MISIR etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
MISIR etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

28 Temmuz 2015 Salı

YENİ GELİŞMELER ve YENİ UFUKLAR; Abdullah Çağrı ELGÜN

YENİ GELİŞMELER ve YENİ UFUKLAR
                                                                 Abdullah Çağrı ELGÜN
GELECEK KUŞAKLARA SAVAŞLARIN ZAFERLERINI ANLATMAKLA BIRLIKTE DAHA ÇOK: BURMA (ARAGON, MYANMAR), DOĞU TÜRKISTAN, IRAK, MISIR, LIBYA, SURIYE, AFRIKA, SENEGAL VE DAHA ONLARCA MASUM HALKLARININ HEM IRKÎ HEM DINÎ KARDEŞLERIMIZIN, HIÇ BIRI OLMAZSA BILE INSANIN, INSANLIĞIN GERIDE KALANLARININ DRAMINI; SAVAŞTAN KAÇANLARIN ISTIRABINI, ACILARINI, DUYGULARINI ANLAMAK, ANLATMAK VE DERTLERINE ÇARE OLABILMEK, INSANLIK ADINA YAPILAN ULVÎ, EN YÜCE VE EN BÜYÜK ZAFERDIR. BUGÜNÜN INSANININ TEMEL MESELESI BARIŞTIR VE ONUN DA ALTARNATİFİ YOKTUR…
BARIŞ,  her vakit güç ile sağlanır Gücün karşısında eğilmeyen baş yoktur… İnsanı yaşatmak için güç gerekli ise  devlet bu gücünü göstererek caydırıcılığını kullanacaktır. Bunun için  sefer zorunlu ise yapılacaktır; barışa yol açacak bütün seferler,  hayırlı ve de yararlıdır.
ATATÜRK DE : “YURTTA BARIŞ; DÜNYADA BARIŞ…”  DEMIŞTIR. BILINMELI VE INANILMALIDIR KI BARIŞ HER BIRIMIZ IÇIN BIR ISTEK BIR TUTKU BIR ARZU BIR IHTIRAS BIR MECBURIYET OLMALI… AKLI BAŞINDA HER INSANIN DA INSAN OLMANIN DA ÖLÇÜSÜ BUDUR. BU OLMALIDIR.
Avrupalının ezelden beri savaş çığlıkları yapan propagandaları ve Batı çılgınlığı insanları kasıtlı olarak savaş fikri ile uyuşturması megola manyakçılığı, yüz yılımızda bir tarafa bırakılmalıdır. Baştaki yöneticilerin kendi halkını, diğer milletleri yeryüzünden silerek, yaşayabileceği fikrine inandırmaya çalışmasından daha talihsiz, bedbaht ve ilkel bir düşünce yoktur.
İnsanları eşkıyalığa, çapulcuya, dilenciye, devşiriciye, uşaklığa sevk eden bu fikir, tarihte talihsiz ve zalimce, çağımızda aşağılayıcı, gülünç, komik, yüz kızartıcı, çağdışı; ve insan fıtratına aykırıdır.
Bundan uzun bir zaman önce Orta Asya bağımsız devletlere dönüştü; fakat kardeşler birleşemedi… Almanya bunu çarçabuk yaptı... Bir zamanlar tarihin en zor dönemleri başından geçen Türk, bağımsız topluluklar haline gelmiş olmasına rağmen, kısmî birliktelikler sağlansa bile, dilde BİRLİK, fikirde BİRLİK, işte BİRLİK, gönülde BİRLİK, ruhta BİRLİK tam olarak sağlanamadı… 
Bazan haberleşmenin tamamen kesilip kimin kim olduğunun, unutulduğu, koptuğu zamanlar oldu. Bugün Türk halkları için yepyeni bir devir açılmıştır. Haberleşmeğe, konuşmaya, selamlaşmaya, yakınlaşmaya, kavuşmaya, birleşip kucaklaşmağa fırsat doğdu… Hepimizi kucaklayacak ortak bir TÜRK DİLİ gerçekleştirmek için kaybolan fırsatları bir tarafa bırakıp, anı iyi değerlendirerek tarihi yeniden yazmalıyız…
Günlük hayat için gerekli olan pratikliği sağlamak ve Türk Şivelerinin müştereklerinden oluşan sözcüklerle konuşmaya başlamak ve ilkokullarımızda bunları hayata geçirmek için daha fazla zaman kaybetmemeliyiz... KAYNAKLARI BOL OLAN NEHİRLERİN SULARINDAN BESLENEREK, GÜR AĞAÇLI ORMANLARIN, RENGARENK YAPRAKLARINDAN FIŞKIRAN OKSİJENLE, GÜRBÜZ VE SAĞLIKLI BİR ŞEKİLDE ATİNİN UFKUNDAN, YENİ BİR GÜNEŞ GİBİ DOĞMALIYIZ... 
Ülkelerimizde ORTAK ve resmi dilin yanında, içimizde yaşayan azınlıkların kendi dillerinde eğitim yapmasına, okullar açmasına, ibadethaneler kurmasına kendi örf ve adetlerini büyük bir serbestlik, huzur, mutluluk ve güven içerisinde yaşamalarına önderlik etmeliyiz. Azınlıkların giyim kuşam, gelenek ve göreneklerini yaşama ve yaşatma serbestiyeti içerisinde, kanun önünde eşit olarak, korkusuzca yaşama; ve idamelerine; seçme ve seçilebilmelerinin önündeki bütün engelleri de kaldırarak,  birlikte yaşamağa ve huzura doğru yürümeğe ruhsat vermeliyiz.
Ülke içerisinde ırkî, dinî, ve meshepsel bencilliğe asla müsamaha etmeden, bunu başarmak mecburiyetindeyiz. Bunun için önümüze çıkan bugünkü fırsatı çok iyi değerlendirmek, zamanı iyi kullanmak ve ülkemizde geleceğe atılmış sağlam temelleri oturtmak mecburiyetindeyiz.
Geçmişle geleceği birleştiren köprüleri kurma zamanıdır. Bizim müşterek zenginliğimiz Türk dilidir. Bu ORTAK DİLİ besleyen: Edip Ahmet Bin Mahmut, Ali Şir Nevâî, Kaşgarlı Mahmut, Yusuf Has Hacip, Hoca Ahmet Yesevi, Dede Korkut, Altın Tiğin, Alp Urungu(Elegeş Anıtı), Bilge ve Kültiğin Kağanlar (Orhun Anıtları), Mevlânâ, Yunus, Hacı Bayram Veli, Hacı Bektaş...vb  zengin ve emsalsiz kültür menbağımızdır.
BUGÜN ITIBARI ILE SURIYE’YE MÜDAHALE KONUSUNDA ÇOK GEÇ KALINMIŞ OLSA DA SURIYE'YE MÜDAHALE HAKKIMIZ DOĞMUŞTUR.  SURIYE’DE SUKÛNETI YENIDEN TEMIN ETMEK, MÜSLÜMAN, HIRISTIYAN, MUSEVI KARDEŞLERIMIZE ARAP, KÜRT, SÜRYANI, KELDANI, SÜMER VE TÜRKMENLER’E YARDIM ETMEK YURTLARINDAN, YUVALARINDAN ZORLA, TEHDITLE VE ÖLDÜRÜLEREK ATILAN, KOVULAN INSANLARA KOL KANAT GERMEK; HAKSIZLIĞI GIDERMEK VE SÜKÛNETI TEMIN ETMEK ÜZERE, SEFER MECBURIYETI HASIL OLMUŞTUR. BU SEFER VE SUKÛNET SONRASINDA VE BURADA KURULACAK  ORTAK BIR IDARENIN VARLIĞINDA TÜRKMENLER’E BAŞBAKANLIK TESLIM EDILEREK GÜVENLIK EBEDÎ OLARAK TESIS EDILMELIDIR. (ÇARŞAMBA, 01 TEMMUZ 2015, ANKARA)
***
KAYNAKLAR:

Translate