur, kayıp ne olur düşünmek gerekir…
Oğuz
Han, Cengiz Han (Timuçin), Timur, Atilla, Adolf Hitler, Mussolini, Joseph
Stalin, Vladimir
Lenin, Kutsal Roma Cermen
İmparatorluğu (962–1806) hep BİR OLMAK, TEK DEVLET, TEK DİN, TEK
ALLAH ideali ile yola çıkmışlardır. Bunun için kendi dininden olmayanlara
yapılan baskılar, ırkî olarak kıyımlar, insan mezaliminden
vazgeçmemişlerdir… Bugün
Myanmar(Arakan)’da yapılan zülm, insanlık vahşeti bunun sadece küçük bir örneğidir.
Biz ne
yapacağız? Türkiye ve içinde yaşayan insanlar sonsuz bir hoşgörü sahibidir.
Bugüne kadar Kürt, Türk, Türkmen, Avşar,
Çerkez, Laz, Süryani, Arap, Fars, Latin diye belirgin bir şekilde
kişileri ayırmamış, eziyet ve sıkıntıya, din değiştirmeye, asimilasyona tabi
tutmamıştır. Bugün de aynı müsamaha ile
yaklaşmaya devam etmektedir. Ufak tefek sıkıntılar dünyanın her yerinde vardır;
fakat Türkiye mutlu insanların müreffeh hayatların huzur ve sükûn bulduğu
arzulanan, istenen ve mutlu yarınları müjdeleyen geleceği parlak bir devlet
olmaya devam edecektir.
Türkiye,
yüz yıla yakın doğacak yavrusunu bekledi. Kuluçkadaki yumurtasının üstünde,
yumurtanın kabuğunu çatlatmak için zaman kolladı. Şimdi yavru Türkiye’nin
kabukları çatladı. Yavru kartal gibi, şimdi hayata göz kırparak kanatlarını
silkelendi, tüylenip palazlandı. Kanat çırpmaya, gökyüzüne süzülerek huzur
antremanları yapan kartal yavrusu gibidir. Şimdi tüylerini atma, nihayet
kanatlarını büzerek yere inme, yerden gökyüzüne süzülme, yerde ve gökte hakimiyet kurma, yer yüzüne
huzur ve sükûn verme vaktidir.
Türkiye,
AZERBAYCAN, Nahcivan , BULGARİSTAN,
ERMENİSTAN, GÜRCİSTAN, IRAK, İRAN, SURİYE , YUNANİSTAN, KIBRIS, Türkmenistan, Özbekistan,
Kırgızistan, Kazakistan, Rusya ile birleşmeli, sınır bağlarını kaldırmalıdır.
Allah biz İNSANLARA hiçbir devirde HİÇ BİR KİTABINDA dünyayı bölük bölük bölün,
dinleriniz ayrı, topraklarınız ayrı, Allah’ınız ayrı kitabınız ayrı olsun
dememiştir. O zaman bu ayrılık ve bölünmeler niye?!..
Bu
devletler arasında BİRLEŞİK TÜRKİYE DEVLETLER TOPLULUĞU oluşturulacaktır. Hali
hazırdaki devlet başkanları BİRLEŞİK TÜRKİYENİN “YÜKSEK MECLİSİNİN BAKANLARI”
olacaktır. Başkan bu meclisin içinden oy çokluğu veya oy birliği ile
seçilecektir. Başbakanı ise yine oy
birliği veya oy çokluğu ile Meclis seçecetir. Vekilleri ise azaltılarak
BİRLEŞİK TÜRKİYE’nin vekilleri olarak İstanbul’da konuçlanacak ve toplam millet
vekili sayısı 500 kişi olacaktır. Bu Millet vekilleri İstanbul Merkezinden
idare edeceklerdir. Vekiller Devletlerin nüfus oranlarına göre belirlenerek
özerk devletler içinde halk oyu ile belirlenecektir. Böylece giderek BİRLEŞİK
DÜNYA DEVLETİ olma yolunda adımlar atılmış olacaktır.
Bu
birlikte hiç kimse kimsenin dinine, ırkına, rengine, tarihine, kültürüne
karışmayacaktır. Ortak bir dil belirlenecek bu ortak dil ile yazışmalar,
haberleşmeler ve idare olunacaktır. Bu ortak dil bütün dillerin ortak
kelimelerinden oluşacak ve mutlu bir birliktelik hazırlanacaktır.
Devletin
başında misafir olarak bulunanlar bu koltukları iyi değerlendirmelidir. Herkes
bir gün bu koltukları bir başkasına bırakıp çekilecektir. Huzur içinde olmak,
bü ülkeler için, memleketler için insanlar için, giderek DÜNYA İÇİN BİRŞEY
YAPABİLDİM diyebilmek için huzur içinde gözlerini hayata kapayabilmek için
DÜNYA KARDEŞLİĞİNİ savunmalıdır. Önce
yakın ülkeler birleşecek, sonra uzaklardaki sınırlar ve kısıtlamalar
kaldırılacaktır. Tek DÜNYA, TEK DEVLET, TEK ALLAH, TEK KİTAP için birlik
olmalıdır. Bunda ise ISRAR yoktur. Dünyadaki bütün ırklar, dinler ne olursa
olsun KARDEŞTİR. Bu dünyanın nimetleri ise hepimize yetecek kadar bol ve
toprakları geniştir. Güçlünün güçlüyü ezdiği, horladığı ayırdığı değil BÜTÜN
VARLIĞI ile KABUL ve AFFETTİĞİ BİR DÜNYA İÇİN ÇALIŞILMALI ve MÜREFFEH BİR HAYAT
İÇİN GAYRET GÖSTERİLMELİDİR.
Türkiye
sade içindeki değil; fakat yanında, yöresinde sınırları dışındaki kıyımları,
işkenceleri, gözyaşı, açlık, sefalet ve giderek bulaşıcı hastalıkların kol
gezdiği savaşan devletlerin huzuru ve sükûnu için de devrede ve en büyük ezici
silahlı gücüyle de AKTİF ve DEVREDE olmalıdır.
Savaşlar:
zulüm, işkence, açlık sefalet, bulaşıcı hastalık ve nihayet ölümdür. Buna dur
diyecek GÜÇ BİRLİKTELİKTEKİ GÜÇTÜR ve MUTLAK GÖSTERİLMELİDİR. Gayret edenler
Mutlak ORTAK bir yol bulunacaktır.
Bazı
şer güçler, millet içindeki etnik unsurlardan bir gari şekilde kitleler
oluşturmak istese de bu girişimde fazlaca başarılı olamamışlardır. Bugün de
Kürt unsuru karşımıza dikilmiş, akil insanlar grubu oluşturulmuş, bu grup ile
de anlaşmaya ramak kalmıştır. Dış güçlerin, Kürtler kozunda da başarılı
olabilecekleri tezi tamamen çürümek üzeredir.
Akil
insanları görevi de burada başlamıştır. Kürt ve diğer muhatapların arzu ve
istekleri tek tek tespit edilip, hastalık tespitinden sonra da çare olmak üzere
hangi reçetenin yazılarak bunları iyileştirebileceği üzerinde görüş birliğine
varılacaktır. Böylece uzun yıllar kangren olmuş Kürt meselesi de böylece çözüm
bulacaktır.
Farkında
olarak veya olmayarak bir SİBER SAVAŞIN kıskacında bunalan Türkiye liderlerinin
yolu açılacaktır. Bununla birlikte, vücut kilitlemeleri, kol ve bacak
kasılmaları, ağrılar, bağırsak ve değişik organlara yapılan saldırılara dikkat
gereklidir. Tedbir alınmalıdır….
“Biz,
her insanın kaderini, kendi çabasına bağlı kıldık. İsra Suresi Ayet : 13”
Türkiye bu yolda lider bir ülkedir. Kainatın bütün duacıları bu ulvî ve yüce
sesi duymuştur. Birleşik Türkiye etrafındaki yaklaşık elli altı (56) devlet ile
aralarındaki vizeyi kaldırmıştır. Sınırların da kaldırılması BÜTÜNDE BİRLEŞME
çaba ve gayreti devam edecektir. Bundan sonra da onlarla birleşmek, BİRLEŞİK
TÜRKİYE’Yİ gerçekleştirmek yolunda adım atacaktır. Her varlık bunun için
gayrette hava, su, toprak yaprak, bu muştuyu her canlıya müjdelemeğe devam
etmektedir. ilâhi güçler bu yolda liderlerin hizmetine amade olmuşlardır.
Gayret başta bulunan gayretkeşlerde takdir yaratandadır. Bu yolda her şeyi ile
mücadeleye tutuşmuş olanların yolları düz, bahtları açık olsun…
https://www.google.com.tr/search?q=T%C3%BCrkiye%20ile%20Vizesi%20kalkan%20devletler&ie=utf-8&oe=utf-8&aq=t&rls=org.mozilla:tr:official&client=firefox-a