GELECEK YÜZ YIL ve DÜNYA
Bütün insanlığın
ortak prensibi, kendimizle barış, dünyada barış, evrende barıştır. Kendimiz
için istediğimizi karşımızdakiler için de istemedikçe hak, adalet, eşitlik,
mutluluk ve huzur, gelecek yüz yıl ve dünyada bize uğramayacaktır.
Dünyadaki bütün
çatışmaların kaynağı, kişilerin paylaşımlarındaki terazi kefelerinin denk
olmamasından kaynaklanmaktadır. Aynı işi yapan, aynı tahsil seviyesinde, hatta
aynı okulları bitirmiş, yüzlerce insan vardır ki aldıkları ücretlerde astronomik bir farklılık görülür. Hatta alt
tahsilde ve alt grupta çalışıyor olmalarına rağmen, emekliliklerine yansıyan
meblağ, kendilerinden daha tahsilli, işinde daha uzman olanların, şuanda
çalışırken aldıklarının iki, üç, hatta beş katı olabiliyor. Bugün aynı anda üç, hatta dört görevi sihirbaz
gibi tek uhdede birden yürütenlerin olduğu mucizeler de yaşanmaktadır. Herhangi
bir konunun uzmanı, işinde ehil, çalışkan kişiler de bulunması gereken
kadroların, dördü birden uzman dahi olmayan mucizevî kişilerin uhdesinde olduğu için hiçbir görev
alamamış da olacaktır.
Kimileri de
işsizlik adı altında sürünmeye sefalete ve açlığa terkedilmiş durumda
olabiliyor. Bu durum memurlar için öyledir, işçiler için öyledir, iş
edinememişler için de değişmemektedir.
Birisi bir alır,
diğeri beş alır. Dünyamızın büyük bölümünde durum bugün de değişmiyor. Alanlar
da alamayanlar da bunu itikatları, inançları ve dinlerince bir kılıfa sokarak
haklı olarak görmeyi benimsiyorlar. “İnandığın gibi yaşamazsan, yaşadığın gibi
inanmağa başlarsın.” Sözü bunlar için söylenmiştir. Böyle bir düzende
yaşamak, kişiye huzur değil; ancak huzursuzluk, kargaşa, anarşi, terör ve
giderek savaş verdirir. Halbuki mutlu ve huzurlu bir dünyada yaşamak, ortak
prensip olarak kendimizle barış, dünyada barış, evrende barış istiyoruz.
Bu durumun
gerçekleşmesi mümkün olabilir mi?
Cevabımız:
“Evet!” Olacaktır.
Peki bu nasıl
olacaktır?
Şöyle olacak:
Devletin
tepesinde oturan kanun yapıcıları kanun hükmünde karar çıkartanlar bu meseleyi
ele alacaklar.
“Ben ne
isterim?” diye önce kendilerine soracaklar. İşte o istediklerini de kardeşleri
için isteyip kanun çıkartacaklar. Kendin nasıl bir düzende, düzeyde, ortamda
yaşamak istiyorsan karşındakileri de aynı ortamda yaşatmayı istemeyi ilke
haline getirdiğinde iş tamamdır.
Bir dönem
devletin başında bulunan yönetici: “Allah Rahmet Eylesin! Göçüp gitti… Şöyle
bir prensibi kendisine ilke edinmişti. Devlette lükse yer yok!... Lüks araba
olmaz! Mercedes, Jaguar, BMV…vb. gibi arabalar bürokratların ve baştakilerin
nesine gerek?!. Onlar olsa olsa doğan arabalara, kartal arabalara şahinlere,
serçelere, binmeliydi…
Peki bu görüş
tuttu mu?..
Elbette, Hayır!
Devlet Protokolü
ve mutlak korunması gerekli her kişi özel veya kamuda en iyi arabalara, en
güzellerine, en donanımlılarına hatta zırhlısına binmelidir. Hatta hiçbir
silahtan lazerden ve siber güçlerin engelleyemeyeceği, manyetik ve fizyolojik
enerjilere karşı korunmuş, güçlendirilmiş araçlar ve cihazlarla
donatılmalıdır. Bunun için maliyet
artması, pahalılık söz konusu ve gündemde olmaz, olmamalıdır!.. Bu araçlar ve
mesken edinilen mekanlar, mümkün olanın en iyisi en mükemmeli, en lüksü, içinde
bulunabilecek teçhizattın en mükemmeli ile donatılacaktır.
Bugüne şöyle bir
bakınız… Eskilerde devletin en üst kademesinde görev yapmış, kişiler tek tek
avlanıyor!.. Bunlar niçin korunamıyor?.. Falan grubun lideri, falan ülkenin
başkanı, ülkemizin çelik kanatları altında kendini güvende bilerek huzur içinde
Türkiye’nin güvenirliğine sığınmışken, kuş gibi tek tek avlanıyor!.. Başkentin göbeğinde veya İstanbul veya başka
şehirlerimizde kellesi alınabiliyor. İyi korunabilselerdi böyle olabilir miydi?
Durugörü,
parapisikoloji, manyetik güç, psikokinezi, ekminezi, siber teknoloji
konularında dünyanın hemen çoğu gelişmiş ülkelerinde var olan kürsüler
üniversitelerimizde de kurulmalıdır.
Gelecek yüz yıl
ve dünya, bu kürsülerde verilecek eğitimlerle yatıp icraatlarıyla
kalkacaklardır. Bit, Bayt, Kilobayt, Megabayt,
Cigabayt ve Terabayt, Kota, Kota Aşımı Nedir? Öğreninceye kadar şirketler bizi öyle kazıkladılar
ki hakkımızı bile arayamadık.
Bankalar hâlâ, hesap, ek hesap, artı
hesap, kart ücreti, kullanım ücreti, hizmet bedeli, tarifeli ücret, kıredi
kartı katılım bedeli, havale ücreti, eft ücreti, bilgilendirme ücreti, serbest
hesap ücreti, dosya ücreti artı para, …vb saymakla
bitmez. Bu ücretler aşınınca vatandaşın bilemeyeceği bir adla başka bir ücret
hemen yürürlüğe giriyor.
Cep telefonları,
internete ve modern tefeci bankalara ödediğimiz paralarla bilmem kaç hayalimizi
gerçekleştirebilecekken soyulmamıza, atılan kazıklara ses bile çıkaramadık. Bizim için de kimse ses tonunu
yükseltemedi?!.. Sonradan Tüketici Hakları diye bir şey öğrendik. Bu da tam
anlamıyla sağlıklı bir şekilde bizleri koruyabiliyor mu?.. Yeterli Kanun olmadığı için, mevcut düzen
içinde yapabilecğini yapmaya çalışıyor. Bazı
vatandaşlarımızın halen Tüketici Haklarından bile haberi yok… Bir takım Kanunlar
vatandaşı korumakta yeterli değil…
Bankalar soyuyor,
Cep telefonları soyuyor internet soymaya devam ediyor.
Bugün değişen
bir şey var mı?..
Yukarıda
kendilerini emniyette hissedenlerin ulvî görevleri işte burada başlıyor.
Gelecek yüz yıl ve dünyayı kurtaracak ilkeler şimdiden belirlenecek.
Tepedekiler bilecekler ki, İNSAN
AYAPILAN HİZMET, İBADETLERİN EN KUTSALIDIR. Kim ki bir gönlü kurtardı bütün
gönülleri kurtarmıştır:
“Yunus der ki ey
Hoca!
İstersen var bin
Hac’ca,
Hepisinden
iyice,
Bir gönüle
girmektir.
Yunus”
İnsanın gönlü
Kâbe’den yücedir; çünkü Lâ Mekan olan yaratıcı “Allah” hiçbir mekana sığmadığı halde, İNSANIN
gönlüne sığmıştır. Bu sebeple insanın gönlü Kâbe’den yücedir. Deniyor. İnsanı
kurtaran dünyayı ve âlemleri de kurtaracaktır. Bütün insanlığın kurtarılmaya
ihtiyacı var…
İnsanlar
katlediliyor. Irak’ta, Suriye’de, Mısır’da, Libya’da katlediliyor. Burma(Myanmar,
Arakan)’da, Kosova’da, Afganistan’da, Irakta, Suriye’de katlediliyor…
Bütün insanlığın
ortak prensibi, kendimizle barış, dünyada barış, evrende barıştır. Kendimiz
için istediğimizi karşımızdakiler için de istemedikçe hak, adalet, eşitlik,
mutluluk ve huzur, gelecek yüz yıl ve dünyada bize uğramayacaktır.
KAYNAKLAR
7)
(http://www.necatiaksu.net/dosya/yunus/yunus3.htm)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder