HANGİ LİDER?
(AKŞENER, BAHÇELİ, ERDOĞAN, KILIÇDAROĞLU)
Abdullah Çağrı ELGÜN
“İttifak” ın en büyük ortağına, önüne geleni söyletenler, ne derece sağlam ortak olabilir?..
Meral AKŞENER’in
her türdeki zorluklar karşısında yanında olana, vefa borcu yok mu?
Meral AKŞENER,
buz pistinde, ayağına dar geldiği anlaşılan yeni patenlerle, Artistik patinajda "Lauback" yapmak isterken tökezliyor.
İNCE'ye Gelince: Kendisini Cumhurbaşkanı adayı eden eski partisine, bu kadar vefasızlığı nereden öğrenmiş? İNCE, bozkırın doyumsuz tilkisi gibi her söylenene kanıyor. Bu kırılgan ve kaygan zeminde, her iki liderin de daha fazla oy kaybına uğramaması için sağlam bir dik duruş sergilemesi beklenir!.. Bu durum, fertler için de “İttifak” için de aynıdır!..
CHP’li Engin Altay, AKŞENER’e
atıfla: "Her evin çocuğunun kusuruyla ilgili, kulağı çekilecekse,
evin reisi çeker!" sözleri, Ağıralioğlu ise Altay'a:
"Özen gösterilmez ise milletin umudu döke saça, kaybedilir…"
ifadelerini kullanmıştı. Beklenen oldu Ağıralioğlu
istifa etti iyi de yaptı. Bazan sakin kalmak çok iyiydir…
Ümit ÖZDAĞ’ın açıkladığına göre: M.AKŞENER’in HDP ile ortak Anayasa hazırladığından bahsetti. Atalarımızın meşhur sözü: “Ya olduğun gibi görün ya göründüğün gibi ol!” ne isen osun. Ne yapmak istiyor isen de açık açık söylemen ve yapman gerekir. Korkuyorsan yamayacaksın! Yapacaksan da kokma!.. Yeter ki iyi anlat. Bak, gör! Bu halk o kadar cahil değildir!
Başkaları HDP ile kolkola, diz dize olurken çok iyi, karşı taraf yapınca: “Tu kaka!” mı? "HDP'li Sırrı Süreyey ÖNDER,: "İYİ Parti'nin perde gerisinde HDP'ye akıl danıştığını" söyleyiverdi; ama ilk uyarı da deneyimli, HDP'li Ahmat TÜRK'ten geldi.:"Siyasette saklı kalması gereken bazı şeyler vardır". Ahmet TÜRK, uyarırken bile ortakların İTTİFAK ilişkisini teyit ediyor ve ömrünü geçirdiği : "Kürt Siyasî Hareketinin" inceliklerini ele veriyordu. HDP bu kadar kötüyse, ey hükümet! İktidar sizsiniz. Kapatın gitsin. Niçin kapatmıyorsunuz?..
BAHÇELİ:MHP’de sular duruluyor mu? Ülkede gelişen
son üç veya daha fazla Konferans basma, Ülkücü Aksakalların, Türkçülerin
Dövülmesi, başkaca şehirlerde medyaya yansıyan silahlı tehdit ve dayak
olayları… Son olarak da Sinan ATEŞ
olayı!.. Yaralara tuz bastı!
Bazı ülkücülerin kimi şehirlerde hedeflerindeki
dükkânları basılarak ticaret yapan kişilerin kafasının gözünün patlatılması…
Alpaslan Türkeş Vakfı’nı
kuranlara, göz dağı vermek için konferanslarının basılması…
Çeşitli zamanlarda buralarda yapılan
toplantıların bir kısım, ülkücüler tarafından, yine yaşını başını almış, Duayen
Ülkücülerin üzerine saldırtılması… Aralarında MHP Genel Başkan Yardımcılığı
ve MHP’nin çeşitli kademelerinde bulunmuş ve İşçi Sendikalarının en üst
düzeyinde görev yapmış olanlarla, TÜRK-KAMUSEN’in başında bulunmuş,
Aksakalların:
“Salih Dilek, Sadi SOMUNCUOĞLU, Ahmet
Kutalmış TÜRKEŞ, Ali UZUNIRMAK, Şevket Bülent YAHNİCİ, İsmail GONCUK…vb.
tehdit ile göz dağı verilmesi… Tehdit maksatlı, TÜRK-KAMUSEN önünde kalabalık
bir grup bekletilmesi… Mersin’de sosyal medyaya ve televizyon
kanallarına yansıyan Ülkü Ocakları Eski Başkanı Çağrı ÜNEL eşiyle
bankamatikten para çekerken, tanımadığı dört kişinin, sopalı ve bıçaklı
saldırısına uğrayarak yumruklanıp yere düşürülüyor. Can havliyle
tabancasını çeken Çağrı ÜNEL, kendini korumak maksatlı, Emrullah
KAPLAN isimli genci vuruyor. O günkü
basında, bu gençlerin Ülkü Ocakları mensubu olduğu duyurulmuştur.
Efendi BARUTÇU’nun
yazdığı bir mektupta Ahmet Y. Yıldırım ve Doç. Dr. Sinan ATEŞ’in
Genel Merkeze davet edilerek: “Ülkücüler kardeştir!..” mesajıyla,
kucaklaştırmalarının istenmesinin üzerinden, çok zaman geçmedi…
Yüreğimizdeki bu yangın henüz soğumadan, son vaka içimiz yaktı!.. Halkta büyük infial yarattı. Son üç – beş yılda, olagelen bu tür vakaların müsebbibi olarak medya ve çeşitli gazeteler tarafından siyasî partililerin adının geçmesi ve sorumlu tutulması manidardır!..
MHP’de böyle şeylerin olabileceği mümkün
mü? Asla inanmak istemeyeceğim bir durum… Bu şaibelerden
kurtulmanın yolu: Her şeye açık olarak, partide adı geçenler, sorgulamalıdır!
Bunlar teşkilattan çıkarılmalı, adalete teslim edilmeli ve adlarını
aklamalıdır, diye düşünürüz…
Yaşanan ve sosyal medyada, basında yazılıp çizilen, konuşulan: “Siyasi Cinayet”, “Siyasî Örgüt” olarak adlandırılan taşeron, kiralık katillere havale edilerek para karşılığında: Sinan ATEŞ’in infaz ettirilmesi, işin boyutunun “Organize Suç” olarak bir ve tek odakta birleştiği intibaını uyandırmıyor mu?..
Bu suçu işleyenleri kim organize ediyor? Arkada başkaca kim, kimler var? Üç yıl, beş yıl gerilere gidilerek bütün bu yapılar, yapılanlar “TEK DAVA”, “ORGANİZE SUÇ” olarak birleşirse ki öyle de olacaktır… Olayın açığa çıkarılması mümkündür.
Bu hem siyasîler için hem de çeşitli
sorular soran halk için çok önemli, gerekli ve hepsinden önemlisi de “Adaletin
Yerini Bulması”, Türk Milletinin gelecek kaygısı için de yerinde bir
çözüm olacaktır. Cinayeti yapanlar, dışarıda, elini kolunu sallaya sallaya
geziyor olursa, bunun arkası kesilmez!.. Bugün bana, yarın eninde sonunda sana
gelecektir!.. Hükümet ve Savcılar bu işi yapanları bulmalı! Böylece,
yapılanların hiç kimsenin yanına kâr kalmayacağı, kamuoyuna ispat
etmelidirler.
ERDOĞAN:
Şimdiki Müslümanlık anlayışı, görüş ve
düşünüşü tamamen değişti. Eskiden: Var olanların yokluğunda, mütevazi bir hayat
yaşamağa çalışıp, eldekilerle yetinip, acıyı, alnını kırıştırmadan, yüzünü
buruşturmadan, bir bardaktan su içer gibi yudumlayanlar, Müslümandı… Şimdi
varlığını hile, hurda, faiz, yüzdelik paylar, komisyon alımı ve haksız
kazançlara borçlu olanlarla; haram kazanımlarla Karun olmuşlara, Müslüman
deniyor!..
“Devletin malı deniz, yemeyen domuz…”
Türkiye’ye Darül İslâm görerek Darül Harp ilan edip soyma, yağmalanma ve talan
edilmesi buna da: “Ebu İmam Muhammed ve Ebu Hanife’ye göre: Caizdir!..”
Kılıfına hırsızlığı, rüşveti, yağmayı mubah göstermek hangi akla ve vicdana
sığar?
Müslümanın malı Müslümana haram iken,
Müslüman geçinen din tüccarlarına göre Türkiye: “Darül Harp”
Kafir Ülkesi ilan edilerek, her türdeki kazanç, yağmalama, talan; yalan dolan,
hırsızlık, helâl ve mubah sayılıyor, iyi mi?..
Çanakkale’de, Kurtuluş Savaşı’nda
düşmanlarımıza dahi bu millet bu anlayışla hiç bakmadı… Biz,ne kadar bozulduk
ne kadar kokuştuk böyle?!.. Dincilerin bütün sermayesi “Din ile Kandırma”
olmuş. Milleti kucaklamak ve yaralarını sarmak varken, çağdaş bir medeniyet
iddiasıyla ortaya çıkanlar, millete: “İllet, Zillet, Şer” sözleri ile
düşmanca bakabiliyor duydunuz mu?..
Müslüman geçinenler Karun olmuş… Hemen hepsinin altında lüks arabalar, yatlar katlar, milyonluk villalar… Bunlar İslâm dininin acı çekmiş, bir hırka bir lokma yaşamış Peygamberinin hayatını halkımıza anlatıyorlar, Hz. Ömer gibi konuşup Firavun gibi yaşıyorlar… Her üç kişiden ikisin oy verdiği bu iktidar, kendisini Tesla ve SpaceX'in kurucusu Elon Musk yapan bu halkı, hiçe sayıp, aşağılayıp, aptal yerine koyuyor.
Türkiye’deki halkın bazı kesimlerinde hangi Acem, Arap, Suriyeliden geçtiği belli olmayan körü körüne bir taassup var ki bilmediği şeylere dahi gözünü kapatıp inanıyor… Büyük algılarla bağlanıyor, şartlanıyor, şartlandırılıyor. Bunlarda, değiştirilmesi mümkün olmayan saplantılı fikir ve düşünceler var!.. Bu düşünceler, genel bakış açısından Cumhuriyet Türkiyesi halkını, çok gerilere götürdü.
Teröristle Mücadele ediliyor, gözükürken: “Açılım”, “Akil İnsanlar”, “Teröriste Üç Yıl boyunca Dokunulmazlık, Operasyonsuz Hayat”, Habur’da Sınırı Çadır Mahkemelerinin Kurma… Devlet Adamları tarafından Teröristlerin bayrak ve filamalarla karşılanmaları… Çadır Mahkemelerinde Sorgusuz sualsiz serbest bırakılmalar…, 59 Kez Türk Bayrağının İndirilmesi, İstiklâl Marşında Mecliste Ayağa kalkmama, Türk Bayrağının,Türkiye Adının değiştirlmeye kalkışılması, İstiklâl Marşı'nın kaldırılmaısı; Olso, İmralı, Kandil, Dolmabahçe Mutabakatı, …” Geçmişte ne yaptığı belli olanın gelecekte ne yapacağı bilinmez mi?.. Yandaşlar harici Türk Halk bunları yutar mı?
Maliye Bakanı Mehmet Şimşek Avusturya'da ağzından kaçırıyor: Türkiye'nin beş yüz on (510) tonu Merkez Bankasında 470 Ton Devlet altınını, borçlara mahsusen rehin olmak üzere İngiltere'ye verilmiştir. 12 Ton Amerika'Nevyork'a gönderilmiş. 12 Ton İstanbul Borsasında kimlere verdiği belli değil. İŞİD'in Petrol Ticareti, İnsani Yardım Görünümünde Silah Yardımı Yaparken Yaklanma,
Mengi Mengri şarkıların her alanda her
zeminde Şirvan PERVEZ ve İbrahim TATLISES’e söyletilerek eşlik edilmesi…
Peki ya nedir, bu "Megri Megri" hikmeti?
Hiç
soran, sorgulayan var mı?
Nasıl olsa Kürtçe bilmiyorsunuz. Atıp tutmak Serbest!.. Bu ağıt; Şivan PERVEZ”in Zeki YILDIZ adlı terörist için söylediği ağıttır…
Zeki YILDIZ adlı, terörist için Şivan PERVEZ ne diyor?
Devleti Yönetenler böyle deyip, söyleyip çalanlara, bilerek ve isteyerek nasıl eşlik edebiliyor?
Bunları kimler alkışlıyor?..
Bizim askerlerimiz ise kelle, esir alınan
konsoloslarımız ve 4 Temmuz 2003 yılı Irak’ın Süleymaniye şehrinde, başına
çuval geçirilen Türk Askerleri için ABD’ye: “Nota verelim“ söylemlerine: “Ne
notası, müzik notası mı veriyorsunuz?” diyenler… Megri Megri…ağıtı okuyup Şivan Pervez ve
İbrahim Tatlıses’e eşlik ediyorlar iyi mi?…
Peki bu PKK’lı, gencecik askerlerimizin
katili Zeki YILDIZ’a yakılan ağıtta ne diyor?
Zeki kuştin ber malan e
Megri megri, daye megri
Esger ketin nav gundan e
(Asker girdi köylerinin içine
Zeki’yi öldürdüler evinin yanında.
Bu komutan imansızdır!..
Ağlama anam ağlama!..)
Kim söylüyor?
Şivan Pervez, İbrahim Tatlıses.
Kim eşlik ediyor?
Erdoğan, Süleyman da eşlik edip protokolde
oturanlar da alkış tutuyor!..
Kim için?
Teröris Zeki Yıldız’ın askerlerimiz tarafından
öldürüldüğü için..
Hani siz teröristle mücadele ediyordunuz? Bu ne turşu bu ne perhiz?..
Cumhur Başkanı adayının bilerik: Kim
kayıtsız şartsız: “Aday belli, karar net!..” diyerek bütün
gücüyle destek veriyor?..
Dr. Bahçeli!..
Şaşırdınız mı?,,
Şimdi bu görünenlere ağlar mısın güler misin?..
TÜRKİYE 2023’TE DURUM:
Diğer söylediklerimiz için, sözlerimize ispat edici bir senet aranacak olursa, Ülkemiz, medyasına düşmüş şu sözlere bakmak kâfi gelecektir. “Maneviyat Derneğinde konuşan Hoca’ya sorulan soru ve cevabı:
-Hocam, Cariye her ne ise bayan olarak, onunla
da nikâh kıyılır mı?
Cevap: Kendi Cariyenle nikah kıyamazsın. Cariyenle beraber nikahsız beraber olabiliyorsun zaten; ancak başkasının Cariyesini sevdiysen, o kişiden rica edersin, sana verirse; ya satın alırsın veya nikahlarsın. O başkasının Cariyesidir. O şekilde olur. Kendi Cariyen olduğu zaman, nikahsız beraber olabilirsin!..”
Cübbeli Ahmet ve Yanında Fetva Verenler: “İslâm vahiy dinidir. Dinde akıl ve mantık yoktur!.. Din akla ve mantığa uymaz teslim olacaksın! Aklın mantığın bunu almıyor ve yetersiz… Anlasan da anlamasan da teslim olacaksın!.. İslâm dini akıl dini diyorlar. Yalan söylüyorlar. İslâmiyet teslimiyet dinidir!.. İslâm dini nakil dinidir!.. Aklı kenara koymadan vahye uymadan Cennete gidemeyiz. İyi ki okumamışım. İyi ki o diplomalar bana nasip olmamış!..
“Beşer, bazan şaşar.”, “Hafıza i beşer
nisyan ile malüldür!..” (İnsan hafızasının eksikliği unutkanlığıdır!”
Cübbeli Ahmet: “İslâm’da…
Küçüklerle cinsî münasebetin yeri vardır!... Kızlarla olan ilişkilere BODOZLAMA
denir. Oğlan çocuklarla olan ilişkilere de BADEMLEME diyoruz, biz!..”
demekten utanmamıştır!
Karaman'da Ensar Vakfı'nda, sekiz-on yaşlarındaki: Kırkbeş (45) erkek öğrenciye, cinsel istismarda bulunduğu iddia edilen, öğretmen Muammer B.tutuklanmıştı. M.B'nin on (10) çocuğa tecavüz ettiği,Ppolis Raporuyla belgelenmişti!.. Aile Bakanı Sema RAMAZANOĞLU: Siyasal İslâmcılığın iki yüzlülüğünü ortaya koyarak, tecavcüler için: "Bir kereden bir şey olmaz!.." demiş...
Manisa Çocuk Esirgeme Kurumu Yurdunda on iki (12) yaşında iken ik (2) kişinin cinsel tecavüzüne uğradıktan sonra,Çocuk Yurduna yerleştirilen D... Devlet Koruması altındayken, uyuşturucuya alıştırıldı. Ondört (14) gündür kayıp olan D...'i arama çalışmaları devam ederken, Manisa Pavyonlarında çalışmış, Cafer isimli garson, Yetiştirme Yurdundaku Kızların, nasıl Pavyonlarda çalıştırıldıklarını ince ince anlattı!..
"Manisa Çocuk Yuvası'nda kalan çocuklara, sosyal medya üzerinden ulaşan bir ekip, çocukların güvenini kazandıktan sonra, onları maddeye alıştırıyor. Yurttan kaçan kız çocukları, Pavyon sahiplerine satılıyor. Özel odalarda tutulan çocukların, madde kullandırılarak, esir hayatı yaşatıldığını iddia etti!.. Zaten, Pavyona bir kadın geldiğinde, patronlar ilgili yerlere kedının kimlik bilgilerini verir. Bu zorunluluk. Sunu yapıyorlar. Çocukları çalıştıran Pavyonların özel odaları vardır. Olur da baskın olursa diye... Çocukların geçirilecekleri koridor oluyor. Denetim yapılıyor; ama öyle baskın gibi olmaz pek!.."
Mahmut USTAOSMANOĞLU’nun “Hikmetli Sözler” Adlı Kitabından:
“Ben kadınların dükkân açmasını asla helâl görmüyorum. Kadın, mektebe gitmez!.. Kadından memur olmaz! Hemşirelik, Subaylık kadın işi değildir!.. Kızı, doktor yapmak, Allah’a harp açmaktır!..”
Sibel ÜRESİN: “Çok eşlilik olsun. Kocama arkadaşımı tavsiye ettim!..”
Meryem GÜNDOĞMUŞ:
“Reisi Cumhurumuz uygun görürse, onun zevcesi olabilirim. Sahabe Hazretleri de
Cihat eden Peygamber Efendimize, zevcelerini ikram etmişlerdir!.. Cahil cahil
konuşacağınıza, açın da biraz kitap okuyun! Sapıklık olarak
nitelendirdiğiniz şey, bir nezakettir. İkram diyorum, ikram…”
Bu iktidar döneminde, on beş (15) yaşının
altında, imam nikâhıyla evlendirilmiş: 23.735 “Çocuk Gelinin”
anne olduğu ortaya çıktı!.. (Sözcü’den Özgür Cebe’nin Haberi)
Son Deprem hırsızlık, halkın yaralarını sarması gereken Devletin Emniyet Müdürü ve Ekibinden çıkıyor iyi mi? Yardım Tırlarını evine boşaltanlar, soygundan, hırsızlıktan mahkemeye düşünler için ne yapılıyor merak etmekteyiz…
“Tek Adam”
“Alternatifi yok!”
“Padişahımız!..”
“Zamanımızın Peygamberi!..” “Asrı saadet dönemini yaşıyoruz!”, “Allah gibi adam!” denilerek… Bugün içinde yaşanılan devri, Hz. Muhammed’in “Saadet Devri” ile kıyaslayan akıl ve vicdanını üç kuruşa kiralamış, cahiller var!.. Zenginleşmiş; ancak o derecede keskin ve muhaliflere kılıç sallayan akıl, ve istikametini kaybetmiş, azımsanmayacak derecede taraftar var!.. Bu keskin taraftar, okumuşa aydın kesime düşman…
Cübbeli Ahmet: “İyi ki okumamışım! Bir FETO kadar da benim iptal edeceğim şeyler var; ama senim elime nerden şey geçecek? Bir fırsat elime geçse, bu ilâhiyattakilerin çoğunu..."
Eski Enerji Bakanı: “Eğitim seviyesi arttıkça, AKP’nin alanının daha da daraldığını görüyoruz. Anketler de bunu söylüyor!..”
Sebahattin Zaim Üniversitesi Rektörü,
Bülent ARI: “Ben daha çok, cahil halkın, hatta hiç
okumamış halkın, ferasetine güveniyorum. Okuma oranı artıkça beni afakanlar
basıyor!.. Ben cahil halkın
ferasetine güveniyorum bu ülkede…” dedikten sonra Yükseltilerek YÖK’te
görevlendirilmişti…
50 yıl önceki Türk Halkının değersiz
bulduğu makam mevki, para pul, tapılacak ve her şeyi satın alacak meta haline
gelmiş. Namus, şeref, haysiyet ne varsa bu meta ile alınır ve satılır olmuşsa,
o toplum felç olmuştur!..
Dün
Osmanlı Türkiyesinde (1846 yılı, Kur’a Kanunnamesi) ve 2. Abdulhamit
dönemindeki İrade-i Seniyyesi (1892) ile yapılan yanlışlar ne yazık ki bugün Türkiye
Cumhuriyeti’nde de yapılıyor. Bu yanlış düzenleme ile: Tarikat Şeyhleri,
Medrese Öğrencileri, İmamlar, Müezzinler, Hatipler askerlik hizmetinden
muaf tutulmuşlardı... Bu gün de aynı kanun çıkarılarak bu kişiler,
askerlikten muaf olan eski, gayrimüslimlerle eş değer duruma getirilmiştir.
Osmanlıdaki
İttihat ve Terakki Yönetiminde 12 Mayıs 1914’da medrese
öğrencilerinin askerlik görevinden muafiyeti kaldırılarak yerine “Kısa
Süreli Askerlik” kanunu getirilmiştir. Dönemin şartları sebebiyle, kısa
süreli askerlik şartı da uygulanamamış, eski muafiyet, devam ettirilmiştir.
Birinci
Dünya Savaşı ve devamındaki Kurtuluş Savaşı’nda askerlik çağında olan yaklaşık
18.000-25.000 Medrese Öğrencisi, Tarikat Şeyhi, İmam, Müezzin, Hatip
askere gitmemiştir! Aynı dönemlerde Kabataş, Galatasaray, Haydarpaşa, …
vb birçok okullarında okuyan 13-15 yaşındaki çocuklar Çanakkale ve Diğer
Savaşlarda Şehit olmuşlardır. Dinsizler diye iftira atılan Galatasaray
Lisesi, 1915 de hiç mezun verememiştir! Bununla birlikte Rıfat Börekçi
gibi din adamları da çıkmıştır. Millî
Mücadelede, Kuvayi Milliye ile beraber hareket ederek halkı askere
çağırmıştır.
İskilipli
Atıf
gibi dindar kılıklılar ise halka çağrıda bulunarak: “Askerlik yapmayın! Askere gitmeyin!..” diyerek İngilizlere
ajanlık etmişlerdir.
Cumhuriyet
Döneminde çıkarılan Askerlik Kanunu ile bu muafiyetler tamamen kaldırılmıştır.
Din tüccarlarının Cumhuriyetin kurucularına olan kinlerinin sebebi işte budur.
Dindar geçinenler Askerlik Ocağına, Peygamber Ocağı derler; fakat her ne
hikmetse, Peygamber Ocağında bulunmaktan kaçarlar…
Başka
ülkelerde en vatansever kişiler, din adamlarından çıkar. Bizim ülkemizde ise
din adamlarının genel olarak vatan kavramı, Türklük kavramı yoktur!.. Elbette
istisnalar vardır, bu din adamları hariçtir.
Bugün
Türkiye’de ”Din Adamlarına” yeniden getirilen askerlik muafiyetine, en
başka din adamlarının karşı çıkması gerekirdi; ama Diyanet İşleri Kanunu
çıkartanlara teşekkür etti. Sebep; çünkü Diyanet İşleri, siyasal İslâmcıların,
din tüccarlarının işgali altındadır. Oysaki İslâm, her zaman vatan savunmasını
kutsallaştırmıştır, teşvik etmiştir. Bu amaçla şehitlik mertebesini getirmiş ve
Cennet ile müjdelemiştir.
Anayasanın 72. maddesine göre, Vatan hizmeti her Türk Vatandaşının hakkı ve ödevidir! Dini istismar eden Din tüccarları Türk değiller, bu sebeple kendilerini Türk milletine ait hissetmiyorlar…
SİYASETÇİ ve DEVLET ADAMIKemal KILÇDAROĞLU, Devletin Maliye Bakanlığında:
“Hesap Uzmanlığı”,
“Daire Başkanlığı”,
“Genel Müdür Yardımcılığı”,
“Maliye Bakanlığı Gelirler Genel Müdürlüğü”,
“BAĞ-KUR Genel Müdürlüğü”,
“SSK Genel Müdürlüğü” gibi
görevlerde bulundu. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığında Müsteşar
Yardımcısı olarak görev yaptı. Aynı yıl: “Yılın Bürokratı” seçildi.
Süleyman Demirel ve Turgut ÖZAL, Kemal KILÇDAROĞLU’nun bu yeteneğini bildikleri için: “Devletin gelir, gider ve bütçe işlerini en iyi bilen ve uygulayan (Devlet Adamı) olarak hep görevde tutulmuşlardır. Böylece Kemal KILÇDAROĞLU'nu, her derde deva: ASPİRİN İLACI gibi bir görevden, başka bir göreve, büyük bir itimat ve güvenle atamışlardır…
Bugünkü siyasetçiler içerisinde Türkiye Cumhuriyeti Devletini en iyi tanıyan, devlet işlerinin nasıl yürütüleceğini ondan daha iyi bilen biri daha yoktur; çünkü Devletin hiçbir makamında görev yapmamışlardır. Kemal KILIÇDAROĞLU ise Maliye Uzmanı olarak başladığı görevine, Devletin en yüksek makamı olan Müsteşarlığa kadar yükselerek, Türkiye Cumhuriyeti Devletinin nasıl işlediğini: Çıraklıktan, Kalfalığa, oradan Ustalığa varıncaya kadar deney ve tecrübe etmiştir… Bu sebeple de Kemal KILÇDAROĞLU’nun önüne birçok engel konulmakta ve rakipleri tarafından sürekli karalanmaktadır; fakat: “Güneş, Balçıkla Sıvanamaz!..”
KILIÇDAROĞLU,
Devleti tanıyan Devlet Geleneğinden gelen ve Türk halkını çok iyi bilen bir
liderdir. Siyasetçiden devlet Adamı olmaz; fakat Devlet Adamından çok iyi
siyasetçiler olmuştur… “Altılı Masa” içerisinde Cumhurbaşkanlığına en
uygun aday Kemal KILIÇDAROĞLU’dur!... Masa
da gereğini yapmıştır!.
İstanbul Belediye Başkanı Ekrem
İMAMOĞLU’nun, olası Cumhurbaşkanlığına giden yolunu kesmek isteyen Erdoğan, çok
iyi bir yanlış yaparak, KILIÇDAROLU’nun Köşke giden yolunu açmıştır… Meral
AKŞENER ise daha da kötüsünü yaparak Masadan ayrılmış; fakat oturduğunda, büyük
bir oy kaybına uğramasına rağmen, çok çok iyi bir iş yaparak Masur YAVAŞ ve
Ekrem İMAMOĞLU”nu Cumhur Başkanı Yardımcısı olarak halkın beğenisine sunmuş ve
Türk Halkının daha da hiçbir diyeceğini bırakmamıştır.
Millet Vekili Aday Adayları Müracaatları
başlamıştır. Altılı Masa ince eleyip sık dokuyup adayları iyi belirlerse,
seçimde birinci olarak çıkacaklarına itimadım tamdır… Sıra Genel Başkanlarda…
Öncelikle tahsil, deney, tecrübe, bilgi birikimi; uzmanlık, teknik adam, tıp,
sosyoloğ, halk bilimci, sekreterya, hukuk, doktor, öğretmen, öğretim
görevlisi…vb. her meslek ve kesimden
Türk Toplumunu ve Türk Devleti tanıyan, halkça da sevilen, sevilebilicek
görüntüsü düzgün aday adayları seçilmelidir.
Seçime, Tek Pusula, Tek Aday ile gidilmeli; Ortak Pusula, tek mühürle
halledilmelidir... Kemal KILIÇDAROĞLU’nun adaylığını kutluyoruz.
1) KAYNAKLAR:
2) https://kriterdergi.com/siyaset/iyi-parti-chp-hdp-ittifakinin-neresinde
3) https://www.sozcu.com.tr/2016/gundem/rektor-yardimcisi-bulent-aridan-skandal-sozler-ulkeyi-ayakta-tutmak-icin-cahil-nesil-lazim-1147218/
4) https://www.odatv4.com/guncel/iyi-ki-okumamisim-okul-filan-elimde-olsa-bu-ilahiyattakilerin-cogunu...-0610161200-101762
5) https://www.google.com/search?q=alt%C4%B1l%C4%B1+masa&oq=Alt%C4%B1l%C4%B1+Masa&aqs=chrome.0.0i131i433i512j0i3j0i512j0i433i512j0i131i433i512l2j0i512l2j0i131i433j0i512.7625j0j4&sourceid=chrome&ie=UTF-8
6) https://www.google.com/search?q=Tecav%C3%BCzc%C3%BCye+sahip+%C3%A7%C4%B1k%C4%B1p+bir+defadan+bir+%C5%9Fey+olmaz+diyen+bakan+kim%3F&oq=Tecav%C3%BCzc%C3%BCye+sahip+%C3%A7%C4%B1k%C4%B1p+bir+defadan+bir+%C5%9Fey+olmaz+diyen+bakan+kim%3F&aqs=chrome..69i57.26154j0j15&sourceid=chrome&ie=UTF-8
7) https://vegazete.net/manisa-pavyonlarinda-calistirilan-devletin-koruyamadigi-kiz-cocuklari/
8) https://www.yeniakit.com.tr/haber/dizi-ve-belgesellerle-parlatilan-asagilik-pavyon-kulturu-yasaklansin-12-yasindaki-kiz-pavyonda-konsomatris-yapildi-1717785.html
9) https://www.habererk.com/efendi-barutcudan-bahceliye-kritik-mektup
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder