MHP
BU İŞİ DAHA İYİ YAPAR
Abdullah Çağrı ELGÜN
PKK’nın silahlı
döneminin kapanması ve PKK, HDP’nin Türkiyelileşmesi, bin yıllık kardeşliğin
yeniden pekişmesi; ancak MHP’nin iktidarında mümkün olabilir.
Bugün itibari ile
AKP’nin sunnî projesi “Çözüm Süreci” fiilen sona
ermiştir. Bunun sebebi HDP’nin seksen (80) milletvekili ile meclise girmiş
olmasıdır. Eğer HDP meclise giremeyip, AKP tek başına iktidar olsa idi. Çözüm
Süreci sunî proje “Çözüm Süreci” devam edecek, vatandaş yine vurulacak, halkın
çocukları ölecek; fakat AKP iktidarı bu çözümü, (ç ö z m e ğ e !) devam ederek
iktidarda kalacaktı…
Bugün tek başına
iktidarı kaybeden AKP’nin, PKK ve HDP’ye savaş açmasının sebebi Kürtler’in
tekrar oyunu alabilmek arzusunun bir ürünü mü, yoksa izlenilen politikaların
başarıya ulaşamadığını görerek, hatadan dönmenin daha çok hata yapmaktan yeğ
olduğunun, görülmesi sonucu mudur? Bugün yetkililerinin açıkça ilan edilmesinden
belli olmuştur ki: “Arınç: Politikamız yanlıştı, CHP ve MHP bizi
uyarmıştı, dinlemedik. Biz yanlış yaptık.” diyerek itirafta bulundu.
Bu itiraf sonrasında iktidar, on üç(13) yıllık iktidarında birçok
yanlışlar yaparak, masum vatandaşlarımızın ölümüne sebep olan, olay ve
durumlardan sorumludur. İktidar, bir saniye dahi beklemeden, derhal istifa
etmeli ve mecliste muhalefet görevine dönmelidir. Muhalefetin de gereksiz söz
ve eylemleri bırakıp bekleyen sorunları gidermek, ülkede kangren olmuş hataları
düzelmek için görevi derhal devralmalıdır. Aksi halde akacak kanın hesabını
kimseye veremez. Muhalefet liderleri, tarih önündeki sorumluluktan, vebalden kendilerini
kurtaramazlar.
2011-2014,
Diyarbakır’da Dolmabahçe’de, Olso’da yaptığı MUTABAKAT, terör örgütlerine dokunulmazlık,
tavizler terör örgütlerinin sırtlarının sıvazlanması ile palazlandırılan,
büyütülen, silahlandırılan ve eğitilerek, özgürce yapılanmaları ve bunun
sonucunda yaptıkları eylemler, iktidarın sorumluluğundadır…
Suruç sonrası ortalık birden karıştı. Bu öldürülenleri, üzerine atılan örgütler
kabul etmiyor. Biz öldürmedik diyorlar. Bunları kim öldürüyor? On üç yıldır “Çözüm Süreci” çözülememiştir. Konu içinden çıkılamayan,
kangren haline gelmiş bir yara durumuna dönüşmüştür. Halkımızı en iyi şekilde
yöneteceğini söyleyen ve iddia eden iktidar, milletin dertlerine çare olmaktan
ötedir. Birbiri ile sadece egoları sebebiyle uğraşan, kişiler, vatandaşları ile
husumetli; komşuları ile küskün ve dövüşen, çatışmalı, elçilik dahi açamadığımız
durumuna kadar getirmiştir...
Yetmemiş,
teröristler bu süreçte tam anlamı ile organize olmuş ve hükümet, PKK, DEAŞ, HDP,
KCK; PYD; İŞİD denilen belalar ile uğraşır; Kürt sorununu çözmek ister iken, Valiliklere
gönderilen genelgede güvenlik güçlerinin operasyon yapmama talimatı verilmiş;
Böylelikle: PKK askere alma şubeleri açabiliyor, şehirlerde vergi kontrolleri
yapabilecek güce erişmiş; halktan vergi toplayan ikinci bir devlet durumuna
gelmiştir. 17-18 yaşlarındaki çocuklar şehirlerde, ilçelerde sokaklarda
yerleşip evlerde organize olmuşlar, eylem için, hazır kuvvet beklemektedirler.
Haydi denildiğinde, hurra elleri silahlı, yüzleri maskeli her tür suç aletiyle
sokaklara çıkıyorlar, eylem yapıyorlar ve
sokakları ateşe verebiliyorlar. Bu şekilde güçlenen örgütler: Diyarbakır,
Bingol, Hakkari, Muş…vb. bir çok vilayetlerde yol kesebiliyor, insanlarımızı
infaz ediyor, kaçırıyor ..vb. korkusuz ve cüretkâr hale getirilmiş…Hatta
devletin yapacağı operasyonlarda kalkan jetlerimize taziz ateşi acıyor, daha
jetlerimiz yerinden kalkmadan Kandil’e
haber uçuyor halde ise bunun sorumluluğu, bugüne kadar bunları güçlendiren bu
tavizi verenler değil midir?..
29 Eylül’de
Peşmergeler’in İŞİD’e saldırısı için Türkiye topraklarından geçmesine izin
verdiğini gazeteler yazdı. Terör örgütleri dün de vardı, bugün de vardır. Terör
örgütlerinin hangisi olursa olsun tamamen yok edilmesi gerekir, gerekmektedir. Hükümet’e ne oldu ki on üç yıldır sarmaş
dolaş olduğu “çözüm süreci”
politikaları ile sevgi, hoşgörü ve sonsuz sabır göstererek palazlandırdığı,
silahlanmasına bel bel bakıp valiliklere gönderilen genelgelerle “operasyon yapmama kararı” ile
seyrettiği terör örgütlerine, hiçbir müdahalede bulunmamış, silahlı gücü ile taarruz
etmemiş; ve ettirmemiştir. PKK, DAEŞ,
İŞİD, PYD, KCK örgütlerin Türkiye Cumhuriyeti Kaymakamını dağa kaldırmasına ses
çıkarmamış, ordunun kışlasına kadar
girerek bayrak indirenlere müdahale etmemiş: “Diyarbakır toplantısı 2014 yılında: PKK, terör
örgütü değildir. Hükümetimiz kararı gereğince; yapılan eylemlere daha
müsamahakâr, yaklaşılması ve müdahale edilmemesi kararı aldık. Beşir ATALAY” demesi, gelinen sonuçların delilidir?.. Muhalefet
bu deliller karşısında ne yapar?..
Kısaca hükümet belki
iyi niyetiyle; fakat gereksiz olarak, terör örgütlerinin sırtlarının
sıvazlanması sonucunda bu hale getirip birçok insanımızın boşu boşuna ölmesi
sonrasında, bugün rota değiştirerek yeni bir yola girmiştir…
Hükümetin, hem seçimi
kaybetmiş olması sebebiyle hem de yapılan yanlış işler sebebiyle istifa ederek,
derhal iktidardan çekilmesi gerekirken, hâlâ zafer kazanmış bir komutan
edasında, iktidar koltuklarına yapışmış ve bırakmamaktadır. Seçim bitmiş hükümet
iktidarını kaybetmiştir. Geçici bir hükümet kurulduktan sonra koalisyon
görüşmeleri yapılabilir. Mevcut icraatları, yeni yapılacak ekibe devretmesi
gereken hükümet, yeni kadrolaşma ile makam ve mevkilere çok miktarda atama
yapabilmekte, iktidarı kaybetmiş olmasına rağmen, kadrolaşma ve yapılanmasını
yıkılmayacak, sökülmeyecek derecede kendini yenilemektedir… Muhalefetin bu
konuda tek sözü olmadığı gibi, birbirleri ile uğraşmakla vakit
kaybetmektedirler. Hükümeti kurma süreci çoktan aşılmış, görev gerekli diğer
partilere devredilememiştir.
Bugün önümüzde iyi ve
güzel fırsatlar mevcut olup bu fırsatı çok iyi kullanmak ve HDP ve tarafların
bu ülkenin vekilleri olduklarını asla unutmadan hassasiyet ile konuya yaklaşmaları,
HDP’nin gereksiz istek ve düşüncelerinden feragat etmeleri gerekli ve elzemdir…
Her
türdeki problem Mecliste çözülür. Hayvanlar koklaşarak, kuşlar ötüşerek,
insanlar konuşarak anlaşırlar. Hangi konu çözülecek
ise Meclise gelecektir. Parti kapatarak, siyasilerin hür ve serbestçe
konuşmalarına imkan tanımadan, hangi konu olursa olsun, problemi çözülemez. HDP fikirlerini
açıkça ifade edebilmek ve düşüncelerini hem taraftarlarına hem de halka
duyurabilmek için Mecliste kalmalı; ve hatta MHP derhal ve vakit kaybetmeden, CHP’nin
desteğini de alarak inisiyatifi ele almalı, Başbakanlığı üstlenmelidir…
Geçmişte Ülkü Ocaklarının Kürt kardeşlerimiz ile ilgili plan ve projeleri
olmuştu. Bugün de olacaktır. MHP Kürt problemlerine eğilmeli, Meclise kadar
gelmiş ve kangren olmuş yarayı masaya yatırmalı, uru çıkarıp almalıdır. Bunu
ancak ve hiç şüphesiz MHP yapar.
Aksi
halde kendi egolarını tatmin için milletin canına, kanına el uzatmış ve egosu
için her türde hileyi, düzeni, riski göze alabilmiş, ihtiraslı, hatta, haris inisiyatif
sahiplerinin elinde bu halkın durumu ve halinin nice olacağını kimlerin nasıl
öleceğini tahmin etmek dahi düşünmek istemezsiniz…
Bugün bir dönem
silahları susturan AKP, şimdi silahları konuşturarak Türkiye Cumhuriyeti
Devleti’nin gücünü mü gösteriyor? Halktan oy mu elde etmek istiyor?.. Şuan ortalığı
karıştıranlar kim? Kontrol dışında bir mekanizma mı var? İçeride ve dışarıdaki
düşmanların uyuyan mihrakları bu süreçte uyandırıldı mı?.. Son gelinen noktada
eski hataların düzeldiğine dair bir işaret görülebiliyor mu? Boş dağları
vurmak, yerine bizi içeriden vuranların evleri, sığındıkları hücreleri,
televizyon başında oturarak olanları seyredip kıs kıs gülenlerin yakalanması,
hepsinden önemli değil midir? Olayları yapan eli kanlı katillerin yakalandığına
dair hâlâ hiçbir haber gelmemektedir. Bugün de yapılmaya devam edilen bu
hataları, siyasiler ve bütün bir millet olarak kabul edecek, masum vatandaşın
kanının akmasını gözleri yaşlı seyir mi edeceğiz?
Bu güne kadar kangren
olmuş, ve uzamış uzamasından nemalanan, kendilerine bu durumu menfaat aracı
olarak kullanan kişi ve gruplardan da er veya geç hesap sorulmalıdır,
sorulacaktır… Terörü, kökten çözmenin yolu, tarafların ve veya onun
temsilciliğini yapanların yan yana gelip konuşmalarından geçer. Bu yer de
Meclistir.
HDP’nin basın tarafından iddia edildiği gibi Meclise şaibeli girişi
söylentileri dolaşmış olsa bile Mecliste yemin eden bu vekiller ile konuşularak
ne istenildiği halkın gözleri önünde öğrenilmeli, Diğer partilerce de makul
olabilecek görüş ve düşünceler derhal uygulamaya geçirilmeli, haksız ve usulsüz
istek ve talepler var ise konu Yüce Divana taşınmalı, teklif edenlerin
dokunulmazlıkları kaldırılarak vekillikleri düşürülmeli ve gerekli ceza ne ise derhal
verilmelidir.
Burada çözüm olmaz ise
Türkiye Cumhuriyeti Devleti çok güçlüdür… Hiç şüpheniz olmasın gereğini yapar. PKK, HDP’nin Türkiyelileşmesi, dağdakilerin
düze inmesi,silahların tamamen bırakılması, bin yıllık kardeşliğin yeniden
pekişmesi; ancak MHP’nin iktidarında mümkün olabilecektir.
HDP’NİN
AKLINI BAŞINA ALMASI ŞARTTIR
HDP, PKK’nın siyasal
temsilcisi olarak Türkiye Cumhuriyeti Devletinin Meclisindedir. Siz ey aklını peynir ekmekle yemiş
kardeşlerim! “Siz hiç akıl etmeyecek misiniz? Siz hiç
düşünmeyecek misiniz?” Mecliste yemin töreni esnasında söylenen İstiklâl Marşı’nda ayağa kalkmayarak
çok büyük bir saygısızlık gösterdiniz. Yetmedi kendinizi haklı çıkarma peşine
düştünüz. Keşke hiç yapmasaydınız bu edepsizliği… Bu edepsizliği, ne Alman ne
İngiliz ne Rus ne de Yunan yapıyor, siz niçin yapıyorsunuz?..
Ey HDP, Türkiye
Cumhuriyeti milletinin Vekilisiniz. Başbakan Yardımcısı, Başbakan,
Cumhurbaşkanı da oldunuz… Yani Türkiye bizim. Birlikteyiz, biz idare ediyoruz.
Vatanın her karış toprağında gidemediğiniz, ticaret yapamadığınız, ibadet
yapamadığınız bir karış yer var mı?.. (Var diyenin alnını karışlarım.) Öyleyse
bu gereksiz istekler, bizi nereye götürecek? Düşünmeye davet ediyorum. Ölen
kim? Öldüren kim? Ağlayanlar kim? Kim ne istiyor, kim ne alıyor?.. Yanlış yönde
kürek çekenler, akıntının suyunda boğulurlar.
1997’de, 28 Şubat
Süresince Özel Harekat dağıtıldı. DHKP derin devletin elinin olduğu bir örgüt
görünümünde. Dün. ABD, bir dönem: “PKK için bizim Türkiye içindeki ordumuzdur.” diyor
iken, bugün PKK için: “PKK bir terör örgütüdür.”diyor. PKK, yaptığı
müdahaleler ile HDP’nin külhanbeyliğini tamamen bitirmiştir.
Bugüne gelinen noktada
AKP PKK’yı terör örgütü ilan ederek gerekeni yapmaktadır; fakat niçin ve hangi
sebep ile politika değiştirmiştir ve hâlâ bu politikada bile ne derece ısrarlı,
kararlı ve bir denge kuramadığı
söylemler ve basına yansıyanlardan anlaşılmaktadır. Bu politika da “çözüm ile ilgili olarak” gel git durumundadır.
MHP iktidarı olursa
İŞİD, PKK, DAEŞ, PYD, KCK…vb. örgüt ve grupların dünyanın en büyük ordularının
karşısında ne gibi bir hükmü olabilir ki?!.. Yeter ki hükümet kararlılığını
gösterip sağlam durabilsin. AKP yoldaki işaretleri görmeğe başlamış mıdır, buna
inanmak isteriz. Trafik ışıklarının aydınlattığı yoldaki hedef bellidir.
Milletin BİRLİK BERABERLİK ve HUZURA İHTİYACI VARDIR…
Milletin BİRLİK BERABERLİK ve HUZURA İHTİYACI VARDIR…
Kürt kardeşlerimiz ne istiyorlar, çok iyi tespit etmeli ve makul
isteklerinin dışındaki istekler konusunda çok dikkatli olmalıdırlar. Türkiye’den
bir toprak talebinin kendilerine ne büyük bir zarar verebileceklerini çok iyi
düşünmeli ve torunlarının geleceğini tehlikeye, riske ve ateşe atmamalıdırlar…
Kürtler’in,
Türkler’den başka dostu ve kardeşi
yoktur. Ne ABD ne İngiltere ne Israil ve Almanya onların dostu olamaz.
Deniyorsa ahmaklık olur…Bugün tecrübeyle sabit olmuştur…
Meclis’teki
konuşmalar ile bir çözüm olmaz ise Türkiye Cumhuriyeti Devleti çok güçlüdür…
Hiç şüpheniz olmasın gereğini yapar. PKK, HDP’nin Türkiyelileşmesi, bin yıllık
kardeşliğin yeniden pekişmesi; dağdakilerin düze inmesi ve silahların
bırakılması; ancak MHP’nin iktidarında mümkün olabilecektir.
SONUÇ
OLARAK:
On üç yıldır iktidarda
olan hükümet; CHP ve MHP’nin uyarılarına rağmen; yanlış politika uyguladıkları
ülkenin bu duruma geldiğini, Türkiye Cumhuriyeti Meclisinde Vekillerin ve
Halkın gözleri önünde itiraf etti.
Şimdi bu PKK, İŞİD, PYD;
KCK; DEAŞ, Terör örgütleridir. Bunlar Türkiye’ye savaş başlatsa ne yazar,
başlatmasa ne yazar? Türk ordusunun ezici gücü karşısında bunların veya
başkalarının ne hükmü olabilir?
Türkiye’nin gösterdiği sonsuz
hoşgörü, sonsuz sevgi ve sonsuz sabrını deneyenler kendilerine tanınan bu
fırsatı farklı yönde kullanırlarsa çok üzülürler…
ABD’nin, Suriye’de
İncirlik üssü gibi bir üst kurmak istemeleri, Irak’ta kurulan“Uçuşa yasak
bölge” den daha kötüsü olur. Böylesi bir çıban, bizim başımızı her zaman
kanatacaktır. Biz buradan çıkan “Kırk
Harami” ile çok uğraştık. Bizi bugünlere getirdiler. Aynı hataya asla
düşülmemelidir.
PKK’nın silahlı
döneminin kapanması PKK, HDP’nin Türkiyelileşmesi, bin yıllık kardeşliğin
yeniden pekişmesi; ancak MHP’nin iktidarında mümkün olabilir.
HDP fikirlerini açıkça ifade
edebilmek ve düşüncelerini hem taraftarlarına hem de halka duyurabilmek için
Mecliste kalmalıdır.
MHP, CHP desteğinde
inisiyatifi ele alarak Başbakanlığı üstlenmelidir… Geçmişte Ülkü Ocaklarının
Kürt kardeşlerimiz ile ilgili uygulanan plan ve projeleri olmuştu. Bugün de
olacaktır. MHP Kürt problemlerine eğilmeli, Meclise kadar gelmiş ve kangren
olmuş yarayı masaya yatırmalı, uru çıkarıp almalıdır. Bunu ancak ve hiç
şüphesiz MHP yapar. Halk huzur bulur.
MHP’nin, inisiyatif
kullanabileceği iktidarı ele almadan, gireceği bir seçimde Millete rağmen(CHP,
MHP ve HDP), iktidarı yeniden, bir on üç(13) yıl daha AKP’nin ellerine, altın
tepsi üstünde sunacaklardır…
Arınç’ın Meclis’teki
itirafı ile on üç(13) yıldır iktidar yürüttüğü hatalı politika sonucu: Tüyü
bitmedik yetimin fakir fukara, emekli memur, işçi ve milletin vergisi ile
alınmış, yapılmış taşınmazların(Resmi kurumlarının tahribatı, binalarının
yakılması, millete ait okulların, camilerin, iş yerlerinin, kundaklanması,
araçların, yol yapan dozerlerin yakılması, barajlara yapılan sabotajlar) ile ülke zarar görmüştür. Bir çok masum
halkın ölümüne sebep olmuş, devletin yanlış politikasının sonucu olduğunu, en
yetkili ağızdan Meclis Kürsüsünden itiraf edilen bu durumda, iktidar derhal;
istifa etmeli ve diğer üç parti, bir saniye daha beklemeden görevi
devralmalıdır. ( Perşembe, 30 Temmuz 2015, Ankara)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder