oturduğu koltuklardan güç alarak etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
oturduğu koltuklardan güç alarak etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

8 Ekim 2019 Salı

TARİH TEKERRÜRDEN İBARETTİR, Abdullah Çağrı ELGÜN

TARİH TEKERRÜRDEN İBARETTİR
Abdullah Çağrı ELGÜN

Hatırlanacak, Birkaç İktidar ve Günümüz:

Tarihin tekerrür ettiğini göstermek açısından, geçmiş birkaç önemli iktidarları, iyi ve kötü icraatlarıyla gözler önüne sermek yerinde olacaktır. Gözünü makam, mevki, para hırsı ve amansız ihtiras bürümüş liderler, yönetimlerindeki kötü gidişatı gördükleri halde, hata yapmakta ısrar ederek, oturduğu koltuğa güç veremedikleri için, oturduğu koltuktan güç alarak, koltuğa sıkı sıkı tutunup halkına zulmederler.  
Koltukları bırakmayışları sebebiyle, halkın çektiği çile ve uğradığı mağduriyetten (Vatandaşın, suçlu suçsuz tutuklanmaları, işkenceler, mahkûmiyet, hapse atılanların makam, mevki ve itibarlarının kaybı, aile faciaları, faili meçhûl cinayetler; dinî veya siyasî düşünüşteki farklılıklar ve faaliyetleri sebebiyle idamlar) oluşan ve oluşacak feci akıbeti fark edemiyorlar…
Dünyadan hiç göçmeyeceklermiş gibi dünyaya sarılıyorlar…  Hayat böyle devam ederken, tarih tekerrür ediyor. Tarihi tekerrür diye tarif ediyorlar: Hiç ibret alınsaydı tarih, tekerrür mü ederdi?..
28 Temmuz 1402’de Yıldırım Han’ın Timur Han’a nasıl yenildiği, çok tartışılmakla birlikte, gerçek sebep: Tarikat, Tekke ve Cemaat Mensupları ordu birliklerinin Anadolu Erenlerinin, Tarikat mensubu Timur Han’ın saflarına geçerek, ordu gücü olarak zayıf olan Yıldırım’ı arkadan vurmaları, Timur tarafına dönmeleri (geçmeleri) olmuştur. Bu olaya dinden dönen “Mürted” (dönek) adı verilmiş. O günden sonra Ankara’daki bu yerin ismi: Mürted olarak kalmıştır. Bugünkü Hava Alanının bulunduğu yere de Timur’un oradaki ordu komutanının ismine ithâfen: “Esen Boğa” denilmiştir.
Savaş başlamadan önce, Timur Han, Anadolu’daki Osmanlıya tabi olmayan ve Osmanlı ile sürekli iktidar mücadelesi içerisinde bulunan boy beylerini, ikna yoluyla saflarına katmıştı… Yıldırım Ordusunun içinde bulunan boy beylerinden bazılarını da ikna edip kendi saflarına katınca Yıldırım’ın Birlikleri zayıfladı… Savaş başladığında Yıldırım Han’ın Ordusunun içinde bulunan, Tarikat mensubu: (Bayrâmî, Halvetî, Nakşî, Kadirî) Şeyhler, Şıhlar, Seyyidler, Boy Beyleri, Kara Tatarlar, Germiyan Askerleri, Timur’a sığınan Tarikat Şeyhleri; Şıhları ve Seyyidleri üzerine Kurulu Anadolu Beylerinin bir kısmı ile 160 bin kişilik Timur Han kuvvetleri, daha da güçlendi. Yıldırım Han’ın 90 bin kişilik kuvvetlerinin sayısı ise azaldı. Savaşta Yıldırım Han’ın, yanında üç bin (3.000) kişilik kuvveti olduğu halde, esir olarak alınmış olması, çok dikkate şayandır… Yanında üç bin (3.000) kişi ile hiçbir ordu teslim olmaz… Hele bu bir Türk ve başında Yıldırım Han’ın bulunduğu ordu ise!.. Tarih bu muammayı elbette bir gün çözecek ve bunu daha net bir şekilde ortaya çıkaracaktır…
Timur Han,Kendisine geçen Derviş ve Tarikat liderlerinin yanında 
Kısaca, ordu komutanları ve mensuplarının bağlı bulunduğu Tekke, Zaviye, Cemaat, Tarikat, Şeyh, Şıh, Seyyid ve Mensuplarının Timur Han tarafına dönerek saf değiştirmesi, Yıldırım Han’ın yanında kala kala Yeniçeriler (Kuruluşu: I. Murat 1362), Sırp Birlikleri ve Rumeli’den gelen Askerleri kalmış, bu durum ise Yıldırım Han’ın yenilgisiyle sonuçlanmıştı…
Savaş sonrası Timur Han, Türkistan’a dönerken: Kendisine katılan ve daha önce de Yıldırım’ın Devletine (Osmanlı) katılmamış, ayrı ayrı beylikler halinde bağımsız olarak yaşayan Anadolu Beyliklerine, yeniden kendi topraklarında bağımsız olarak yaşama yetkisi verdi… Geriye kalan toprakları da Yıldırım Han’ın oğulları arasında paylaştırarak Osmanlıyı parça parça böldü… Böylece Timur Han, ihtimal, Doğuya Çin’e yapacağı seferde, arkasında kendisine rakip olabilecek bir devlet bırakmamış oluyordu. 
Anadolu’daki bu kargaşalıklar on bir (11) yıl gibi bir zaman  sürmüş, tahta geçme kavgasında kardeşlerini yenerek hanedanlık koltuğuna oturan Çelebi Mehmet’in, ilk işi babası Yıldırım Beyazıt’ın uğradığı akıbete uğramamak ve o hataya yeniden düşmemek oldu...
Timur Han
Devlet sistemini yeni baştan dizayn etti. Devlet Kurumları ve Devlet Memurlarının: Medreseler, Boy Beyleri (Aşiretler), Tarikat, Tekke, Zaviye, Şeyh, Şıh, Seyyid, … ve benzerleri ile bağlantılarını kesin olarak kopardı. Bunlar, sadece Devlete çalışacak ve bunun karşılığında Devlet belirli bir miktar aylık verecek, hastalandığında Devlette bedava muayenesi ve tedavileri yapılacak ve günü geldiğinde de yine Devlet tarafından en son aldığı maaş üzerinden, hiçbir kesinti olmaksızın emekliye ayrılacaktı. İşte o zaman evlenecek ve çoluk çocuk sahibi olabilecekti. Bu yaş sınırı kırk beş (45) idi…
Devlet adına çalışan Devletin bu görevlileri, Devletteki çalışmalarının dışında hiçbir yer ve kuruluşta görev alamayacak, ikinci bir işte çalışamayacak, yeni bir patron edinemeyecekti… Böylece, Devletin elemanlarının Devletteki görevleri dışındaki her türdeki iş ve uğraş ile bağlarını keserek, Devlete bağlılıklarını, Devletin patronluğunu tescilleyerek, Devlete itaati kesin olarak sağladı…
Yıldırım Beyazıt Han
Böylece asker, memurlar ve Devletin diğer elemanları, büyük bir sadakâtle sadece ve sadece Devlete bağlı kaldı. Devleti düşündü, Devletine hizmet etti ve sadece Devleti için yaşadı ve gerektiğinde Devleti için canını verdi… Bunlar en yakın anne, baba, diğer akraba ve hısımlar, hele hele Dernek, Tarikat, Cemaat, Tekke; Zaviye; Şeyh, Şıh, Seyyit …vb. dinî, siyasî ve sosyal her türdeki kuruluşlarla olan bağlantılarını kopardı… Asker ve memur Devlete bağlı kaldı…  Bu görevliler vatandaşlar arasında Hak’tan ve adaletten taviz vermediler.  Büyük bir saygınlık ve itibar gördüler. 
Devlet memurunun tek düğmesini koparmanın cezası, mahkumiyet olarak, altı aydan başlıyordu… Böylece İlk “Devşirme Asker Sistemini” de geliştirmiş oldu. Bu sistemde Anadolu ve Rumeli’nde yaşayan askere hevesli, Türk ve Gayri Müslüm Tebanın birkaç delikanlısından sadece biri, çok küçük yaşlarda (5, 6 ve 7 yaş) devletçe alınıyor ve kabiliyetlerine göre “Asker, Bilim Adamı veya Devlet Memuru” olarak yetiştiriliyordu… Daha sonra iktidara gelen II. Murat bu yöntemi kanunlaştırarak, “Devlet Sistemi” yaptı. Sistemin kalıcı olmasını sağladı.
Yıldırım Beyazıt Han 
Çelebi Mehmet, Osmanlı Devleti’ne bu sistemi getirerek Devletin 700 yıla yakın yaşamasını sağlamıştı… Osmanlı yıkıldıktan sonra, Kurtuluş savaşı vererek yok olmuş bir devletin küllerinden Türkiye Cumhuriyeti Devletini kuran Mustafa Kemal Atatürk de Devleti zayıflatarak parça parça bölen, Devlet Yönetiminin her şeyine parmak atan ve Devlet kasasından ve Devletin halktan aldığı vergilerden beslenerek semizlenen: Vakıflar, Dernekler, Tarikat, Cemaat, Zaviye, Tekke; Şeyh, Şıh, Seyyitlik …vb. müesseselerindeki dinî, siyasî ve sosyal her türdeki kuruluşlarla bağ ve bağlantılarını keserek, bu tür kuruluşların kapısına kilit vuradurarak bunları tamamen ortadan kaldırmıştır… Devlet adına çalışanların dışarıda ikinci bir işte çalışmalarına kesinlikle izin vermemiş, çalışan veya teşebbüs dahi edenlerin Devletle bağlarını derhal koparmış ve şiddetli cezalara çarptırmıştır…
İşte bu büyük deha Mustafa Kemal ATATÜRK, atası Çelebi Mehmet’in taktiğini uygulayarak Türkiye Cumhuriyeti’nin 100 yıldır yaşamasını ve daha nice yüz yıllar da yaşayacağını garantilemiştir. Onun ‘Gençliğe Hitabesi’ni okuyanlar, yönetim sistemindeki bugünkü arızaları tespit etmekte, asla zorluk çekmeyeceklerdir. Bu sebeple Vakıf, Dernek, Tarikat, Cemaat, Tekke; Zaviye; Şeyh, Şıhlık, Seyyidlık, … ve benzerleri müesseseleri ve bunların mensupları, Atatürk’e düşmandırlar… Bu kin devlet ile ilgili değildir, sadece menfaat çeşmesi musluklarının kesilmesi “Lâyık Sistem” sebebiyle, yönetime parmak sokamamalarından dolayı olup, siyasete dayalı bir düşmanlık ve kindir…
Bugün öyle mi? Devlette çalışanların ikinci, üçüncü hatta dördü
Mürtet Hava Alanı Timur Han'a Katılma(Dönekliğin Yaşandığı Alan)
ncü işi olup Devleti bir çiftlik gibi kullanmakta ve burasının gücünden yararlanarak ikinci üçüncü işine buradan gelir sağlamaktan asla çekinmemektedirler…  Devletin memurları adeta komisyoncu ve haraççı durumuna düşürülmüştür… Dışarıdaki ikinci iş memura, tam bir servet sağlamakta, kimi avantajlı meslekler (Tıpçı, Emniyetçi, Zabıta, Maliyeci, Eğitimci, … vb.)  sayesinde halk Devletin bizzat memurları tarafından soğan gibi soyulmaktadır. Getirilen hasta garantili hastaneler, yolcu geçit garantili oto yol ve köprüler, … Devlet sistemini çökertmiş, bugün yolsuzluk ve usulsüzlüğün kapıları sonuna kadar açılmıştır…
27 Temmuz 1299’da kurulan Osmanlı İmparatorluğunu 1923’te yıkan sebep de Devletin Bütün Kurum ve Kuruluşların Devlete değil; ama Boy Beylerine, Aşiret Ağalarına, Eyalet Yöneticilerine, Tarikatın Şeyhine, kayıtsız şartsız, körü körüne, malını, canını, ırz, namus ve en sevdikleri şeyleri gözünü kırpmadan feda edebilecek kadar bağlılık, biat ve itaati idi… Asker ve memurlar pazarda sebze satar durumuna gelince işler tamamen karışmıştır!.. Bugün de öyledir. Devlet güçsüzleşince halkın güçlüler karşısındaki biat kültürü, mensubiyet ve aidiyet duygusu, ayrılma isteği, bağımsızlık arzusu, duygu ve düşünceleri daha da güç kazanıyor…  
          Bugün yaşanan olaylar, tarihin bir tekrarıdır. Osmanlının Yıkılışı, Türkiye’de yapılan İhtilâller (Adnan Menderes’in İdamı, Demirel İktidarı, 12 Eylül İhtilâli, Özal İktidarı) ve Recep Tayyip ERDOĞAN Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi… Bugünkü durum, tarihten dersler çıkarmak değil, tarihle hesaplaşmak ve tarihle savaşmak değil de nedir?.. Bugün Devleti yöneten ve Devletin bütün sistemine parmak atmış olanlar: Yarın Kara Çarşaflı, Sarıklı Cübbeli, Teke Sakallı, Şalvarlı kalabalıklar oluşturup; Kayseri, Konya, Gaziantep, Erzurum, Bursa, Ankara, İzmir, İstanbul Sokaklarında: “Şeriat İsteriz, Hilâfet İsteriz diye!..” bağırırlar, yürüyüş ve nümayiş yaparlar, cadde parkelerini sökerler, vitrin camlarını indirir, ortalığı birbirine katarlarsa, asla şaşmamak gerekir!..
Tarihi tekerrür diye tarif ediyorlar: Hiç ibret alınsaydı tarih, tekerrür mü ederdi?..
KAYNAKLAR:
1)      Diyanet ve Tarikatların Yıkım Belgeleri, Ziya ZELYUT. 15 Ağustos 2019
2)    Tarikat Kuşatmasındaki Türkiye (Halidî Cehennemi), Kaynak Yayınları-(Diyanet’in Tarikatlar Raporu)

Translate