11 Eylül 2019 Çarşamba

ERDOĞAN DERHAL ÇEKİLMELİDİR! Abdullah Çağrı ELGÜN


ERDOĞAN DERHAL ÇEKİLMELİDİR!
Abdullah Çağrı ELGÜN
Recep Tayyip Erdoğan Cumhurbaşkanlığı Başkanlığı Hükümet Sisteminden ve başında bulunduğu AKP’den derhal istifa etmelidir. Yerine yeni bir seçim ve AKP’nin içinde olmadığı CHP, MHP, İYİ PARTİ, HDP, SAADET PARTİSİ ve diğer büyük Partilerin de olabileceği, (Millet Vekili Bulunan) bir “Millî Mutabakat Hükümeti” kurulmalıdır. Kurulacak bu hükumet, derhal eski sisteme geçerek, Meclisin içinden ve dışarısından gösterebileceği birkaç aday ile seçime giderek yeni bir Cumhurbaşkanı seçmelidir.
Bugüne kadar mevcut hükümetin bozduğu komşularımız ile olan münasebetler, derhal düzeltilmeli; Suriye Politikası ve Lozan öncesi ve Lozan sonrasındaki haklarımız, Akdeniz’in bütünü, Kıbrıs, Suriye, Irak, İran Müslüman Ülkeler, Türk Cumhuriyetleri ile kopmaz gönül bağlarımız ve sınırlarımız yeniden gözden geçirilmelidir…
ABD’nin (BOP) Büyük Ortadoğu Projesi adı vererek, Ortadoğuyu parça parça ederek şehir devletlerine dönüştürme görevini, Recep Tayyip ERDOĞAN’a yüklediği ve halen yürürlükte olan bu proje ve BOP Başkanlığının, Büyük Kürdistan ayıbı, derhal kaldırılmalıdır…
Ortadoğu ülkelerini şehir şehir bölerek, Diyarbakır’dan Tebriz’e kadar uzanacak olan ve Bulgaristan ile Japonya arasında kalması düşünülen koridorda, Batıya sadakatle, en çok bağlı olacağı düşünülen ve ona göre haritaları çizilen Büyük Kürdistan ütopyasına, derhal son verilmelidir.
Osmanlının eski eyaletleri ile olan bağlar, yeniden kurularak kardeşlerimiz ile bağlarımızın güçlendirilmesi çalışmalarına derhal başlanmalıdır…
Müttefikimiz zannettiğimiz ve bizi sürekli hançerleyip arkamızdan vuran ABD ve onun arkasındaki İngiltere, İsrail ve de Rusya ile olan bağ ve bağlantılar, yeniden gözden geçirilmeli ve yeni politikalarla, ülke çıkarları ön plana alınmalıdır.
Ülkede yabancı şirketler ve yabancı şirket ortaklıkları, satılan kamuya ait arsa, fabrika, şirket, taşınır taşınmaz menkul ve gayri menkuller, tespit edilerek, yeni bir kanunla, ülkemiz lehine bir karara bağlanmalıdır…
Önerimiz, içinde bulunduğumuz bugünkü durumdan kurtulunması için: Ülkemizin Kurtuluş Savaşı sırasında yaşadığı işgal, yıkım, talan etme, yağmalama, katliam düş ve düşüncelerinin, yeniden ve tekrar yaşanmaması ve ihtimal daha kötü durumunun yaşanabileceği hesap edilerek, ülkenin, bu kötü gidişattan kurtarılması açından, elzem ve hiç şüphesiz gereklidir…
Bugün, Ruslar Akdeniz’e (Yıllardır hayalini ettiği ve özlediği “Sıcak Denizlere”) inmiş, geçmişteki eyaletlerimiz, Irak, (Halep, Şam, Yemen, Musul, Erbil, Kerkük) Suriye, Mısır, Lübnan, Afganistan, …vb. komşularımız işgal edilmiş Türkler’in son kalesi de işgal edilmek için Türkiye’ye, ölmek üzere olan “HASTA ÜLKE” muamelesi yapılmaktadır…
Ülkemizde, gizliden ve açıktan başlatılmış olan savaş, Türkler’in Avrasya içine bir kısrak başı gibi girmiş olan son kalesini de işgal etmek için büyük devletlerin içimizde yönetime getirdikleri maşaları ve onların işbirlikçileri terör örgütleriyle birlikte, sürdürülmektedir.
Geçmişi Hatırlatacak Olursak: Osmanlı Türkiyesi’nin
Kuruluştan Yıkılışa Kadar Olan Toprakları
1.Türkiye  2.Bulgaristan (545 yıl) 3.Yunanistan (400 yıl) 4.Sirbistan (539 yıl) 5.Karadag (539 yıl) 6.Bosna-Hersek (539 yıl) 7.Hirvatistan (539 yıl)  8.Makedonya (539 yıl) 9.Slovenya (250 yıl)  10.Romanya (490 yıl) 11.Slovakya (20 yıl) Osmanlı adı: Uyvar  12.Macaristan (160 yıl) 13.Moldova (490 yıl) 14.Ukrayna (308 yıl)  15.Azerbaycan (25 yıl) 16.Gurcistan (400 yıl)  17.Ermenistan (20 yıl) 18.Guney Kıbrıs (293 yıl) 19.Kuzey Kıbrıs (293 yıl) 20.Rusya'nın güney toprakları (291 yıl) 21.Polonya (25 yıl)-himaye- Osmanlı adı: Lehistan  22.İtalya'nın güneydoğu kıyıları (20 yıl) 23.Arnavutluk (435 yıl)  24.Belarus (25 yıl) -himaye- 25.Litvanya (25 yıl)-himaye- 26.Letonya (25 yıl) -himaye- 27.Kosova (539 yıl)  28.Voyvodina (166 yıl) Osmanlı adı: Banat Asya Asya : 29.Irak (402 yıl)  30.Suriye (402 yıl) 31.Israil (402 yıl) 32.Filistin (402 yıl) 33.Urdun (402 yıl) 34.Suudi Arabistan (399 yıl)  35.Yemen (401 yıl)  36.Umman (400 yıl) 37.Birleşik Arap Emirlikleri (400 yıl) 38.Katar (400 yıl) 39.Bahreyn (400 yıl) 40.Kuveyt (381 yıl) 41.İran’ın batı toprakları (30 yıl)  42.Lubnan (402 yıl) Afrika: 43.Mısır (397 yıl) 44.Libya (394 yıl) Osmanlı adı: Trablusgarp 45.Tunus (308 yıl) 46.Cezayir (313 yıl) 47.Sudan (397 yıl) Osmanlı adı: Nubye  48.Eritre (350 yıl) Osmanlı adı: Habeş 49.Cibuti (350 yıl) 50.Somali (350 yıl) Osmanlı adı: Zeyla 51.Kenya sahilleri (350 yıl)  52.Tanzanya sahilleri (250 yıl) 53.Çad'ın kuzey bölgeleri (313 yıl) Osmanlı adı: Resade  54.Nijer'in bir kısmı (300 yıl) Osmanlı adı: Kavar 55.Mozambik' in kuzey toprakları (150 yıl)  56.Fas (50 yıl) -himaye- 57.Batı Sahra (50 yıl) -himaye- 58.Moritanya (50 yıl) -himaye-  59.Mali (300 yıl) Osmanlı adı: Gat kazası 60.Senegal (300 yıl) 61.Gambiya (300 yıl)  62.Gine Bissau (300 yıl) 63.Gine (300 yıl) 64.Etiyopya'nın bir kısmı (350 yıl) Osmanlı adı: Habeş Halifeye Bağlı Olan Ülkeler 65.Hindistan Müslümanları -Pakistan 66.Doğu Hindistan Müslümanları -Bangladeş 67.Singapur 68.Malezya 69.Endonezya 70.Türkistan Hanlıkları 71.Nijerya 72.Kamerun. Osmanlı Donanması'nın Değişik Sürelerde Bulunduğu Ülkeler :73.Fransa 74.İspanya 75.İngiltere 76.Monako 77.Hollanda 78.Norveç 79.İzlanda 80.İrlanda 81.Cebelitarık 82.Danimarka 83.İskoçya 84.Myanmar 85.Japonya Osmanlı Ordusunun Değişik Sürelerde Bulunduğu Ülkeler 86.Almanya 87.Liechtenstein 88.San Marino…vb. gibi bunca Şehir Devletlerimiz Bağımsızlık isteyerek Osmanlı Türkiye’sinden ayrılıp yalnız kaldılar ve güçlü devletlerin bir sömürgesi haline geldiler…

Bugün Osmanlı Türkiyesi’nden ayrılarak bağımsız kalmış devletlerin çoğunda ne çağdaş bir hayat ne barış ve mutluluk ve ne de huzur diye bir şey kalmamıştır!.. Yerine kardeşin kardeşi boğazladı iç ve dış savaşlar, sefalet, yıkılmış binalar, viran olmuş haneler, sakat ve yetim kalmış çocuklar, açlıktan nefesi kokan halk ve gözyaşı vardır…
Bugün aynı duruma düşmemek için mevcut hükümetin istifa etmesi, yönetimi derhal bırakması gerekmektedir. “Ben gidersem devlet biter! Ben gidersem dünya batar!” diyenler çoğunun mezarda, kemikleri kemikleri çürüdü; fakat ne Türkiye Cumhuriyeti bitti ne de dünya battı!..  Hatta eskisinden daha iyi durumdalar…
İktidar ülke içindeki sorunları çözemediği gibi: “Ben artık bu işi yapamıyorum ve bırakıyorum!” diyebilecek bir büyüklüğü gösterememektedir.
Daha fazla iktidarda kalabilmek için ülke içindeki insanları kamplaştırmakta, bölmekte ve parçalanmakta, sadece iktidarda kalabilmek istek, arzu, hırs ve giderek dinmek ve doymak bilmez ihtirasıyla kendinden geçmiş, iktidarın nimetlerini, ailesi, yakınları, yandaşları ile paylaşmak ve özelleştirme yoluyla dış güçlerin şirketlerine peşkeş çekmek suretiyle, içerideki bütünlüğü ve huzuru sağlamakta yetersiz kalmıştır.
Dışarıda ise olan bitenden gafildir veya elini kolunu bağlayan, olay ve durumlara müdahale etmesine engel olan, başka birliktelikler bulunduğu, şüphe götürmez bir gerçektir…
Bu şekliyle, ülke içinde ve dışında çözüm bekleyen meselelere teşhis konulamamakta, savaş içinde bulunan komşu ve kardeş devletlerden kaçarak, Türkiye’ye sığınan göçmen sayısı her geçen gün artmakta, Türkiye ekonomisi felç olmuş, rant kapıları sonuna kadar açılmış, yapılan işlerden yüzdelik komisyon(rüşvet) alma; iltimas, adam kayırma, makam ve mevkilere liyakatsız eş, dost akrabaları yerleştirme; tayin ve atamalarda gerçekleşecek ufacık atamaların bile DOLAR ve EURO karşılığı yapıldığı, hapiste yatan FETO Terör Örgütü Mensuplarının Yüklü Paralar Karşılığında Bakanlar tarafından serbest kaldığı söylentileri basında yer almıştır…
Mevcut iktidarın, özelleştirme adı altında millet mallarını yağmalama, talan etme peşinde olması sebebiyle iç ve dış ticaret durma noktasına gelmiş; “Sözleşmeli Personel” adı altında “4A, 4B, 4C” kadrolar ihdas edip çalışanları kamplaştıran ve gelir dağılımında eşitsizlik yaratarak, milletimizin dertlerine çare olamamaktadır…
Devleti, Halidî Tarikatı’nın eline teslim eden: “Türkiye’yi, (Dar’ül Harp) yağmalanacak bir “Kafir Ülkesi” gören, millet malını belediyeler veya AKP’li bakanlar eliyle talan edip, yağmalayan, Cumhuriyetin kurucu değerlerine ve kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e, ahlâksızca saldıran ve iftiralar atan kişiler, hep bu Tarikat Halidî Tekkelerinde imal edilmiştir…” (Tarikat Kuşatmasındaki Türkiye “Halidî Cehennemi”, Kaynak Yayınları-(Diyanet’in Tarikatlar Rapor)
Bugün, bizi bizle barıştıracak, bizi bizle kucaklaştıracak, bizi komşularla barıştıracak, kucaklaştıracak yeni bir lider ve hükümete, çok acil olarak ihtiyaç bulunmaktadır…
Batılı bütün ülkeler birleşerek, geçmişteki Osmanlı Türkiyesi’nin bir eyaleti Ürdün’de, büyük tatbikatlar yapmaktadırlar.
Ülkemiz içerisinde Suriyeliler ve diğer göçmenlerin durumu, işsizlik, gelir dağılımdaki adaletsiz uygulamalar, çalışanlardaki ücretlerin enflasyon karşısındaki düşük ve uçukluğu, ülkemiz insanlarını, patlamaya hazır pimi çekilmiş bir bomba haline getirmiştir…
Dünyanın bütün donanmaları Açık Denizlere (Akdeniz) inmiş, FETÖ, PKK, PYD, KCK, … ve daha nice teröristleri besleyip teşkilatlandıran güçler, durumlarını daha da güçlendirmişlerdir. Bu duruma gelinceye kadar on sekiz yıldır (18) iktidarı elinde bulunduran yetkililer, bu durumu önleyici tedbir almamış veya başka gizli bağlantılar sebebiyle alamamış, dış güçlerin oyun ve tuzaklarını görmemiş, görememiş ve tuzaklarını bozamamıştır:
Ordumuzun başına çuval geçirmesi, 17-25 Aralık 2013’te Bakanlar ve Çocuklarına Yönelik Üstü Kapatılmış Yolsuzluk Olayları, Orduya yapılan Balyoz, Sarıkız, Ergenekon Kumpas ve Operasyonları, FETÖ Terör Örgütü’nün İş Başındaki Hükümetle Olan Kucak Kucağa irtibatı, FETÖ Terör Örgütü’nün Siyasî Ayağının halen hükümetin en ileri makamlarında ve dokunulamaz olmaları;  PYD, YPK, KCK, PKK, ÖSO, …vb. örgütlerinin dış güçlerle birliktelikleri ve onlara maşalık yapmaları ve Kırmızı Pasaportlu Türk Vatandaşı Barzani’nin gözümüzün içine baka baka Bağımsız Kürdistan’ı ilan etmesi, müttefik diye iktidarların bağrına bastığı ABD ve yandaşlarının, ellerine silah verilen bu çapulcu Terör Örgütlerinin palazlandırılıp ordu kurmalarına müsaade edilişi, bardağı taşıran son damla olmuş, irili ufaklı elliye yakın adalarımızın durumu, karadaki topraklarımızda olduğu gibi deniz sahalarımızı da korumada endişeye sevk eder duruma getirmiştir…
KKTC açıklarında büyük devlerin güçleri hazır beklemektedir. FETÖ, PKK, PYD, YPG, KCK, eliyle ve dış devletlerin ve içerideki işbirlikçilerin desteğinde ülkemize siyasî, sosyal, ekonomik operasyonlar yapılmaktadır. Mevcut İktidar coğrafî bölgedeki olayları daha önceden görememiş ve bazıları ile ittifak yapmış (ABD’nin beslediği ve palazlandırdığı FETO Terör Örgütü, YPG, PYD, PKK ve yandaşlarına, Üç Yıl Süreyle Operasyon Yaptırmayarak, Terörist Başı Abdullah Öcalan ve Ekibiyle, Çözüm Süreci Üretmiş, Akil İnsanlar Heyeti, Oslo, Dolmabahçe, Kandil’de bunlarla resmî ve gizli olarak yaptıkları “Mutabakatları” bizzat iktidarın başının ağzından basına yansıtılmıştır.) ve daha dün İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı Seçimlerinde, kırmızı bülten ile aranan Osman ÖCALAN’ın TRT kanallarında konuşturulması, İmralı Cezaevinde tutuklu bulunan teröristlerin başı, çocuk katili Abdullah ÖCALAN’ın ziyaret edilerek, teröristlerden siyasî medet umulması akılla, mantıkla ve vicdanla bağdaşacak bir durum değildir…
Mevcut İktidarın Sahipleri, doğruları görme, anlama, teşhis etme ve duymada özürlüdür… Meseleleri çözmekte, ülke insanlarımız için yeni politikalar geliştirmekte akıl, sağduyu ve izanını kaybetmiştir…
Bu İktidarın Gitmesiyle Kurulacak “Millî Mutabakat” Hükümetiyle:
Suriye ile barışacağız. Akdeniz açıklarında gezinen dünyanın askerlerinin toplanmaya başladığı bölgelerde, tedbirlerimizi artıracak gerekirse haklarımızı koruma savaşı başlatacağız. Fırat’ın doğusuna çok acil operasyon yaparak düşmanların oyununu sona erdireceğiz…
ABD, İngiltere, Fransa, Suudi Arabistan ve Ürdün’ün Ürdün’de toplanarak Suriye’yi bölme ve Kürt Türk Savaşı Başlatma, oyununun perdesini kaldırıp atacağız…
İngiltere’nin, Birinci Dünya Savaşı sırasında Osmanlı Türkiyesi’ne İsyan Etme karşılığında, kendilerine (Büyük Arap İmparatorluğu Kurma) vaadi vererek Peygamberimiz’in soyundan gelen Şerif Hüseyin ve Oğulları İngilizler tarafından kandırılmıştı. Bugün de kardeşlerimiz ile aramızı bozup, Osmanlı Türkiye’sini parça parça ettikleri gibi 100 yıl sonra kardeşlerimize, aynı hataları tekrar ettirerek, Türk Kürt Savaşı başlatmak isteyen tiyatro oyuncularının binalarını, başlarına yıkacağız…

Mekke ve Medine’yi barındıran Arabistan Yarımadası’nın büyük kısmı Püriten (Hıristiyanlık) inancı bir ideolojiye sahip İbn Suud’a verilerek Suudi Arabistan’ı kuranların Türkiye’ye düşmanlık etmesine son vereceğiz…  
Haşimiler’den yani Hz. Peygamber’in neslinden gelen Şerif Hüseyin’in oğlu Faysal’a verilen ve adını bile İngilizler’in koyduğu Gerthrude Bell tarafından belirlenen Irak’ın sınırları yeniden düzenleyeceğiz.
Fransızlar tarafından çizilen Suriye ve Lübnan sınırları ile Faysal’ın kardeşi Abdullah’a verilen ve işgal edilerek Filistinlilerin sürüldüğü Ürdün ile yeni irtibatlar kuracağız.  
İngilizler tarafından petrol kaynaklarına göre teşekkül ettirilen Osmanlı Türkiyesi’nin şehirleri Petrol Zengini Körfez Ülkeleri ile durumumuzu yeniden gözden geçireceğiz.   
İngilizler’in teşvik ve desteğiyle Filistin toprakları üzerinde, Müslümanların Mekke ve Medine’den sonra üçüncü kutsal şehri, Kudüs’ün yer aldığı şehirde kurulan İsrail’in işgal ettiği topraklarda Osmanlı Türkiyesi’nin tapulu malı ve dünyanın korunması gereken kutsal ve harika diyarlardan biri olduğunu hatırlatacağız… Gerekirse bütün insanlığın huzur ve sükûnunu sağlamak ve barış getirmek için asker sevketmekten çekinmeyeceğiz. 
1967 ve 1973 Savaşları, ardından 1978 Camp David Anlaşmasıyla, Mısır-İsrail Barışı ve 1994 Vadi Arabe Anlaşması'yla İsrail-Ürdün Barışı ile sınırları çizilen bölgelerde de hakkımız olduğunu dünyaya duyuracağız…
Arap bölgelerinde etnik ve Mezhep farklılıklarına göre, yeni haritalar çizilmeye ve kolonici devletler tarafından kolay yönetilebilecek daha küçük "Mikro Şehir Devletleri" kurmaya çalışanların oyunlarını bozarak, bu Mikro Şehir Devletlerinin bölgeye huzur getirmesi beklemenin, bir hayal olacağını ispat edeceğiz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Translate