İNFİAL ve ÇÖKERTME
Abdullah Çağrı ELGÜN
Şanlı Urfa Suruç İlçesi saldırısı, Rusya gerginliği, Ankara Kumrular Sokak
Bombalı Araç Patlaması, Ankara Gar’ında canlı bomba saldırıları, Ankara İnönü Bulvarı Dikmen
Caddesi Merasim Sokak,’ta Askerî Servis Aracının
Patlatılması, Ankara Kızılay
Bakanlıklardaki Canlı Bomba saldırısı, Bursa’da Ulu Cami saldırısı, Hatay Saldırısı, İstanbul'da Sultanahmet Veznecilerde, Çevik
Kuvvet Arabasına yapılan bombalı saldırılar, Alman ve İsrailli turistlerin bombalanması, …vb. ülke içinde adı
konmamış bir savaştır…
Almanya'nın
“Ermeni Soykırımı Yasası”nı bir çırpıda
geçirmesi, Güneydoğu bölgemizdeki iç
savaş, ve en son olarak büyük İnfial ve
Çökertme taktiği ile dünya gündemine oturan ve insanlığı derinden sarsan, İstanbul Atatürk Hava Limanı, canlı bomba
saldırısı ile … yüzlerce vatandaşımızın ölümü, ülkemiz üzerinde bilmediğimiz,
bilemediğimiz kahpe oyunların oynandığını plan ve projelerin hayata geçirilmek
istendiğinin açık bir delili, ispatlıyor… Bu hadiseler bize, aynı zamanda
devlet içinde kamufle olmuş, kimi üst düzey yetkililerinin ve vatan hainlerinin
el ele, koyun koyuna işbirliği halinde çalıştığını göstermektedir.
Bunların en kısa zamanda ve süratle bürokrasiden atılması,
cezalandırılması, ve vatandaşın vergileri ile aldıkları maaşlarının
kendilerinden derhal tahsil edilmesi, icracıların, başbakanın ve bakanların
vatanî bir görevidir.
Doğu bölgemizdeki hadiselere bakıldığında: Yerle bir olmuş
ilçeler, Halaç pamuğu gibi dağıtılmış sokaklar, kazılmış tüneller, yıkılmış
binalar, her gün üç beş şehit… Bana öyle geliyor ki bu işte devletin içine
sızmış vatan hainlerinin ve işbirlikçilerin de parmağı ve eli var!.. El ele, kol kola birlikte hareket ediyorlar. Bunları kim, niçin gizliyor, ve
veya görmek istemiyor?..
(http://www.sozcu.com.tr/2016/yazarlar/can-atakli/bu-terorun-sorumlusu-turkiyeyi-cihatci-otoyolu-yapanlardir-1297176/)
İsrail ile barıştık saldırı geldi, Rusya ile barıştık saldırı geldi,
Mısırla hatta Suriye ile barışırken daha
dikkatli olmak gerekiyor?!.
“Yandaş, yalaka takımı çok memnun. Her terör olayından
sonra neredeyse ambulanslar olay yerine gelmeden, “Yayın Yasağı” konuyor ya, bunlar havalara uçuyorlar. Neymiş efendim: “Ceset
fotoğrafı mı görmek istiyormuşuz?”
Ya da: “Teröristin istediği
buymuş propagandasını yapmayalım”mış. Bunların hepsi suçluluğun telaşıdır.
Bir yılda patlayan (17) on yedi bombanın yarattığı sorumluluktan kaçma
gayretleridir. Terörü önleyecek bilgi,
yetenek ve kararlılığa sahip olamadıklarının oraya çıkmasının yarattığı
korkudur. Her seferinde, aynı yönteme başvuruyorlar. Yayın yasağı koyarak,
gerçekleri gizleyebileceklerini sanıyorlar.”
(http://www.sozcu.com.tr/2016/yazarlar/can-atakli/bu-terorun-sorumlusu-turkiyeyi-cihatci-otoyolu-yapanlardir-1297176/)
İKİ İLEri bir geri politikalar ve
bir SEÇİM ORTAMI İSTENİYOR OLABİLİR Mİ?
İktidar ve saray onca terör olayına karşı sanki hiçbir sorumlulukları yokmuş gibi davranıyor. Bunca insan hayatını kaybetmiş, bunca insan bedeninin birkaç uzvundan ayrılmış, ne vicdanî bir ıstırap duyan ne hayıflanan ne sorumluluk alan yok!..İstifa eden hiç yok!.. Öylesine bir pişkinlik ve kokuşmuşluk var ki önümüzü asla göremiyoruz… (Japonya’da iki bakan haklarındaki yolsuzluk iddiaları sebebiyle istifa etti. 21 Ekim 2014; “http://www.aktifhaber.com/japonyada-2-bakan-yolsuzluk-iddiasiyla-istifa-etti-1063178h.htm”; Belçika'da 34 can 2 istifa, Türkiye'de binlerce can sıfır istifa 26 Mart 2016;
www.diclehaber.com/tr/news/content/view/507728?from=1815887918; “Ingiliz Bakan Hakkındaki Yolsuzluk İddiaları Sebebiyle Görevinden İstifa Etti “www.haberler.com › Haber; 9 Nis 2014” örnekleri çoğaltmak mümkün. Türkiye’de onlarca şehit, onlarca patlama, yüzlerce ölü; ama sıfır istifa?!.. Üstelik elinde tuttuğu medya ile beyin yıkar gibi bütün terör eylemlerini kendine prim olarak yazdırmayı da başarıyorlar.
Son olayda da “Dik duran Türkiye'nin başına bunlar
gelecektir.” algısını yaymaya çalışıyorlar. İsrail ve Rusya ile kendi bozdukları ilişkiyi yeniden kurma
çabalarını “ne zaman bir dış zafer
kazansak, saldırıya uğruyoruz” diyerek yüceltmeye uğraşıyorlar…”
“MHP Genel Başkan Yardımcısı ve Gaziantep
Milletvekili Muhalif Başkan adaylarından Prof.
Dr. Ümit ÖZDAĞ, iktidarın terörle mücadele ve dış politikasını ağır bir dil
ile eleştirdi: “Devleti ayağa düşürdüler. Ortadoğu politikası, ilkokul
bilgisi ve lise heyecanlı ile sürdürülen, her türlü gerçekçi milli menfaat
tanımlamasından noksan olan bir politikadır. Dış politikada satranç değil,
tavla oynuyorlar” dedi.
Gelişmeleri
Odatv'ye değerlendiren Prof. Ümit ÖZDAĞ,
bölgemizde çizilmek istenen yeni haritaları da anlattı: Meclis'ten bölücü terör örgütüyle müzakere
yasası dahi çıktı. Dolmabahçe mutabakatı imzalandı. Bunların öncesinde Oslo
pazarlıkları yapıldı. Ne oldu da PKK 7 Haziran'dan sonra yeniden katliamlara,
şehirlere yerleşip, halka zulme başladı? Ortada bir anlaşmazlık mı var? Varsa
nedir? Ya da halkı, “özerklik” başta olmak üzere, “Yeter ki analar ağlamasın”
diye yeni bir şeylere ikna “operasyonu” mu yürütülüyor?”
MHP ve
DEVLET BAHÇELİ
Sn. Dr. Devlet BAHÇELİ, Alparslan
TÜRKEŞ'in 4 Nisan 1997'de geçirdiği kalp krizi sonucu Ankara'da vefat etmesinin ardından 6 Temmuz 1997 tarihinde gerçekleştirilen MHP 5. Olağanüstü
Kongresinde, 1193 delegeden 697’sinin
oyunu alarak yeni Genel Başkan seçilmiştir.
Sn. Dr. Devlet BAHÇELİ’nin MHP’ye Genel Başkan
olmasının ardından geçen on dokuz(19) yılda:
1)
1999 Türkiye genel seçimleri'nde %8,18 - oy oranını %17,98 çıkardı; fakat
tek başına İktidar olamadı. MHP (21)yirmi bir yıl sonra hükümete sokarak,
Başbakan Yardımcısı olarak görev aldı. Ekin bir varlık gösteremedi.
2) 1999 Yerel Seçim, 21 ilin belediye başkanlığını kazandı; fakat tek başına Birinci Parti olamadı
3)
2002 Türkiye genel seçimlerinde 17.98.oyu %9,62 düşerek baraj altında kaldı.
4) 2002 Yerel Seçim
Yapıldı
Seçimlerin
ardından yaptığı açıklamada Bahçeli: "Başarısızlığın
tek sorumlu benim!" açıklamasını yaparak genel başkanlık görevinden
istifa ettiğini açıkladı.
5) 2003Ara Seçim Yapıldı
6) 2004 Ara Seçim Yapıldı
7)
2007 Türkiye Genel Seçimleri'nde MHP’nin oyunu %5.91 oranında artırarak %14,27
oy aldı
8) 2009 Yerel Seçim Yapıldı
9) 2011 Türkiye Genel Seçimleri'nde %1,26 düşerek %13.01'e geriledi.
10) 2014 Yerel Seçim
Yapıldı
11) 2015 Haziran Türkiye
Genel Seçimleri’nde oyunu %3,28 oranında artırarak %16,29'a
getirdi.
12) 2015 Kasım Türkiye Genel Seçimleri’nde %4,39
oy kaybederek %11,90 oy oranına geriledi. (http://www.mynet.com/haber/haberler/devlet-bahceli-5909/)
“Ben partinin bu siyasî yapısıyla devam edemeyeceğini
düşünüyorum. Parti yönetim kadrosunun değişmesi gerektiğini düşünüyorum. Devlet
Bey’in kendi takdiridir ama bu yapıyla gitmeyeceğini kendisinin de gördüğünü
zannediyorum. Özü değişmeden, yeni bir siyasî strateji ve söyleme ihtiyaç
olduğu kanaatindeyim. Devlet Bey’in artık Balgat’taki binadan süratle çıkıp,
Anadolu’ya gitmesi gerektiğini düşünüyorum.”
(http://sosyal.hurriyet.com.tr/yazar/ahmet-hakan_131/mhp-bu-kaos-ortamindan-ancak-devlet-beyle-cikar_40065624)
Sn. Dr. Devlet
Bahçeli, 2004 yılında
Atatürk Araştırma ve Eğitim Hastanesi'nde kalp ameliyatı olmuş
tıkalı olan dört(4) damarına müdahalede bulunulmuştu. 16 Ocak 2016 yılında
tekrar kalp ameliyatı olmuştur. Bunca
yıldır MHP’si ve Ülkücülük faaliyetlerindeki hizmetleri kayda değer olup, bugün
hem sağlığı bozulmuş hem de yorulmuştur. Yukarıdaki belgelerle de görüldüğü gibi geçirdiği
on iki(12) seçimde de MHP gibi bir aksiyon hareketini, tek başına iktidar
yapamamıştır. Her defasında mağlup olmuş, kimi zamanda tam anlamıyla partiyi sendeletip
diz çöktürerek baraj altına itivermiştir…
Sn. Dr. Devlet
Bahçeli, ne MHP’yi birinci parti
durumuna getirebilmiş ne de ikinci parti yapma beceri ve kabiliyetine sahip
kılmıştır. Durum yukarıdaki verilerden de anlaşılmaktadır ki bir partide (19)
on dokuz yıllık zaman, ve on (12) mağlubiyet, ve bunu körü körüne destekleyen
biz dava adamları!.. Elli yıllık bir davanın hiçbir şekilde başarılı olamaması
garip değil mi?.. Hiçbir akıllı kişi, lider, ille de ben koltukta kalacağım
diyerek, milyonlarca idealistin ümit bağladığı bu parti ve partililere böyle
bir zulmü reva göremez, görmez!
Görebilir
mi?!.
Vebal var!.. Yüzlerce şehidin bu dava için akmış kanı, ceza evlerinde işkence çekmişlerin vebali, ahı insanı boğar… Bu dünyada olmazsa öbür dünyada bilmem kaç el yakanızda olur. MHP’yi şimdi yönetenlerin, hiç biri, huzur ve rahat bulamazlar… DEĞİŞİM ŞART!
Sn. Dr. Devlet
BAHÇELİ’nin kendisi de bunu bir ara 2002 seçimlerinde fark etmiş ve sorumluluk
anlayışı ile :"Başarısızlığın tek sorumlu benim!" diyerek yenilgisini kabul etmiş; ve geçirilen
on üç seçimde de tam başarı sağlayamadığını, hezimet olmasa da başarısızlığı,
defalarca tatmış, ve bu ıstırabı yüreklerinde hissederek istifa etmiştir.
Şimdi de kendisine yakışan şey: Alpaslan TÜRKEŞ gibi büyük
bir liderden teslim aldığı bayrağı, ya göstereceği kendi adayına veya hiçbir
şekilde tarafsızlığını bozmadan kendisi ve ülkücü camiaya yakışmayan Kurultay
Bilmecelerinden, Ali Cengiz Oyunlardan vaz geçip, yeni MHP liderine teslim
etmek olmalıdır.
Aksi halde: Bahçeli
giderse talan olur, Ülkücüler sahaya iner, Ülkücüler sokağa çıkar” “Ben
gidersem bu iş biter.” Sözleri boş,
beyhude ve yok hükmündedir. Geçmişte böyle düşünen ve diyenlerin çoğunun bugün,
kabirlerini ziyaret ediyoruz. Taziye bulunuyoruz; fakat günümüz geçmişten çok
daha iyi. Ne talan var ne de yok olma!..
Sayın
BAHÇELİ bu ısrarında diretecek olursa belki, muhtemelen kontrol AKP’nin eline geçebilir… Bu arada MUHALEFETİN yönetime
gelemeyeceğinin anlaşılması ile de Saray’ın baskı ve kontrolüyle Başkan olabilmek için gerekli ortamın ve
yeterli meclis arikmatiğinin sağlanabilmesi amacıyla dirsek teması ilk yeterli sayı:
(330)’u bulmak amacıyla, “SEÇİM” e start verilebilir!..
Yani şimdilerde
iki ileri bir geri politikalarla yollardayız. İnşallah millet için, ebed i
devlet için hayırlı olur…
Türkiye, kendisini yalnızlaştıran, içeride ve dışarıda
menfaat şebekelerinin bir ahtapot gibi sarmalayarak gözlerini iç ve dış dünyaya
kapattığı uzun uykudan, birden bire uyanıverdi… “Yeni Türkiye”nin iliklerini
kurutmak için saldırdığı bu dönemde,
çağdaş politikaları devreye sokup, etrafındaki “KUŞATMAYI” bir huruç
hareketiyle, yarmak, İsrail ve Rusya’dan sonra, Mısır hatta Eset ile de anlaşma
yoluna giderek içine itildiği atalet ve
anafordan, bir huruç hareketiyle kurtularak, geleceğine koşuyor…
KAYNAK:
1).http://odatv.com/operasyonlarin-amaci-dolmabahceyi-pkkya-kabul-ettirmek-1401161200.html”
2).http://www.yenisafak.com/yazarlar/hayrettinkaraman/islamda-din-adami-yoktur-2-2030116
3).http://www.yenisafak.com/yazarlar/yusufkaplan/ingilizlerin-iki-asirlik-oyunlarinin-merkezinde-neden-turkiye-var-2030124
4).http://www.yenisafak.com/yazarlar/yusufkaplan/ingilizlerin-iki-asirlik-oyunlarinin-merkezinde-neden-turkiye-var-2030124)
5).https://www.msxlabs.org/forum/soru-cevap/274042-akdenize-kiyisi-olan-ulkeler-hangileridir.html
7).(http://www.sozcu.com.tr/2016/yazarlar/can-atakli/bu-terorun-sorumlusu-turkiyeyi-cihatci-otoyolu-yapanlardir-1297176/)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder