"BÜYÜK ÜLKÜ etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
"BÜYÜK ÜLKÜ etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

11 Nisan 2015 Cumartesi

"BÜYÜK ÜLKÜ, BÜYÜK DAVA, BÜYÜK DEVLET"; Abdullah Çağrı ELGÜN

BÜYÜK ÜLKÜ BÜYÜK DAVA BÜYÜK DEVLET
                                                          Abdullah Çağrı ELGÜN
Benizler solar, hayatlar biter, büyük ülküler büyük davalar sonsuza kadar yaşar gider. Büyük davaların büyük adamları, büyük ufukları büyük ülkü devleri vardır. Bunların ülküleri gelecek genç yürekleri, genç ve yeni gönülleri tutuşturur.
Büyük ülkü büyük davalar, büyük devletleri meydana getirir. Bu dava bu ülküler, babadan oğula, oğuldan toruna, torundan yeni kuşaklara nakledilerek kuşaktan kuşağa akıp gider.
            Bu davanın en büyük adamlarından tutun da en alttaki neferlerine kadar herkes, bu davanın sadece bir eridir, hizmetkârıdırlar… Bu dava yolunda yaptığı hizmette, verdiği maddî ve manevî yardım ile davasına bir katkı sağladığı, herkesten daha çok hizmet ettiği kanaati, aklının ucundan dahi geçmez; çünkü bu, bir hizmet yarışıdır… Hizmette ise sınır yoktur, yarışı,  insanlığa yapılan hizmeti Allah’a yapılmış kabul eder. Bunun ibadetlerin en büyüğü olduğu inancı olduğunu bilir, öylece benimser. Bu sorumluluk duygusu o kişiyi, isyandan, kırılmalardan, küsmelerden, gereksiz söylemlerden kem sözlerden ümitsizliklerden ve dava mensubiyetliğinden kaçmalardan azat eder, korur…  
Asla 
BAHANE bulmaz.
ELEŞTİRMEZ. ŞİKÂYET ETMEZ, KAÇMAZ…
UYKUSUNA, RAHATINA, kıyar.
Hiçbir MAZERETE SIĞINMAZ. 
SESSİZCE YOLUNA DEVAM EDER…
Bir davanın yaşaması, yaşatılması sanıldığı kadar kolay değildir. Büyük ülkü büyük dava büyük devlete yolculuğun yaşatılması, heyecanların canlı ve diri tutulması sıkıntılı ve çetindir.  Ahde vefa, davaya sadakat, davanın devamı ve yürütmenin acil giderleri için bıkmadan, usanmadan, hiçbir şey talep etmeden vermeyi vazife bilir.  Davanın, ülkünün yürümesi, yürütülmesi için hiçbir şey almadan verilmesi gereken aidatlar, bağışlar ve manevî yardım gerekli ve elzemdir… Davanın büyüklüğü oranında yüklenilen sorumluluklar, çekilen çileler de o kadar büyük olacaktır.
Büyük davalar büyük ülküler, adam gibi adamlarla yol alıp giderken, davanın uç noktalarına kadar yükselmiş, bir takım çürük elmalar, şeftaliler, armutlar, kayısılar, vişnelerin de hakanın otağında yer bulamamak, sultanının tabağında yer alamamak ihtirası ile kendini besleyen dalarını bırakması, dalardan aşağı atlaması, düşmesi gövdeden kopması, çok tabiidir; fakat bunları da bu ehli salip gövdenin olgunluğu kendi kendini temizleyerek ve çürükleri diğerlerini de kokutma ihtimali ile içerde eriterek veya dışarı atarak, içini ak pak yapıp, dava yoluna devam edip gider.
Büyük ülkü büyük davanın, sorumluluk yüklenen, maddî ve manevî varisleri ifa ve icra ettikleri görevler itibari ile de her derecede, sorumlu bulunmaktadırlar… Davanın eski Yöneticileri, Millet Vekilleri, Bakanları, Büyük Ülkü Davasının Gönül Erleri, Hizmetkârları olarak, bulundukları davanın yürümesi, yürütülmesi ve devamı için kendilerini sorumlu ve görevli hissederler. Kendi maddî ve manevî güçlerine göre, her ay düzenli olarak, belli bir aidat, bağışta bulunmak, yardım yapmaktan onur ve mutluluk duyarlar.
Davanın sorumluluk yüklenen büyükleri ile bunların çocukları, torunları ve torunlardan çıkan gelecek kuşakları, Büyük Ülkü Davasının yükselen sesini, yüreklerinde her daim duyarak, elden ele, gönülden gönüle taşıyarak, azim ve kararlılıkla bu davayı yaşamaya ve yaşatmaya devam edeceklerdir.   
Büyük ülkü büyük davalar, büyük devletleri meydana getirir. Bu dava bu ülküler, babadan oğula, oğuldan toruna, torundan yeni kuşaklara nakledilerek kuşaktan kuşağa akıp gider.

Translate