ARAP KARDEŞLİĞİ
Abdullah Çağrı ELGÜN
Malum sözler; fakat bütün dayanaklardan yoksun Ahmak sözleri... Şöyleki:
Bir
kısmı ne dindaşımız ne de ırkî kardeşimiz.
Almanya
veya Fransa'dan neseplerine veya dinlerine uygun hareket etmeleri çok çok
normaldir.
Biz
bunlara gönül koyamayız Tavrımızı, yaptırımlarımızı koyarız...
Suidiler
ise kandırılmış, akılsız kardeşlerimizdir.
Hem din kardeşlerimiz hem de zamanında bir şehrimiz olan kız alıp kız verdiğimiz akrabalarımız...
Suidilerin
Arap olmasının yanında taa Sümerlerden bu yana dil, kültür ırk olarak
akrabalığımız da var!...
Benim dilim Türkçe; fakat bu dilin %60'ında bilerek veya bilmeyerek Arapça konuşuyoruz...
Bizim
kendi dilimizde Türkçe kelime sayısı nerede ise %19....
Suidiler beni önemsemeli... Sevdiklerime, büyüklerime, lider bildiklerime, atalarımıza, Atatürk'e saygı duymalılar. Bunu es geçen, her kim olursa olsun hiçbir saygıyı ve kibarlığı hak edemez!..
Her ülkenin hukuku varsa da Türkiye'nin yok mu?...
Arap ülkeleriyle Türkiye'nin arası ne zaman İYİ olmuş ki şimdi DÜŞMAN olsunlar?..
Onlar
Türk'e “Edrak ı Bî İdrak”(Akılsız Türk), “Mevâli”(Köle) gözüyle
bakarlar...
Bu
(1.400) yıldır böyle devam ediyor...
Arap
kültüründe:
Savaş
Esirleri
Çariyeler
Köleler
ile Cinsel Birleşmede Nikâh Aranmaz!.. Bu nedir?
Arap
Narsizmidir!
Arap Egosudur!..
"Emperyalistlere
alet olmak?" Bu kadar basit mi?
Akıl
tutulması bir söz konusu!..
Herkesin
Aklı, İzanı, Gördüğü Var!...
Sen misafirine saygı duyma, sonra saygı bekle!.. Abes ile İştigaldir!..
Niçin
hep biz, Filistinlileri koruyoruz? Şimdi ise sayısız Filistinliye Türk
Pasaportu verilerek Türkiye'ye getiriliyor...
Bir
Tane Arap Zengini,
Arap Devleti Çıkıp da Filistin'e Şu Kadar Dolar Yardım Ettim, Israil'i Türkiye''den Daha Fazla Kınıyoruz, Demiyor, Diyemiyor!..
Filistin
veya Arap Devletlerinden hangisi Kıbrıs'ın bağımsızlığını tanıdı?
Biz Kardeş Değil Miyiz?..
Azerbaycan'ın
Ermenistan'a girişini alkışlayıp destek verdiler mi?..
Biz
Kardeş Değil Miyiz?..
Ne
Oldu Bizim Kardeşliğimize?..
Kimse
İşkembeden Atmasın!..
Objektif Bir Bakışla Arap, Filistin Bizim Kardeşimizdir!
Atatürk
Düşmanlığı
Yapamazlar!..
Değer Verdiklerime Saygısızlığı Asla Affetmem!
Mehmet Âkif ERSOY 'un Dediği Gibi:
"Kanayan
Bir Yara Gördüm Mü Yanar Ta Ciğerim,
Onu
Dindirmek İçin Kamçı Yerim, Çifte Yerim,
Adam,
Aldırma Da Geç Git Diyemem, Aldırırım.
Çiğnerim, Çiğnerim, Hak'kı Tutar Kaldırırım"
İktidarda
her vakit değişkendir. Erdoğan da gidecektir. Bir başka gelecek olan da; fakat
kardeşliğimizin baki kalmasını istiyorsanız Benim Değer Verdiklerime Değer
Vereceksiniz...
Karşılıksız
sevgi platonik aşktır.
Ondan
bir şey bekleyemezsiniz.
Aklı evvellere selâm olsun!..
Suudi Kıralı öldüğünde üç gün yas ilan edilmişti; çünkü Sudilerin milletimiz nezdinde değerleri vardır! Biz Arap'ı kardeş biliriz. “Kavm i Necip” diyoruz…
Suudi
Kralı, Türkiye ziyaretinde,100 milyon Türk'ün değer verdiği büyüğü, lideri,
Cumhuriyet'in kurucu lideri Atatürk'ün kabrini "Anıtkabir' ziyaretini
reddediyor...
Niçin?..
Böyle bir densizi ben onu ülkeme dahi almam!..
Aslında
oraya hiç gidilmemeliydi!...
Maç
neden bir Arap ülkesinde oynanıyor?
Bu çok manidar, çok düşündürücü!..
Türk milleti nasıl Araplaştırılıyor?
Osmanlı dört yüz (400) yıl Arap halklarını yönetti; ama tek bir Arap’ı Türkleştirmedi!.. Yunan, Rum, Ermeni Türk olmadı; fakat Türkler Arap Dilini öğrendi. Arapçayı hatmetti... ArapKültürünü öğrendi. Halbuki:
Arapça Kuran Dli değildi!.. Kuran Arapça idi. Arapça yazan her gazete parçası, her söz "Kuran Dilidir!" denilerek kutsal kabul edildi. Ayaklar altından kaldırılıp baş köşeye konuldu. Uzun yıllar; medrese, okul görmeyerek Türk Halkı cahil bırakılmış, Devlette ve Sarayda makam ve mevkilerden uzak tutulmuştur. Kendi Devleti içerisinde ikinci hatta üçüncü sınıf bir halk muamelesini tabi olmuştur. Bu durum yaklaşık 400 yıl sürmüştür.
III. Selim, II. Mahmut ile başlayan yeni okulların açılması yenileşme hareketiyle Jön Türkler, İttihat ve Terakki'nin yetişmesiyle Halk kendine gelmiş. Atatürk ve Arkadaşlarıyla da Türk olduğunu anlayabilmiştir...
Atatürk: "Büyük Türk Milleti!" diye seslendiğinde halk birden bire şaşırmış ve Türklük grur ve şuuruyla: "Ne mutlu Türküm diyene!.." Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur!.." diyen büyük liderinin peşinden yürümüştür.
İşte ta o günlerden beri, hiç bir milleti Türkleştirmek gibi bir gayreti olmayan Türk, kendisi gibi düşünmeyen Arap Mollaların sizi Müslümanlaştıracağız diye Çinlilerin bugün Sincan Uygur Bölgesinde yaptığı asimileştirme, taktiğini daha o günlerde Türk şehirlerine uygulamışlardır... Türk Soyunu Yok etme, (Soy Koırım) uyguladıklarını ortadan kaldırma, bütün mal varlıkları: altınn, gümüş ve zenginliklerine el koymuşlar. Binlerce kitapların bulunduğu Kütüphanelerini yakarak, hafızalarını silmişlerdir. 650'li yıllardan tutun bugüne kadar, özellikle de Türkler'e çok büyük kıyım yaptılar. Buna Soy Kıyımı demek daha doğru olur...
Emevilerle
(Muhacirler), Medineliler (Ensar) arasında geçen "Harre Savaşı” nı
duyanınız vardır (683): Bunlarda ne Müslümanlık ne de Allah korkusu yoktur! Olsa kendi kardeşleri büyük bir çoğu Sahabe olan ve Peygamber dahil İlk Halifelerin hanımları, kısları oğullarının bulundu bu şehre, bu kadar acımasız davranabilirler miydi?... "Cebel, Sıttın", özellikle de "Harre Savaşı" bu söylediklerimizin en büyük ispatıdır. "Makam, Mevki, Para" o dönem Müslüman kılıklı, Müslümanlığın zerresini anlamamış, Müslüman geçinenlerin tapındıkları, iman ettikleri meta olmuştur!..
Ensar
dediğimiz Medinelilerle, Muhacir dediğimiz Mekkeliler yani her iki taraf da Sahabi
eşleri, çocukları, torunları binlercesini öldürmekle malını mülkünü yağmalayıp
taş üstünde bırakmadılar. Sonra, üç gün (3) boyunca, bu Mübarek dediğimiz Hz.
Peygamber, Halife Ebubekir, Ömer, Osman, Ali’nin kimi Sahabilerin de eşleri, kızları,
torunları, din kardeşlerine, kadın ve kızlarının üç gün boyunca, ırzlarına geçip, tecavüz edip sahabi ve peygamber mezarlarının üzerinde boğazladılar…”
“Bundan
sonra Yezit’in kulu ve kölesiyim.” dedirterek diz çöktürüp, yemin ettirdiler…
Ölümü göze alıp bunu demeyip de:
“Allah’ın
kulu, Muhammed’in Ümmetiyim!” diyenlerin hepsini
katlettiler!..
Üç gün boyunca Mekkeliler (Muhacirler), Medineli (Ensarlar) Müslüman can kardeşlerinin, kız ve kadınlarına, üç gün boyunca tecavüz ettiler. Evlerini, malların yağmaladılar, yaktılar yıktılar… Gayrimeşru doğan çocuklarına da: “Evlâd’ül Harre” isimi koydular…
Türkler'in ise önce
Alfabelerini değiştirip Arap Alfabesi dayattılar.
Sonra Arap Dilini, Arap Kültürünü İslâm diye dayattılar...
Sonra Müslüman msınız, değil misiniz diye her eve, ailelerimizin içinde beslemek zorunda bırakıldığımız bir Arap Erkeği gönderdiler. (Bugünkü Çin'de Uygur Türkleri’ne uygulanan zorbalığın, aynısını Araplar, Türk Halkına uyguladılar.)
Türk milleti (1.400) yıllık Arap hikâyeleri, masallarıyla ve efsaneleriyle büyüyor, uyuyor ve hâlâ uyutuluyor... Arap Dili Kuran dilidir diyorlar. Arapça Kuran Dili değildir!... Kuran Arapçadır. Arapça yazan herşey de kutsal değildir!.. Türkiye Cumhuriyeti'nin Dili Türkçedir. Türkçe konuşan ve Türkkiye Cumhuriyetini kuran Halka da Türk Milleti denir. Batı dilleri: İngilizce, Almanca, Fransızca...vb. dahil her dil Türk Milleti için yabancı dildir. Arapça da öyledir!..
Halbuki
Sadece Peygamber Döneminde yaşamış Sahabe hayat ve davranışlarına bakmak bu
Arapların, Sahabeler’in, Kabeyi, Mekke, Medine'yi nasıl Mancınıklarla Taşa
Tutup, yakıp yıktıkları, Sahabi Mezarlarını nasıl yerle bir edip, yıktıklarını;
birbirlerini nasıl boğazladıklarını, en vahşi şekilde: Halifeleri Ebubekir,
Ömer, Osman, Ali'nin nasıl öldürüldüğünü, görecektir…
“Cemel
Vakası”, “Sıffın Savaşı”, hele de “Harre Savaşı”; Bütün
bunlar Araplar'ın nasıl bir millet olduğunu, keşfetmek için yeter ve artar
bile...
Atatürk Döneminden sonra, bugün Türkler, benliğini kaybederek tekrar Mevalî yapılmak, Araplaştırılmak isteniyor...
Bugün Türkiye halkına baktığınızda Araplara karşı sunî bir hayranlık değil, hatta hiç sevmediği görüntüsü ile karşılaşılır...Oysa gerçek hayat ve evlerinde, bunun tamamen tersini görüyoruz. Yani Türkler, Araplara karşı, müthiş bir sevgi ve hayranlık besleyip, saygı duyuyorlar...
Türkler’de:
Arap
Alfabesi kutsal alfabe...
Arapça,
Allah kelâmı...
Arapça yazılı bir kağıt parçasında her ne yazarsa yazsın, "Bu bir küfür dahi olsa" yerde ise alınır, en üst köşelere konur, asılır...Orada ne yazdığının hiç bir önemi yoktur!...
Türkler,
Arap isimlerini kutsal adlar, olarak görüyorlar:
Abdullah, Ahmet, Mehmet, Muhammet, Mustafa; Hatice, Esma, Rukiye, Aişe. Fatima, ...vb.
Günde
beş kere, Minarelerden Ezan okunur Arapça...
Selâ
okuyor Arapça...
Kuran
okuyor Arapça...
Türkçede
iki kelimeden biri Arapça...
Konuştuğu dilde yedi (7) bine yakın kelime Arapça...
Arapça kelime kullanmadan on (10) tane cümle kuramaz.
Arapça
kökenli isim oranı Türkçede yüzde 60,
Türkçe
kökenli isim oranı sadece yüzde 19.
Selâm
verir Arapça,
Selam
alır Arapça.
Tanrıya
ibadet eder Arapça.
Bütün
ömür çalışır, emekli olur, para biriktirse, ömründe bir kere yurtdışına çıkma
imkânı bulabilirse, ilk fırsatta:
Araplara Umreye, Hacca gider. Çoğu kez de
kredi çeker, borçla gider...
kutsal diye (Zemzem) bidon bidon doldurur getirir.
Araplarla
Kurbanlar keser,
Her
yıl milyonlarca parayı Araplara yedirir.
Arap
ülkesinde harcar.
Üç-dört
ayını Arap şehirlerinde geçirir. Arap’a kazandırır...
Orucunu hurmayla açar.
Neden
incir, dut veya zeytin ile açmaz meselâ?..
İşini
bitirir çok şükür...
Dilediği
işler, olur İnşallah ...
Beğenir
Maşallah ...
Şaşırır:
Allahü Ekber!.. Der.
"Tanrı"
dersin kızar, sinirlenir, ille de "Allah" diyeceksin der.
Tutturur, Arapça
Çocuğu
doğar, kulağına Ezan okur, Arapça...
Pipisini
keser Sünnet Arap adeti.
Yemeği
sıyırır, Sünnet Arap adeti.,
Yerde
yemek yer Sünnet Arap adeti.
Sarık
sarar Sünnet Arap adeti.
Sakal
bırakır Sünnet Arap adeti.
Dişleri
Misvaklar (fırçalar)Sünnet Arap adeti.
Cenaze
namazı kılınır Arap adeti...
Ölüye
Dua okur Arap adeti...
Mezar
taşına yazı yazdırır o da Arapça...
Sonra
da der ki:
Biz Arap değiliz! Araplaşmadık!.. Müslüman olduk… der. Kendini kandırır...
Müslüman
olmak demek, Arap olmak demek, değildir; biz Araplaştık...
"Din, körü körüne bağlanmak değildir! Din Allah''ın emirlerini anlamaktır!..”
Gerçekte
İslâm Dinî konusunda, Türk halkın hiçbir fikri yoktur; çünkü okuma
yazması yok! Arapça da bilmez!..
Körü körüne, kulaktan dolma, yalan yanlış bilgilere sarılıp, inanır...
Dinin, Allah'ın dediği şeyi, bilinmeyen, anlamayan inanç; gizemlere, karışık kör emellere, bağlılıktan başka bir şey değildir.
Masum ve cahil insanları, yüzlerce Allah’a taptırmak veya Allah’ları muayyen gruplarda toplamak ve en nihayet bir Allah kabul ettirmek, siyasetin doğurduğu neticelerdir...
Türk milletini Allah için, Peygamber için topraklarını, menfaatlerini, benliğini unutturacak, Allah'la mütevekkil kılacak derin bir gaflet ve yorgunluk beşiğinde uyuttular...
Türkler,
Arapların dinini kabul etmeden evvel büyük bir milletti...Sonra
Dilini
kaybetti.
Alfabesini
kaybetti.
Örfünü, adetini kaybetti!..
Arap
dinini kabul ettikten sonra, Türk milletinin millî rabıtaları gevşedi...
Millî hisleri ve heyecanı uyuştu. Türkistan: Vilad, Curcan, Talgan, Faryap, Horasan, Buhara, Taşkent, Maveraünnehir, Semerkant'ta Ebu Muhammed Haccâc bin Yûsuf bin el Hakem es-Sekafî (Zalim Haccac 661-714), “Muttasım Billah (Alah’a olan yeminini yerine getirmek için; öldürdüğü Türk insanlarının kanıyla, değirmen döndürüp, hamur yapıp, pişirip yiyen vahşi)”, "Kuteybe bin Müslim el Bahili (669-715) Horasan Valisi", “I. Yezit (680-683), “Kan dökücü Saffeh (750-754) ismindeki Emevi Arap Halifeleri ve Abbasi Arap Halifeleri, Türkler'e öyle katliamlar, akıllara durgunluk veren işkenceler, hatta Türkler'e "Soykırım" yaptılar! “Taberi Tarihi, Türk Tarihçisi Cüveyni” bu olayları tarihinde çok güzel anlatmıştır.
700'lü
yıllarda Türkler, Arapların, çok büyük işkenceleri ve katliamları, ile
karşılaştılar. Direndiler; fakat çok dağınıktılar. Türk Arap Savaşları yarım
asır, yüz elli (150) yıldan fazla sürdü!..
Türkler
Arap dilini nasıl öğrendi?..
Araplar,
Türkçe ve Türkçe konuşmayı yasakladılar...Arapça dayattılar.
Ne
zamana kadar?
Cengiz
Han’ın torunu Türk Hülagü Han, çıkıp, Halife
Muttasım Billah ve oğullarının hepsini, atının ayakları altında çiğneyip
öldürünceye kadar!..
Hülagü, Türkçeyi
serbest bıraktı.
Türkçe
konuşmamakta direnenleri de cezalandırdı, hatta öldürdü.
Sahabilerin
Kabirlerini onardı...
İslâm'ın ulularına saygı gösterdi. Türk'ü tekrar baş yaptı...
TÜRKİSTAN:
Vilad,
Curcan, Talgan, Faryap, Toharistan, Harezm, Maveraünnehir, Buhara, Taşken,
Andijan, Horasan, Semerkant'taki Katliamlarda:
Türk
kadın ve kızları Cariye oldu, Savaş esiri ve köleler olarak yurtlarından alınıp
götürüldüler...
Erkekleri
boyunlarından kızgın demirle damgalandılar...
Araplar
birçok ülkenin neredeyse tamamını fethedip Bizans'ı geçip İspanya'ya kadar
indiler...
Türkler
İslâmiyet’le tanışıp kimi yerde zorla, kimi yerde de kendiliğinden İslâm’ı
kabul ettiler.
İslâm'ın
kılıçtarlığını Türkler üstlendi. Sonra Türkçe unutulup Arapça, rağbet buldu ...
Türk
milleti, bir kelimesinin dahi manasını bilmediği halde, Kuran’ı ezberlemekten
beyni sulanmış Hafızlara döndüler...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder