ABD etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
ABD etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

13 Aralık 2024 Cuma

SURİYE'Yİ NELER BEKLİYOR? Abdullah Çağrı ELGÜN

SURİYE'Yİ NELER BEKLİYOR?

                                         Abdullah Çağrı ELGÜN

Suriye'de Emevi Cami:
Hz. İsa'nın akrabası olan, Hz.Yahya(Yahane), Yahya'nın annesi Hz.Meryem'in teyzesidir. Yahya (Vaftizci ve en büyük Peygamber olarak bilinir.), Hz. İsa, Hz. Zekeriya ve Hz. Meryem  aynı dönemde yaşayan İslâm önderleridir. Hz.Yahya, Hz. Zekeriya, Hz. İsa Kendi Kavmi tarafından ihanete uğrayan  Peygamberlerdir. İnsanlığı, Allah'ın birliğine çağırmışlar ve iyiliğin, bütün dünyaya eğemen olması yolunda, mücadele vermişlerdir.

Bugün Suriye, Şam'da yer alan Emevî Cami, 635 yılına kadar Vaftizci Yahya Kilisesi iken 635'te Emeviler tarafından Cami'ye çevrildi. Camiye çevrilmeden önce yetmiş (70) yıl boyunca hem Cami hem de Kilise olrak iki büyük dinin ibadetgâhı oldu. Burada: Pazar günleri Kilise Ayinleri yapılırken; Cuma günleri de burada Cuma Namazları eda edildi. Daha sonraki yıllarda da bütünüyle Cami'ye çevrilmiş olduğunu görüyoruz. Emevî Camii'nin tamamının Cami yapılışından bugünlere kadar ki geçen zamanda, Emevî Camii'nin, Hıristiyanlığa karşı kazanılmış zaferin bir sembolü olarak  görülüyor.

Bu Cami, aynı zamanda Sunnîler tarafından adının Emevi olması sebebiyle (Emeviler), Ali Taraftarları (Alevîler) Haşimilere karşı kazanılmış zaferin, işareti olarak görülüp, seviliyor.

10 Ekim 1680'de  İkinci (2.) Emevi Halifesi Birinci (1.) Muaviye'nin oğlu Birinci (1.)Yezit'in (680-683) Peygamber Hz. Muhammed'in torunu, Peygamberimizin kızı Hz. Fatma'nın ve amcasının oğlu Hz. Ali'nin oğlu Hz. Hüseyin bin Ali'nin Güney Irak, Kerbela denen yerde, Küfe'ye çok az bir yol kalmışken, yetmiş (70) kişilik kafileyle Kerbelâ yakınlarına kamp kurduğu sırada, Muaviye'nin Valisi (Emevi) Ubeydullah Bin Ziyat dört bin kişilik (4.000) kıstırılıp Muaviye'nin otoritesine boyun eğmediği sürece ona geçit vermeyeceğini belirtti. Hüseyin'in bunu kabu etmemesi üzerine 10 Ekim 680'de meydana gelen savaşta  Hüseyin, akraba ve yoldaşlarının çoğu kılıçtan geçirildi. Sağ kalabilen aile üyeleri ise esir alınarak Küfe üzerinden Şam'a götürüldü. Şiilerce her sene, bugüne istanaden "Aşüre Günü" ile anılmaktadır.

Siyasî İslâmcı, Selefî gruplar, Emevî Camisini hem Hıristiyanlığa karşı  hem de Şiiliğe karşı kazanılan zaferin tacı olarak görüyorlar...

Halife Muaviye'nin oğlu Yezit, Hz. Hüseyin'in kellesini  Şam halkına gösterdi ve kafasını bu Camide sakladı... Bu Emevîlerin bir zaferiydi. Bu bakımdan bu Cami aynı zamanda Sunnîler tarafından Emevî Dönemine duyulan sevgi ve hayranlığın da ifade ediyor...

İşe bu sebeple, Emevî-Haşimî Mücadelesi, tarihte bir başka ifadeyle Sunnî-Alevî Mücadelesi olarak adlandırıldı. İşte o günden bugüne gizliden ve açıktan Sunnî-Alevî  (Haşimiler) Mücadelesi devam etmektedir!.. İşte Türkiye'deki bugünkü iktidar için Şam'da Emevî Camii'de Namaz kılmak, diğer Camilerde Namaz kılmaktan daha başka anlamlar ifade ediyor. Muaviye ve oğlu Yezit'in Sahabileri, Peygamber torunlarını, eşlerini, CabelHarre ve Kerbela'da, kutsal bildiğimiz mezarlarının üzerinde, kellelerini keserek katlettikleri için mi Emeviler bukadar istenip, seviliyor bilinmez...

Suriye'de Genel Görünüm:

Önceleri, "Arap Baharı" olarak adlandırılan günlerden Esad kardeşliği ile sarmaş dolaş Antalya de denize girilirken, gelinen noktada Esat, milletinin tonlarca altınını da alarak, ülkesini ve bütün mal varlığı ve Saraylarını da bırakarak Türkiye'ye değil; ama ailesiyle birlikte güvenebileceği, Rusya'ya sığındı. 

Ülkede bıraktığı monarşik döneme ait izler: Adaletsiz uygulamalar, haksızlık, zulüm, hürriyetten yoksun bırakılma ve işkenceler...Televizyonlarına yansıyınca, bütün diktatörlerin sonunun böyle olduğunu görmek, tecrübeyle sabit oldu!... Tek fark Esat'ın şimdilik kaçmış olması.

Ziya Paşa'dan Seçmeler:
"Dehrin ne sefa var; acaba sim üzerinde?

İnsan bırakır hepsini hin i seferinde..."

(Dünyanın altınında ve gümüşünde ne mutluluk var ki? İnsan ölüp de ahiret yolculuğuna çıkarken hepsini gerilerde bırakır!..)

"Seyret i hava üzre denir, taht ı Süleyman,

Ol saltanatın yeller eser şimdi yerinde"

(Peygamber Hz. Süleyman'ın kurda kuşa, Cin ve Perilere karşı büyük bir gücü vardı. Onlarla konuşurdu onları emri altında çalıştırırdı. Hatta gökyüzünde uçan altından bir tahtı da vardı ki: Gör, bak, seyret ki şimdi bunun yerinde yeller esiyor. Dünya ona bile kalmadı. Kaldı ki sana kalsın...)

"Yıldız arayıp gökte nice turfa müneccim,

Gaflet ile görmez, kuyuyu reh-güzerinde."

(Birçok acemi müneccim "Fal bakıcı, Bilici, gökten haberler veren, yol gösterici", gökte yıldız ararken, gaflete dalarak yolarındaki kuyuyu görmezler!..)

"Âyinesi iştir kişinin lafa bakılmaz!

Şahsın görünür, rütbe i aklı eserinde..."

(Kişinin aynası işidir, lafına bakılmaz! O kişinin rütbesi, aklının işleyişi, zekası yapmış olduğu işlerde görünür...)

"Onlar ki verir lâf ile dünyaya nizamat,
Bin türlü teseyyüp bulunur hanelerinde!"

(Onlar ki dünyaya laf ile nizam verirler; fakat onların evlerine var, bak ki hanelerinde bin türlü ihmâl ve düzensizlik vardır!)

"Bed asla necâmet  mi verir hiç üniforma?

Zer-dûz palan vursan, eşek yine eşektir!"

(Aslı kötü olana üniforma giydirmek, nişan ve paye vermek hiç soyluluk mu verir? Eşeğe altın işlemeli semer vursan da yine eşektir!..)

"Sadıkları tahkir ile red kaide oldu.

Hırsızlara ikram ü inayet yeni çıktı!"

(Allah'a ve vaktana sadık olanları aşağılamak ve onları reddetmek kural haline geldi. Hırsızlara yardım edip, ikramda bulunmak yeni çıktı.)

"Hak söyleyen evvvel dahi menhfur idi gerçi,

Hainlere amma ki riayet, yeni çıktı!.."

(Gerçi eskiden de doğruyu söyleyenlerden nefret edilirdi; ama hainlere saygı göstermek, onları koruyup gözetmek, sırtlarını sıvazlamak, onların emirlerine uymak yeni çıktı.)

Zalim, yine bir zulme giriftâr olur ahir,

Elbette ev yıkanın, hanesi viran olur.

(Gün gelir insanlara zulmeden bir zalim de zulme uğrar... Ev yıkan birinin elbette kendi evi de bir gün viran olur!..” "Zalim, bir zulümle ortaya çıkıp çekilmez olursa, elbette onun da evi, hanesi viran olur!" ) 

"Eyvah, bu baziçede bizler yine yandık!

Zirâ ziyan ortada, bilmem ne kazandık?.."

(Eyvah bu oyunda bizler yine yandık; çünkü zarar ortada bilmem ki ne kazandık?..)

Türkiye-Suriye Cephesi: 
Özgür Suriye Ordusu (ÖSO), Hatta İŞİD, YPG, PYD, Çihatçı HTŞ (Şam Kurtuluş Heyeti, Şamı Kurtarma Ordusu) dahi bir dönem Türkiye tarafından desteklendi. Asıl destek de ÖSO idi... Diyarbakı Hastanelerimizde tedavi edildikleri, Uçaklarla getirildikleri, Şimdi gelinen noktada Türkiye Suriye Haritası yeniden çizilirken bizden yana mı tavır koyacaklar ABD ve İsrail istekleri tarafında mı?..

İran'ın Akdeniz'e açılma hayalleri son bulmuş ve Rusya dahi Ukrayna'ya sarfettiği efor sebebi ile saf dışı kalmışken, Türkiye, ABD ve İsrail karşısınra eldeki kazanımlar konusunda ısrar edecek ve bu yerlerin geçmişte Osmanlı Toprakları olduğunu tapularının Türk'e ait olduğunu dillendirebilecek mi?

Türkiye gibi Cumhuriyetçi, özgür, demokratik, lâyık bir Suriye peşinde olduğunu ispatlayabilecek mi? Yoksa Halifeliğin olduğu, Şeriat konunları ile yönetilecek El Kaide Modeli Afganistan gibi mi yönlendirilecek?

ABD, İngiliz, İsrail Bloku Türkiye BOP Başkanı'nın isteklerine: "Evet!" mi diyecek "Red" mi diyecek?.. Sınırlarına komşularının saygı gösterdiği Toprak bütünlüğü olan tek bir Suriye ve halklarının çatışmasız barış içinde birleştiği; kendi kaderini kendilerinin tayin ettiği bağımsız bir Suriye isteyebilecekler mi?.. İlerleyen zamanda bunları da göreeceğimiz şüphesiz. Öyle görülüyor ki ne İsrail ne ABD, kazanımlarından vaz geçmemek için birbirinin arkasında durarak, cephelerini  genişletmeğe, Suriye'nin güneyinde: Dürzistan Özerk Emirliği, Barzani Kürdistan'ını organize edip HAMAS ve HTŞ'ye de temkinli yaklaşarak. Davut Koridorunu adım adım açmaktadır... İsrail, bu bağlamda Suriye'nin cephane, silah. gemi, tersane, Milliî Kültür ve Tarihî Varlıkları ...vb. ne varsa, imha etmeğe devam ediyorlar...

Arap Baharı başlangıcında yirmi üç (23) milyon olan Suriye nüfusunun yüzde onundan daha az olan Kürtler bugün, Suriye'nin doğusunu kontrol eder duruma gelmiştir. Geçmişte hiç olmayan İsrail'in Devlet olması gibi gerçek bir durum var ortada... İngiliz, Alman, Fransız, ABD ve İsrail'in çok rahat kullandığı ve arka çıkmağa devam ettiği, bu teröris gruplar, devlet olmak üzeredir. Türkiye için hayati önem taşıyacak bu duruma seyirci kalmak, Türkye için intihar etmek olur. 

Türkiye Ne Yapmalı?

Türkiye İsrail'in, bu kadim şehirleri yağmalamasına: müzelerini, tarihi eserlerini, maddî servetleri ile ilim adamlarını tek tek avlayarak, öldürmesini durdurmalıdır.  Netenyahu'nun bu "Kadim Kültürü" oluşturan unsurları yağmalayıp, talan etmesine ve bir daha asla kendine gelememezcesine talan etmesine müsade etmemelidir. Netenyahu'nun oyunu, Türkiye tarafından bozulmalı ve HTŞ'nin Suriye'de El Kaide bağlantılı bir "İslâm Devleti" kurmasına asla rıza göstermemelidir.

Kürtlerin yayılmacı politikasını kabuk etmek, bugüne kadar yanlış yapılmış politikmalara devam etmek olur. "Teröristle pazarlığa Devlet oturmaz!" demiyorum. Onların önünde sel olunmaz! Diyorum... Tavizler her daim tavizleri doğurur. Bunun önü asla alınamaz. Dış güçlerin oyunu da bu yöndedir zaten. Devlet BAHÇELİ'nin açılımı da bu konuda tamamen yanlıştır. Abdullah ÖCALAN'ı bugün kimse dikkate almaz, almayacaktır.  

İngiltere, ABD, İsrail, giderek Almanya, Fransa Ortadoğuda 21.yy. Bilgi ve Bilgisayarların Yapay Zekâ ve Siber Güvenlik Sisteminin kullanıldığı Çağdaş Dünyada, hâlâ Orta Çağın dinci, mezhepçi, ırkçı. kimliklerini kullanarak kaşıyor. Böylece birlik ve beraberliğini yitirmiş Suriye halkının birikimlerine uluslararası şirketler vasıtasıyla çökecek... Suriye halkı Irak, Afganistan'da yapıldığı gibi perişan vaziyette, Din, Meshep, Kürt, Türk, Arap mücadelesiyle, boğuşturulacaktır. Bu ise Türkiye için büyük bir kuşatmadır. 

Ne PKK ne PYD, YPG, SMO ne de El Kaide Bağlantılı Cihatçı, HTŞ (Şam Kurtuluş Heyeti)  Patronlarına: Küresel Ekonomiye Entegre Olma, Serbest Piyasa Ekonomisini izleme sözü verirken, güney sınırımıza dayanmaktan vazgeçmeyeceklerdir. Suriye'nin Tarımı, Suriye'nin Doğalgazı, Suriye'nin Fosfatı, Suriye'nin Petrolü,  küresel güçlerin elinde sebil mi olacak?.. Bunları defetmenin yolu ABD ve İsrail'in istediği Dicle ve Fırat Havzası, Kenan Diyarı, Sion Dağı, Ararat ve Arz ı Mevdûdu gerçekleştirmektir. Bugün Türkiye bu tavizi verirse, İsrâil için hiçbir şekilde vazgeçilmesi mümkün olmayan bu arzu ve hayalin gerçekleşmesine ramak kalacak; Türkiye ölmeden toprağa girecektir.

Türkiye 2020 yılında beri kontrol ettiği İdlip, Afrin, Cinderes, Cerablus, El-Bab, Rajo, Azez,  Rasulayn, Tel Abyad...vb. şehirlerden daha ilerilerde oluşturacağı güvenli bir bölgede; bir, iki hatta üç adet Kolordu bulundurmalıdır. PYD, YPG ve HTŞ güçleri ile irtibatta olunmalı ve Türkiye nezaretinde Demokratik, Çağdaş ve Türkiye ekseninde, Tek ve bir Suriye Devleti için taraflar ikna edilmelidir.  Bu gerçekleşinceye kadar, Türk Ordusu Suriye'den çıkmamalıdır. 

Türkiye içte, ekonomideki ısrafı önleyerek, halkın sosyal ve ekonomik durumunu makul seviyele çekmelidir. İçte memnuniyet ve güven olmadan dışarıda zafer hayal etmek beyhudedir. 

Halkı ayrışmak ve kamplara bölmek yerine birleştirici, bütünleştirici mesajlar verilmelidir.

Paralı askerliği kaldırıp, yeniden daimi on iki (12) ay mecburî askerliğe geri dönülmelidir. 

Suriye sınırları bir bütündür. Dünya Kamuoyunun da bildiği sınırlar taviz verilmeden korunmalıdır. Süriye'nin parçalara bölünmesi Türkiye'nin yararına asla olmayacaktır; çünkü buradaki parçalanmış halkları kimse dikkate almaz!.. ABD, İngiltere, İsrail'in gözü Su, Gaz, Petrol ve Madenlerdedir. Suriye'nin sınır bütünlüğü kaybolursa Türkiye'nin bütün kazanımları gideceği gibi gelecek kuşaklarımız, yanıbaşımızda teşekkül etmiş ABD, İngiliz ve İsrail Kucağındaki kuklalar ile ebedîyyen mücadele etmek durumunda kalacaklardır. Bu sebeple sınırları bütün bir Suriye, bizim en büyük dostumuz ve kaçınılmaz menfaatimizdir... Türkiye: Mustakil bir Suriye'de bulunduracağı askeri Karargâhları ile iç düzen sağlayıp, Suriye Halkı rahat ve huzura kavuşuncaya kadar ve daha sonrasında da "Askerî Güç" olarak kalmaya  devam etmelidir. Türk askeri Birlikleri herkes için iyi bir garantör ve en emin güvencedir!..

Türkiye, Suriye'nin güvenliğini, iki üç paçavra cihatçı devletçiğe veye terörist örgütlere bırakamayacak kadar akıllı ve stratejik zekâya sahip olarak, hareket etmek durumundadır. Gerekirse, bu adamlar satın alınır veya imha edilir. Güç budur. Güçün karşısında eğilmeyen baş her zaman ezilmeğe mahkûmdur.


11 Mart 2022 Cuma

“BATAN GEMİYİ, İLK ÖNCE FARELER TERK EDER!”,Abdullah Çağrı ELGÜN

“BATAN GEMİYİ, İLK ÖNCE FARELER TERK EDER!”

Abdullah Çağrı ELGÜN

İttifak:

“Yerli ve Millî” olanlara soyulduktan sonra, şimdi de: “Etnik kimliklerle siyaseti şekillendireceğim!..”  Diyenlere iktidarı teslim etmek üzeresiniz…

Ne demek, sn. Akşener?

Adnan Menderes de senin gibi yaptı…

Etnik kimliği kaşıdı!..

NATO milliyetçiliği yaptı.

İMF’ye ekonomiyi teslim etti.

ABD’nin 6. FİLO Askerlerinin ülkede rezalet çıkarmasına seyirci kaldı!..

MARSHALL yardımı alarak ABD teslim oldu!..

ABD’nin Askerî Üstlerine ülkeyi pazarladı. Vatanın kanla alınmış topraklarına ABD Askerlerinin Aileleriyle gelip en güzel ve en özel topraklarında köyler kurmalarına izin verdi…

ABD ile yaptığı anlaşmalarla % 70 Tarım ülkesi olan Türkiye ve Türk halkına 43.6 Milyon Dolar bedel ödeterek “Tarımı Yok Etme Planını” ilk o devreye soktu!..

Tarım ülkesi Türkiye, bu anlaşma ile birlikte ABD’den tamamı ihraç fazlası olan: Buğday, Arpa, Mısır, Konserve, Sığır Eti (Nasıl kesildiği belli olmayan(!?..), Peynir, Süt Tozu, Soya Yağı, Don Yağı? (Domuz yağı olma ihtimali daha büyük (!?.) ) Sabun, …vb. gibi ürünler aldı. İşte o gün bu gündür, hep dışarıdan ithal ediyoruz.

ABD, Türkiye’de okul çocuklarına bayat gıdılar, bayat süt tozu dağıttırdı!.. Kenevire, Tütüne, Çaya kota uygulamaya zorladı. İlerleyen zamanda bu ürünleri de ektirmeyerek yasaklattırdı. Sonrasında GDO’lu, çekirdeksiz, tohumsuz ürünler çıktı!..  Zavallı köylümüze 70 dekar orman kadar oksijen sağlayan kenevir haya gitti. Ogün bugündür köylü bir karış toprağının kenarlarına, arkının başına bir iki tane kenevir ekse yaka paça tutulup götürülmektedir…

Türkiye’nin, 1946-1952 yılından itibaren: Askerî-finansal-kültürel-bürokratik-siyasî açılardan ABD hegemonyası altına sokulması “Menderes Dönemi’nin” mirasıdır!..

Hani, siz vatanperverdiniz?

Hani, siz Milliyetçiydiniz?

Sizin milliyetçiliğiniz, IMF Milliyetçiliği!

Sizin milliyetçiliğiniz, NATO milliyetçiliği,

Sizin milliyetçiliğiniz, ABD Milliyetçiliği…

Siz de mi ülkeyi ABD, NATO, İMF’ye teslim edeceksiniz?

“Etnik kimliklerle siyaseti şekillendireceğim?..”  Ne demek, sn. Akşener?

Başbakan olunca: Sizde mi Menderes’in:

Said’i Nursî, Nur Cemaati, Tarikat, Cemaat, Şeyh, Şıhları kılavuz edindiği…

Erdoğan’ın: Açılım Saçılım; İmralı, Olso, Kandil, Dolmabahçe, Habur yolunu mu takip edeceksiniz?.. Ülkeyi otuz altı (36) etnik guruba ayırma, eyaletlere bölme planınız mı var?

Sizin: “Demokratik Parlamenter Sisteme dönüş!” sözünüz bu mu?

“Bambaşka 3. Cumhuriyet!..” ile ne kastediliyor?

Öyleyse sizinle vatan savunulamaz! Sizinle vatan perverlerin yolu ayrılmıştır!.. En meşakkatli günlerde yol arkadaşlığı yaptığınız bilim adamları ve Ülkücü Duayenlerin büyük bölümü sizin yanlışlarınızı görüp ayrılmamışlar mıydı?.. Ne kadar haklı oldukları şimdi daha iyi anlaşılıyor…

Makamdaki müdürünüz, sekreteriniz, güvenlik görevlilerinizden vekiller dahi sizin talimatınızla içeri alınmıyor… Sizde parti içi demokrasisi rafa kaldırılmış… Sizde de “Tek Adam” yönetimine özenti mi var?.. Demir parmaklıklara beraber yapıştığınız, sıcaktan ve kalabalık etkisinde, kan ter içinde kalmış yol arkadaşlarınız ile saat 17.00’ye kadar savcı kararı beklediğiniz kurucu üyelerin, haberi dahi olmadan kararlar alıyorsunuz!.. Yanlış seçim taktikleriniz ve yanlış aday atamalarınız ile hata üzerine hata yapmaya devam ediyor, sürekli kaybediyorsunuz… 

“Vefa”yı sadece İstanbul’da bir semtin adı olarak mı hatırlıyorsunuz? 

(Prof. Dr. Yusuf HALAÇOĞLU, Prof. Dr. Özcan YENİÇERİ ve Nevzat BOR, Prof. Dr. Ümit ÖZDAĞ, İsmail GONCUK, Emekli Tuğgeneral Ali AYDIN (Yörük Ali Paşa), Gültekin UYSAL, Hayati ARKAZ, Fatih Mehmet ŞEKER, Tamer AKKAL, İsmail OK, Tuba Vural ÇOKAL…vb.) sizi, niçin “Yol Arkadaşı” olarak kabul etmediler?..

Hâlâ yanlışta ısrarcı mısınız?..

“Başbakan olacağım!” diyorsunuz. Başbakan olunca da mı bunu yapacaksınız?..

CHP’ye buradan sesleniyoruz:

Bütün Partiler bir araya getirilmelidir; ancak Atatürk’ün kurduğu Cumhuriyetin ilkelerine ve Parlamenter sisteme dönülmelidir!.. Zaten bütün partiler şartsız bir araya gelmişse, ülkede yangın çok büyük demektir!.. Şart ileri sürenler bu “İttifak”ın dışında kalmalıdır!..

 “Milli hudutlar dâhilinde vatan bir bütündür! Vatanın çeşitli kısımları birbirinden ayrılamaz!” ve “Etnik unsurlara, azınlıklara, siyasî egemenliğimizi ve sosyal dengemizi bozacak statü ve ayrıcalıklar verilemez!..”,

“İstiklâl Marşında ayağa kalmayanlar,

TC. silenler,

Andımızı kaldıranlar,

ABD vatandaşlarını Meclise taşıyıp devlette görev verenler,

Teröristlerin Anıtlarını Diktirenler,

Diyarbakır’da Apo Posterleri altında Apo’nun Mektubu Okuyanlar,

Seçimde almak istedikleri oy için, TRT’de ÖCALAN’nı konuşturanlar.

Keşke Yunan Kazansaydı diyen meczuplar,

Türk’e ve Türklüğe karşı olanlar,

Kurtuluş Savaşına karşı çıkanlar,

Türk olmaktan kurtulduk diyenler,

İzmir Marşı’nı duyunca irkilenler,

İstiklâl Marşı’nın okunuşunda oturanlar,

İşgal Kuvvetleriyle iş birliği yapanlara itibarlarını iade edip, adlarını Devlet kurumlarına vererek, Konferanslar, Anma Günleri düzenleyip, kitap, broşür ve albüm çıkartanlar, bu “İttifak” ta yer alamazlar.…

“Kurucu İradeye”, “Cumhuriyetin Kuruluş Felsefesine” karşı çıkmadıklarını yazılı veya sözlü beyan eden kim olursa olsun, ittifak içerisinde yer almalıdır. Gayrısı “İttifak” ın dışındadırlar…

Parlamento da temsil edilen on üç (13) parti ve bunun dışında seçime girebilecek şartları tamamlamış on bir (11) ile birlikte yirmi dörttür (24). Bunun üçü (3) Cumhur İttifakında yer aldıklarına göre, geriye kalan yirmi bir (21) parti ile hiçbir şart öne sürülmeden ittifakta birleşilmelidir.

BBP, MHP, AKP de seçim kazanılıp icraata başladıktan sonra, görüşülecek ve diyalog kurulacak partiler içerisinde olacak ve bundan sonra da hiç parti ayırımı yapılmayacaktır!..

“Seçim Barajı” tamamen kalkmalıdır! Millet vekili için belirlenecek en küçük il nüfusu dikkate alınarak, bir rakam (Seçmen Sayısı) belirlenecek, bu oy sayısını tutturanlar, Millet Vekili seçilebilecektir. Partilere göre Millet Vekili dağılımı, en yüksek oy almış partilerden başlanarak sırasıyla “Millet Vekili Sayısı” dağılacaktır. Millet Vekili sayısı 100-150’ kişi sayılarından birine veya daha aza indirilmelidir. Nüfusu 500. binin altında olan illerin bölünüp parçalanmasını önlemek için teşkilatlı ilçe olarak varlıklarını sürdürmelidirler. Nüfusu 25.binin üstünde olanlar Nahiye, altında kalanlar kasaba, 10 binin altında kalanlar da köy olarak adlandırılmalıdırlar.

“Batan Gemiyi, İlk Önce Fareler Terk Eder!”:

Memleketin neyi varsa “Özelleştirme” adı altında yok fiyatına satıldı. Şimdi AKP’nin zenginleştirdikleri mal mülk, DOLAR ve EURO Baronları, basın ve yayında: “Saray’ın beşli çetesi!” olarak adlandırılan bu şirket çeteleri, paralarını, üç yıldır sürekli yurtdışına kaçırıyorlar; fakat kaçırma işlemi hâlâ bitmiyor. Önce paralar, sonra da kendileri gitmek için düğmeye bastılar.

Almanya, İngiltere ve Hollanda; ABD, Kanada, Yunanistan, Arnavutluk, Karadağ,  AKP li zenginlerin EURO ve DOLARLARINI uçaklarla, kayıt dışı olarak kaçırıp, aktardıkları ülkeler arasında yer alıyor:

Mehmet CENGİZ (Of Şortlu Cengiz), Emrullah TURAN, İbrahim ÇEÇEN, Remzi GÜR, Mustafa Latif TOPBAŞ, Mustafa ALBAYRAK, Yıldırım DEMİRÖREN, Ethem SANCAK, Turgay DİNER, Ahmet ÇALIK, Fettah TANİNCE, Ali AĞAOĞLU…vb. Ülkeyi terk eden milyonerlerin sayısı bin (1.000) kişiyi aşmıştı… Bugün ise bu sayı on bin kişiye ulaştı!..

Bunların hepsi Türkiye’de kazandıkları paralarla, yabancı ülkelerde yatırım yapıyor, arsa ve büyük binalar alıyorlar…  Bu arada kimilerinin paraları, % 20 komisyon alarak yurt dışına götürmek üzere teslim ettikleri firmalar tarafından, gasp edilip, üzerine oturuluyor; fakat bunları gıkı çıkmıyor, şikayette de bulunamıyorlar; çünkü götürülen bu dövizler kayıt dışı…

Türkiye’de vergi kaçıran ve otuz kez, vergi borcu silinen ve milletin anasına küfreden Mehmet Cengiz (Cengiz Holding, Cengiz İnşaat); Limak Grup (Nihat ÖZDEMİR); Çalık Holding (Ahmet ÇALIK), Sancak Grubu (Ethem SANCAK), Torunlar Grup (Aziz TORUN); batırılan Türkiye Gemisinden kaçan en uçtaki kimseler olarak biliniyor.

Reis, kaynağı belli olmayan körfez ülkelerinden, para bulma ve para getirme gayretine düşmüşken bu şirketler, milletin kanını emerek milletin sırtından kazandıkları (Gelir Garantili Hastane, Gelir Garantili Otoyol, çoğu vatandaşın hiç geçmediği Gelir Garantili Tünel, …vb.) döviz türündeki paraları, yurt dışına kaçırıyorlar. Banklarda Döviz rezervi boşalınca, Türkiye’nin Ekonomi Gemisi de hayliyle çöküyor.

Kısaca, kaçan kaçana! Derken hafızamızda kalan bir ata sözünü hatırlamadan edemiyoruz:

“Batan gemiyi ilk önce, fareler terk eder!”

İfşa, İtiraflar:

Medyaya yansıyan haberlere göre: Kamuda hiçbir yetki ve görevi olmadığı halde, Devletin bütün kilit kurumlarına en kritik personel alımlarının Halim Hoca, denilen ve Ankara/Altındağ Hamamönü’nde iştigal eden bu kişi tarafından yapıldığı açıklanıyor.

Adalar Belediyesinde yaşanan hadiseden sonra, ERT Sistemi, Veri Tabanından sızdırılan bilgilerin bir kısmını, gazeteci Metin CİHAN yayınlamış ve Cevheri GÜVEN de konuyu videolarında anlatmış!..

Türkiye Gençlik Vakfı (TÜGVA)’ın bütün arşivi sızdırılmış... Devletin bütün kilit Kurumlarına A Grubu kadrolarına, “Personel Alımlarının” Bilâl ERDOĞAN’ın kurduğu, TÜGVA’nın listelerinden atandığı ortaya çıktı: Mit, Emniyet, Yargı, Sayıştay ve Sayıştay Denetimleri ile kilit noktalara TÜGVA listelerinden atamalar yapılmış!..  Bu Kuruluşun bütün masrafları “Hayır Yapıyor” gibi gösterilip, “Devlet Kesesinden” karşılandığı da sızdırılan belge ve bilgilerden anlaşılıyor.

Ayrıca SADAT adlı kuruluşun, Türk Silahlı Kuvvetlerine, Harp Okuluna, dört (4) boyunca Subay alımı yaptığı belirtiliyor…

SADAT: 28 Şubat 2012 tarihinde emekli Tuğgeneral Adnan Tanrıverdi ve 23 emekli subay ve astsubay tarafından kuruldu. Şirketin kuruluş içeriğinde, uluslararası alanda askeri ve iç eğitim, savunma danışmanlığı ve mühimmat alımı gibi tanımlar yer alıyor…

15 Temmuz’dan sonra, Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) Personelinden olmayan personel tarafından, dört (4) yıl boyunca “Askeri Öğrenci” aldık diye itirafta bulunuyorlar!..  Eskiden Askerî Öğrenciler: Askerî Ortaokul, Askerî Lise, Askerî Harp Akademisinden gelirken, bugün Siyasal İslâmcıların İdeolojileri doğrultusunda SADAT’tan ve doğrudan doğruya sivillerden ayrıca alımlar da siviller tarafından yapılmaktadır. (SADAT: Uluslararası Savunma, Danışmanlık, İnşaat, Sanayi ve Ticaret A.Ş. veya SADAT A.Ş., Türkiye merkezli, bir askeri danışmanlık şirketidir.)

Anlaşılıyor ki bu görüştekiler: 1923’te Atatürk Cumhuriyeti tarafından kaldırılmış olan “Kitab ı Şerike” bölümünde yer alan köleliği, yeniden diriltme çabası içerisindeler; çünkü köle: Bir efendisi olan kimse değildir; aksine gerçek köleler, artık bir efendisiz yaşayamayacak olanlardır!..” Bu bilgi ve belgeler bize: “Erdoğan Rejimi”nin nasıl işletildiğini, ülke kaynaklarının ve devletin içinin nasıl boşaltıldığını bütün çıplaklığı ile ortaya seriyor!..

Geçmişte, Padişahların da: Valide Sultanlar, Haseki Sultanlar, Gözdeler, Cariyeler ve Köleleri vardı!.. Köle Alıp Satılır, Cariye Edinilirdi. Nisa Suresi 5. Ayeti var!.. Abdülmecit Dönemindeki Yenileşme Dönemi (Islahat) Tanzimat Fermanı ile bu sistemin kaldırılması istenmişse de kaldırmak köle tacirleri ve bu işten ekmek yiyen menfaat şebekeleri “Köleliğin” kaldırılmasına karşı çıktıkları için bu sistemi kaldırmak mümkün olmamıştır!

“Hür bir kadınla evlenemiyorsanız, gidin cariye satın alın” denirdi!..  “Şer i şerife karşı mı çıkıyorsunuz. Kuran’ı Kerimde bunun yeri var!.. Köleliği kaldıramazsınız...”diyerek karşı korlardı.

Atatürk bunu Saltanat ile birlikte kaldırırken de yine Müslümanların bir kısmı ve köle satarak menfaat temin eden Köle Tacirleri, kanunun çıkmasına isyan ettiler…

Anlaşılıyor ki: “Cumhur Başkanlığı Hükümet Sisteminde” geriye özlem ve dönüş var! Geriye dönüş için örgütlenme, gizlice organize, kadrolaşma ve bu kadroların zenginleştirilmesiyle, gücü ellerinde bulundurma ve devletin dönüştürme iştiyakı var!..

Bu şirketlerin Türkiye’de zenginleşip Türkiye’den yabancı devletlere uçaklar dolusu para kaçırmaları, Türkiye’yi fakirleştiriyor. Dövizde sıkıntı oluşturuyor.

Hükümet: Vatandaşın yastık altı dövizine ve altınına göz dikti. İBAN Numarası ile para istiyor!.. Kimden? Tabii en büyük ve hazır kaynak olan vatandaştan…

Şirketler zam üstüne zam yapıyor. Elektrik, Su, Gaz ve temel gıda maddelerinde yüzde 500 artışları görenler ürünler var!.. Bunlardaki fiyatlar vatandaşı çaresiz bıraktı!.. Bugün Motorin 26.TL. 25.TL. Mazot ile gittiğimiz 80 Km köyünüze, ilçenize 350-400.TL ödemek durumunda kalıyorsunuz.

Evelenecek çocuğunuza düğün yapmayın. Akraba, eş dostta altın çeyrek altın, yarım altın, tam altın takmak da nedir?..  Bir şey götürmeyin!.. Hatta kesinlikle bu düğünlerde gözükmeyin!

Kısaca size memleketinize gitmeyin, akrabalarınızla görüşmeyin, hediye almayın, yiyecek içeceklerinizi paylaşmayın. Hata mümkünse hiç görüşmeyin. İkram ve hediyeleşmeyi bırakın mı diyorsunuz?.. İyiye gitmiyoruz Usta, diyerek hatırlatmaktan başkaca, yakın çevrelerin yapacağı işler de olmalı!..

Vatandaş sıfırı tüketti. Niçin otuz kez vergisini sıfırladığınız holdinglerden, şirketlerden döviz isteyemiyorsunuz?..

Bu aşırı kazanç elde eden holdingler, iktidar değişirse haksız kazançlarının hesabını vermek durumunda kalacaklarından büyük korkuya kapıldılar… Bu şirketler üç yıldır, döviz ve altın cinsinden birikimlerini özel jetler, tırlar, lüks yadlar ve gemilerle komisyonla peyder pey, yurt dışına çıkarıyorlar!.. Paralarını çıkarmak isterken dolandırılmak da cabası; fakat polise de gidemiyorlar.

Koç ve Sabancı Ailelerini zenginlikte geride bırakan Binali YILDIRIM’ın Hollanda’daki servetinin 26.Milyar DOLAR olduğunu Hollandalıların açıklamalarından öğreniyoruz!... Demirören, Ziraat Bankasından aldığı 750. milyonu ödemedi.  Ağaoğlu Almanya’dan gayrimenkul aldı?.. Ethem Sancak’ın, Türkiye’den, Almanya’ya kaçırdığı para miktarı bilinmiyor!..

Turan ÇÖMEZ: “Türkiye ağır bir ekonomik krizden geçerken, Türkiye’den beslenen yandaş iş adamlarının firmaların, yurt dışına kaçırılan döviz miktarının sınırı belli değil!..” diye açıklamalarda bulunuyor.

Erdoğan, Türkiye’de elde edilmiş bu haksız kazançları kaçıranlara, şöyle seslendi:

“Bazı iş adamlarının varlıklarını yurt dışına çıkardığı tezviratları yapılıyor. Böyle bir şey varsa, izahı makul olamaz! Yurt dışına para kaçırmaya tevessül edenleri affetmeyiz!.." ifadelerini kullandı.

KAYNAKLAR:

1. https://www.birgun.net/haber/yuru-ya-kulum-denen-6-sirket-104583

2.https://www.google.com/search?q=AKP%27nin+korudu+be%C5%9F+%C5%9Firket+adlar%C4%B1&oq=AKP%27nin+korudu+be%C5%9F+%C5%9Firket+adlar%C4%B1&aqs=chrome..69i57j33i10i160l2.13491j0j4&sourceid=chrome&ie=UTF-8

3.https://www.google.com/search?q=%C4%B0Y%C4%B0+PART%C4%B0DEN+ayr%C4%B1lan+b%C3%BCt%C3%BCn+vekiller+ve+di%C4%9Ferleri%3F&oq=%C4%B0Y%C4%B0+PART%C4%B0DEN+ayr%C4%B1lan+b%C3%BCt%C3%BCn+vekiller+ve+di%C4%9Ferleri%3F&aqs=chrome..69i57j33i10i160l2.19375j0j4&sourceid=chrome&ie=UTF-8

4.https://www.google.com/search?q=AKP+G%C3%B6%C3%A7%C3%BC+ba%C5%9Flad%C4%B1%3F&oq=AKP+G%C3%B6%C3%A7%C3%BC+ba%C5%9Flad%C4%B1%3F&aqs=chrome..69i57j33i160.8035j0j4&sourceid=chrome&ie=UTF-8

5. https://www.youtube.com/watch?v=qISzsqbwDP8

6. https://haber.sol.org.tr/toplum/iste-akpnin-seckin-sirketleri-yandas-insaat-sirketlerine-3278-milyar-liralik-ihale-277292

7. https://tr.euronews.com/2021/06/18/sadat-nedir-neden-kuruldu-ve-faaliyetleri-neler

30 Kasım 2020 Pazartesi

TERÖRİST DEVLET ve HAMİLERİ, Abdullah Çağrı ELGÜN

 TERÖRİST DEVLET ve HAMİLERİ

Abdullah Çağrı ELGÜN

Türkistan Yolunu Kapatan Düşman Seddi:

Türkiye ile Rusya arasında yapılan Kars Anlaşması 1921 Moskova Anlaşması gereğince Türkiye’nin Ermenistan’a müdahale etme hakkı doğmuştur. Osmanlı Türkiyesi dahil Türkistan, Ruslar ile iki yüz yıldır (200) kesintisiz savaş halindedir. Terörist Ermenistan, Türkistan Yolu Üzerine bilinçli ve maksatlı olarak çekilmiş bir Düşman Seddi’dir..

Bu terörist devletçiğin, kendi kendine istikbal ve istiklâlini yoktur! Olmamıştır! Olmayacaktır!..

Ermenistan’a dersini vermek ve “Türkistan’a Açılan Kapı”yı doksan dokuz (99) yıl önce kapatmış olan dış odaklara da kim olduğumuzu yeniden göstermek, Terörist ve Soy Kırımcı Ermenistan ve hamileri: Rus, Alman, İngiliz, Amerika, Fransa’ya da bir ikazda bulunmak için Türkistan’a açılan koridoru boşaltma zamanı gelmiş, hatta çoktan geçmiştir!..

Bu sebeple Karabağ yetmez, Ermenistan’ın tamamını almak, boynumuza borçtur!..

Bazan Barışa, Savaşarak Ulaşırsın:

“Kars Antlaşması”, Sakarya Meydan Muharebesi’nin ardından 13 Ekim 1921’de Azerbaycan, Ermenistan, Gürcistan ve Türkiye Cumhuriyeti arasında imzalanmıştı! Bu Antlaşmanın üçüncü Maddesinde (3. Mad.) geçen: “Herhangi bir devlet, bu kanunları tanımazsa diğer devletler de tanımayacak!..” olarak belirlenmişti. Ermenistan yıllardır bu anlaşmayı ihlâl etmektedir. Bugünlerde ise defaten ihlâli bozmuştur… “Barış Teklifi” ile bütün ikaz ve uyarılara rağmen, yirmi sekiz yıl önce (28) Azerbaycan’a saldırarak, el koyduğu Karabağ yetmemiş bugün de Azerbaycan’a saldırmıştır. Bu saldırı sebebiyle anlaşma yaptığı devletler: Türkiye ve Azerbaycan’a da  “anlaşmayı bozma, saldırı ve savaş açma hakkı”  doğmuştur!..

Karabağ alındıktan sonra Erivan ve bütün Ermenistan, Türkiye ve Azerbaycan’a dahil edilmedikçe barış yapılmayacaktır!..

Kötü yöneticiler, kötü din adamları ve kötü siyasetçiler elinde aslında, kökleri bir ve kardeş olan bu devletler, çok büyük kırıma uğramış ve düşman oyunlarıyla, birbirlerini öldürüp kırmışlar ve çok büyük katliam ve acılar yaşamış, yaşatılmışlardır. Her iki taraftan da insanların, daha fazla acı çekmemesi için bu kışkırtma, düşmanlık ve savaş haline son verme zamanıdır. Bazan barış, savaş yapılarak sağlanır…Ermenistan’ın tamamı alınmadan barış yapılamaz!..

Bu sebeple Karabağ yetmez, Ermenistan’ın tamamını almak, boynumuza borçtur!..

Ermeni (Arman) Halkına Niçin Devlet Kurdular?

Ermeniler Kaçar Hanedanlığı içinde Revan Boyu olarak önce Türkistan, sonrasında Rusya, tekrar Osmanlı Türkiyesi, son kez de Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği içerisinde otonom bir topluluk olarak vardılar. 23 Ağustos 1991’de Sovyetler Birliğinin dağılmasıyla bağımsız kaldılar. Birbirleriyle tarihen bir ve beraber olan bu halkların, kötü yöneticiler, din adamları ve siyasetçiler eliyle büyük devletler, çıkarları doğrultusunda, bu halkları bir satranç piyonu gibi öne sürerek kullanmakta ve birbirlerine düşman etmektedirler. Artık bu sinsi oyuna son verilecektir!..

Ermeniler (Armanlar), köklerine bakıldığında Kaçar Hanlığı’na bağlı Revan Hanlığı’ndan ibarettir…Yani bu halk Armanlar, 1000’li yıllar içinden gelen Türkistan Halkı ve topluluğudur. Geçmişteki arma ve sembollerine bakıldığında da Ermeniler’i tanımak mümkündür… Armaları çift başlı Kartal ve Aslandır. Bu sembolün, tarihte birçok beylikler ve milletlerin: Alman (Germen), Almanya, Pers, Yunan, Selçukluların da sembolü olduğu görülür. Böyle olunca Ermeniler’in köken halkının Türkistanlı olduğu anlaşılır…

Ermeniler (Arman), Altınorda Devletinin yıkılıp, parçalara bölünmesinden sonra oluşan: Kırım, Kazan, Sibir, Tatar, Astrahan, Volga Hanlıkları içerisinde yaşamaktadırlar.  1827’de Kaçar Hanlığına bağlı Revan Boyu, Rus Komutan Paskeviç tarafından ele geçirildiğinde, “Oblast” adı ile Rusya’ya dahil edilmiştir. Bu tarihlerde yüzde yirmi bile olmayan Ermeni (Arman) nüfusu, İran’dan davet edilen Ermeniler ile birlikte % 48’e kadar yükselmiş, Osmanlı İmparatorluk Türkiyesinin yıkılmasıyla, Türkiye’den “Tehcir” yoluyla gelen Ermeniler ile birlikte bu sayı  % 70’e ulaşmıştır. Yani Ermenistan denilen bir devlet ne önceden vardır ne de sonrasında!..

Türkistan’a açılan yolu kapatmak ve Türkiye’nin kökleri ve akrabaları ile irtibatını kesmek üzere özellikle, Rusya’nın desteğiyle ve diğer büyük güçlerce: “Suni, Paravan, Kukla ve Piyon Devletçik” Ermenistan’ı kurdular!.. İsimleri, hayat tarzları, gelenek ve görenekleri Türkistan Halkından hiçbir farkı olmayan bu halk, birlikte yaşadığı büyük topluluklardan koparılarak ayrıştırılıp düşmanlaştırılarak devletleştirilmiştir!.. Bugün Asya topraklarında yaşayan Bağımsız, Otonom ve Özerk olarak birbirlerinden koparılmış Türk Cumhuriyetler gibi… 

Büyük devletlerin siyaset oyunlarına alet edilen Ermenistan, o dönemin çıkar çatışmaları sebebiyle, stratejik öneme sahip ve yüzde yüz Türk toprakları olan Erivan başkent yapılarak, Türkistan yolunu Türkler’e kapatmak amacıyla kurulmuştur.

Ermeniler, çeşitli devletler içerisinde (İran, Irak, Almanya, Yunan, Rusya, Osmanlı Türkiyesi) yaşayan dağınık bir topluluk olup, doksan dokuz (99) yıl öncesinde böyle bir “devlet” yoktur.  Başka devletlerin içinde azınlık topluluklar olarak yaşayan Ermeniler, büyük devletlerin kışkırtma ve yönlendirmelerine her daim müsait parçala, yönet veya yut politikasına kurban edilmiştir!..

Ermenistan topraklarının tamamı Osmanlı Türkiyesine aittir. Ermenistan 45 yıl boyunca yaptığı terör, öldürme, katletme, işgaller ve nihayet “Türkler’e, Soykırım Yaptırılarak” Ermenistan Denilen Terörist ve İşgalci Bir Devlet kurdurulmuştur. Ceberrut uygulamalar ve terörist eylemlerle, Osmanlı Türkiyesi ve Azerbaycan topraklarına sürekli saldırtılmakta, işgal ile katliam yapmakta ve Türk halkına soykırım uygulamaktadır. Bu ise kabul edilebilir bir durum değildir… Terör ve işgalleri destekleyen ve arka çıkan devletler de terörist ve işgalcidirler. Ermeni Destekçileri: Rusya, İran, Almanya, Fransa, İngiliz ve Amerika’dır...

“Ermenistan”: Büyük devletlerin fikrî birliği ile Bütün Türkler’in birleşerek kurmak istedikleri “Turan Devleti”ni gerçekleştirebilirler korkusu sebebiyle kurduruldu! Ruslar desteğinde Fransızlar, Almanlar, İran, İngiliz ve Amerikalılar, Türkistan’a giriş ve çıkış yolunu kontrol altında tuttular, hatta kapattılar. Kardeşin kardeş ile alış verişi haberleşme, konuşma ve gidip gelme bağlantılarını koparttılar!..

Bu sebeple Karabağ yetmez, Ermenistan’ın tamamını almak, boynumuza borçtur!..

Geçmiş Geleceğimizi Aydınlatır!..

Geçmiş Dönemlerden hatırlayalım: Cuci (1225-1227), Batuhan (1235-1241), Sertak (1255-1256), Ulakçı (1256-1257), Berke (1257-1266), Nogay (1261-1299), …; Toktamış (1375-1397), …

 Batuhan’ın kurduğu Altınorda Devleti, nasıl yıkıldı? Altınorda Devleti Hanı Berke ilk Müslüman Türk olarak bölgenin tamamını Müslümanlaştırmıştı. Hülağu Han, Berke’ye savaş açtığında Türk ve Müslüman Memluk Hakanı Baybars’ın (1223-1277), Hülağu Han’a (1218-1265) yardım etmesi ve Berke’yi yendirtmesi çok şaşırtıcı değil midir?..  

Sonraki yıllarda Altınorda Han’ı Uluğ Muhammet Han (1419-1445), Rus Kinezliği üzerine yürüyüp Moskova’yı yerle bir etmişken, Rus Kinezi ile anlaşan Kırım Hanı, Altınordu Devletinin başkenti Saray’ı yerle bir edip, bütün Müslümanları katletmesini anlamak mümkün mü?..

Uluğ Muhammet Han döndüğünde, bu katliam karşısında üzüntüden kahrından ölür!..

Timur: Altınorda Han’ı Toktamış’ı, üç kez Altınorda Devleti’nin başına getirir? Toktamış, kendini her zorlukta koruyan ve iktidara yeniden yeniden getiren Timur’a, her kargaşalıkta Rus Kinezliği ile birlikte olup saldırır ve Timur’u yıkmak ister; fakat buna rağmen Timur, Altınordu Devleti’ni parçalara bölmemiştir!..

Altınorda Han’ı Uluğ Muhammet Han’dan sonra koca devlet beş parçaya bölünür: Kırım, Astrahan, Sibir, Kazan, Volga Hanlıkları orya çıkar… Hanlıklar bölününce birbirini yerler… Zayıf Hanlıklar Moskova Kinezliğinden yardım ister. Böylece, Rusya Kinezzliği Türk Hanlıklarını kullanarak ve birbirleriyle savaştırarak, hepsini tek tek ortadan kaldırır!.. Yükselmeğe başlar.  Kinezlikleri birleştirip Rus Devletini kurar!

Kırım, Türk ve Müslüman olduğu halde niçin Ruslar ile birlikte Altınorda’ya saldırmıştır?..

Bugün Kazakistan, Kırgızistan, Özbekistan, Türkmenistan, Azerbaycan “Nahçivan, Karakalpakistan, Gagavuzya, Sincan Özerk Bölgesi; Dağıstan, Altay, Balkar, Hakasya, Karaçay; Tuva, Yakutistan, Başkurtistan, Tataristan, Çuvasistan; Afganistan, Pakistan, Bangladeş”  ile aynı dili, dini, kültürü ve tarihi paylaştıkları Türkistan Halkı oldukları halde, niçin Azerbaycanlı kardeşlerine yardım etmiyor, asker gönderemiyor?..  Kimi “otonom” kimi “özerk”, kimi de “tam bağımsız devlet” olalı kırk (40) yıla yaklaştığı halde, yan yana gelip birleşemiyorlar?.. Hatta kırk yıl önce, bu devletlerin, henüz bağımsız kaldıkları anda “Doğu ve Batı Almanya” gibi hemen birbirleriyle, (Birleşik Türkiye, Birleşik Türkistan, Birleşik Türk Devletleri) adları altında birleşmeleri gerekmez miydi?.. Dikkat ile baktığınızda göreceğiniz gibi devletlerin buhranlı, zayıf, kargaşalı ve fetret dönemleri olur: Batu Han’dan sonra Altınorda Devletinde yirmi (20) yılda on beş (15) Han yer değiştirmiş ve Uluğ Muhammet Han sonrasında bu koca devlet, beş Hanlığa bölünmüş ve sonrasında Rusların egemenliğinde yaşamağa devam etmişlerdir.    


Osmanlı Türkiyesi son dönemlerinde öyle zor günler geçirmiştir ki kimi zaman bir hafta, bir ay hatta kimi zaman da günde bir, Hakan değiştirir olmuştur!.. Türkiye’de bunu yaşamıştır!..

Mete, Bumin, Bilge Tonyukuk torunları Çin’de Han sülalesi olarak 1125 yıl kaldıktan sonra varlıkları Çin kültüründe erimiştir. Sincan Uygur ve Uygur Özerk Bölgesi dışında tam olarak bilinen 100 milyon, bilinmeyen 5-6 yüz milyon Türk yaşamaya devam etmektedirler…

Cengiz, Timur Devletinin büyük çoğunluğu Çin’in egemenliği, bir kısmı da Cengiz’in torunları Babür, Hümayun Şah, Şir Şah Suri, İslâm Şah Suri, Ekber, Cihangir, Şah Cihan; Hindistan, Afganistan, Pakistan, Bangladeş (Doğu Pakistan) altında kısmen kendi benliklerini unutmuş veya hayat sürdüğü kültürlere direnerek yaşamağa devam etmektedirler.

Bu sebeple Karabağ yetmez, Ermenistan’ın tamamını almak, boynumuza borçtur!..

Rus’un Yayılmacı Politikaları:                          

Son gelinen noktada Türk’ün prensibi: “Yurtta sulh, cihanda sulhtur”; fakat “Barış” bazan savaş ile sağlanır!.. “Barışı” bozan Ermenistan’a dersini vermek bugüne kadar işgal ettikleri topraklarda yaşama hakkı verdiği için Türk milletine teşekkür etmesi gerekirken saldırması “ateşkesi” bozarak Azerbaycan’ı işgale kalkışması bardağı taşıran son damladır!..

Ermenistan, işgalci bir devlettir.  Türkiye topraklarında adı “Kürt” olarak savaşan teröristler de Kürt değildir! Bunlar da geçmişteki Ermeni ASALA örgütüdür!.. Son yüz yılda en çok soy kırımına uğrayan ve susan ve bu soy kırımına sabreden millet yine Türk Milletidir.

 Türkler’e “Soykırım” yaparakErmenistan” denilen terörist ve işgalci bir devlet kuran ve sürekli terör estirerek vatan topraklarını işgale kalkan hainlere, cezası derhal verilecektir… Bugün suskunluğumuz bozulmuştur. Durma zamanı değil gereken dersi verme zamanıdır. Bu ders en sert ve en öldürücü darbeyle verilecektir!..

Cephelerde vurulan, öldürülen çoğu teröristlerin üzerinde “Ermeni Pasaportu” çıkmaktadır. Bu ise Türkiye’nin beka meselesidir. ASALA’da budur! PKK’da budur! Ermeni de budur!.. Bu da İran üzerinden beslenmektedir. Mühimmat, cephane yine buradan, Almanya, Fransa, Rusya, Amerika ve İngiltere’den gitmektedir. Yakalanan ve konuşturulan bu teröristlerin üzerinde, çoğu kez Alman, İran, Fransız, Rus Amerikan ve İngiliz uyruğuna kayıtlı olduklarını gösteren, pasaportlara çıkmaktadır…

Bunun için Azerbaycan ve Türkiye kesin bir çözüm için 28 yıl önce işgal edilen Karabağ’ın tamamını almalı ve Türkiye, Azerbaycan da “TEK DEVLET” olarak bütünleşmelidir!..

“İki devlet bir millet” safsata, safça ve safiyâne, düşmanlarımızca uydurulmuş koca bir yalandır!  Nerede olursa olsun, bütün Türkler:  “TEK DEVLET TEK MİLLETTİR!..”

1877-1878 Osmanlı Rus Savaşı’ndan Kurtuluş Savaşı’na 19 Mayıs 1919 kadar geçen kırk iki (42) yıldır yapılan terörist eylemler sonucu özel olarak Türkistan’ın geçidini kapatmak maksatlı kurdurulmuş Terörist Devlet Ermenistan tamamen ortadan kaldırılarak, bu çıban Türk vücudundan temizlenmelidir. 28 yıl önce Karabağ işgal ederek bugün de Azerbaycan’a saldıran ve “ateşkes (BARIŞ)” önerimizi dinlemeyen, bu hayırsız evlada dersini vermek ve dünya âleme, Türk adını ve haklılığımızı yeniden haykırmak en büyük fırsattır… Safiyâne uydurulmuş “İki devlet bir millet” safsatası, düşman oyun ve tuzağından başka bir şey değildir! Bu bir fırsattır! Her fırsat yüz yılda bir doğar. Türkiye ve Azerbaycan TEK DEVLET TEK MİLLETTİR!.. Derhal birleşmelidir!..

Bu sebeple Karabağ yetmez, Ermenistan’ın tamamını almak, boynumuza borçtur!..

Rus’un Rulet Oyunu:

Rus Ruleti tutmadı!.. Putin‘in hamlesi PKK’yı Ermenistan’a getirip silah ve cephaneyi yığmışlardı. Bir sabah ansızın Ermenistan’ın Azerbaycan’a girmesi Ruslar’ın oynadığı Rulet’ti… Ermeni’nin bu şımarıklığı, Rusya’nın isteğiyledir! Ermenistan yine santraç tahtasında bir piyondur. Rus (Putin): İdeali, yayılmacı politikasından asla vaz geçmemiştir, vaz geçmez!..            Tarihe bir bakın 200 yıldan fazla Ruslar ile gizli ve açık aktif savaştayız!.. Putin, Ermenistan’da bir zafer ilan ettikten sonra, Türkiye’yi burada da durmak maksatlı Suriye’de bir Kürt Devleti kurmak istemektedir. Böylece İslâm ülkelerine uzanacak Türk kolunu kökünden kesmek istemektedir!.. Türkiye bu oyunu şimdilik bozmuş gibi gözükse de gelecek için Rus’un oyunu askıdadır. “Barış” taktiği Ruslar’a yaramıştır!.. Bu sebeple “Barış” yapılmadan önce Ermenistan’ın tamamı ortadan kaldırılacaktır!.. Dünü mutlaka görün!..

Rusya politikası yayılmacılık üzerine kuruludur. Osmanlıdan koparttığı şehir ve toprakların üzerinde bugün (Litvanya, Letonya, Estonya, Slovakya, Erdel, Gürcistan, Kırım, Azerbaycan) Rusya oturmaktadır. ABD’de Rusya’da iktidara gelen kim olursa olsun strateji ve politika hiçbir şekilde değişmemektedir!.. Sovyetler’in dağılmasından sonraki şu “birkaç yıl” içinde Putin: Gürcistan, Kırım, Moldova, Suriye, Mısır’a kalıcı olarak yerleşerek yıllardır hayalini süsleyen sıcak denizlere (Akdeniz) inmiştir!.. Bu Türkiye için büyük tehdittir!..

Rus oyun ve tuzağı Türkmenistan, Kırgızistan, Kazakistan’da görülmüş; fakat tesirli olmamıştır. Bu güçsüz devletler diken üzerindedir. Bu sinsi taktik ve manevraların, yayılmacı Rus için yarın tekrar yapmayacağını kimse garanti edemez!.. Türk’ün toprağı olan Karabağ’ın tamamının bile (% 40)’nı henüz alamamışken, Azerbaycan sınırına asker yığacak olan Rus’un, Azerbaycan Hükümeti içindeki yandaşlarını, yarın makam ve para ile satın alarak, Azerbaycan’a bir hükümet darbesiyle el koymayacağını kim garanti edebilir?.. Türkiye ve Azerbaycan Tek Devlet Tek Millettir!.. Onun için de Azarbaycan ve Türkiye derhal birleşmelidir!..

ABD, İngiltere ve Israil’in Suriye’de kuramadığı Kürt Devleti’ni bu defa Rusya kendisi kurmağa kalkışmıştı… Şimdi Türkiye’nin hamle zamanıdır… Arkasından, Suriye’ye dönüp, Suriye vatandaşlarımızı yeniden memleketlerine yerleştirmek ve oralarda ve ötelerinde ileri karakollar oluşturmak gerekecektir. 

Putin çok kötü bir darbe yemiş ve Ermenistan’ın hayatını heba etmiştir. Ruslar’ı arkasına alan Ermeniler oynadığı Rus Ruletiyle kendi hayatını riske atmış, kendi kendini vurmuştur…

Türkiye, Azerbaycan: “İKİ DEVLET BİR MİLLET” saftirikliğini bırakıp, “TEK DEVLET TEK MİLLET” olarak birleşebilirler ise Doğu Akdeniz, Kıbrıs, Suriye, Libya ve Kırgızistan’da oynanan oyunları da bir santranç oyunuyla halletmek Türkiye’ye için basit bir hamle olacaktır!..

Suudi Arabistan ABD ile bir olup Türkiye’ye ambargo koymaktadır; fakat bu en büyük talihsizliktir. Birleşik Arap Emirlikler, İsrail ile savaşacak ve birbirleriyle yiyerek yok olacaklardır. Mısır, Rusya yönetimi yine büyük darbelere sahne olacak ve nihayet Birleşik Arap Emirlikleri Türkiye üzerine gönderilecek; fakat bunlar da tamamen yok olup gideceklerdir… Sonra Ermenistan’ı sürekli silah ve cephane yığınaklarıyla destekleyen ve Türk’e ihanetten hiçbir zaman geri durmayan İran’ın tek tük Azeri’si tek tük Acem’i ile Terörist Ermenistan ve Destekçileri de gereken derslerini Türkiye’den alacaklardır.

Bu sebeple Karabağ yetmez, Ermenistan’ın tamamını almak, boynumuza borçtur!..

Yaşasın Türkiye Azerbaycan Birliği 

Yaşasın Türkistan, Yaşasın Kızıl Elma! Yaşasın Turan!..

KAYNAKLAR:

1.     https://tr.wikipedia.org/wiki/Ka%C3%A7ar_Hanedan%C4%B1

2.     https://tr.wikipedia.org/wiki/Ermenistan

3.     https://tr.wikipedia.org/wiki/Ermenistan_tarihi

4.     https://tr.wikipedia.org/wiki/Kars_Antla%C5%9Fmas%C4%B1

5.     https://tr.wikipedia.org/wiki/Moskova_Antla%C5%9Fmas%C4%B1

6.     https://tr.wikipedia.org/wiki/Bar%C4%B1%C5%9F_antla%C5%9Fmas%C4%B1

7.     https://www.google.com/search?q=Kars+Antla%C5%9Fmas%C4%B1&safe=off&tb

8.     http://unalyildiz.blogspot.com/2015/12/bilinen-ilk-turk-hz-nuhun-oglu-yafesin.html

9.     https://tr.wikipedia.org/wiki/Karaba%C4%9F_Sava%C5%9F%C4%B1

10. https://turk.injil.me/from-the-books-noah/

11. https://www.haberler.com/turkiye-ye-komsu-olan-ulkeler-iran-yunanistan-12669898-haberi/

12. http://wowturkey.com/forum/viewtopic.php?t=114642

13. https://tr.wikipedia.org/wiki/Rusya

14. https://tr.wikipedia.org/wiki/Banglade%C5%9F_Kurtulu%C5%9F_Sava%C5%9F%C4%B1

15. https://www.kulturportali.gov.tr/portal/hindistan-turk-devleti--delhi-turk-sultanligi---1206-1413-

16. https://tr.wikipedia.org/wiki/T%C3%BCrk_devletleri_listesi

 

 


Translate