SAFAHAT’IN
İÇİNDEKİLER
Abdullah
Çağrı ELGÜN
Büyük şairimiz Mehmet Âkif ERSOY, “SAFAHAT” adı altında yedi manzum kitap
yazmış ve neşretmiştir. Bu kitapta,üç
bin mısradan ibaret kırk dört
parça şiir vardır. Bu yedi kitap şunlardır:
İlk
Safahat
Süleymaniye
Kürsüsünde
Hakkın
Sesleri
Fatih
Kürsüsünde
Hatıralar
Asım
Gölgeler
İLK
SAFAHAT
Meşrutiyetin ilanını takip eden Ekim
ayının on birinde İstanbul DarülFünûnda
edebiyat dersleri vermeye başlayan Âkif,edebiyatla
bilhassa şiirle meşgul olmak için daha
iyi bir imkan buluyordu.I.Safahat’a
girecek olan şiirlerinin tamamına yakın bir kısmını, 1908-1910 yılları arasında
Sırat-ı MüstakimMecmuası’nda
neşretti. Büyüklü küçüklü kırk dört
parça şiiri bir araya getirerek, bir kitapta topladı. Baş tarafına, şiiri
hakkında küçük bir manzume ilave ederek 1911’de
SAFAHAT adını verdiği,ilk şiir
kitabını çıkarmış oluyordu. Safahat
kelimesinin çoğulu olan bu kavram, “yüz”
anlamındadır. Âkif’in kitabı için
ise “Hayatın Yüzleri”anlamına
gelmektedir.
SÜLEYMANİYE
KÜRSÜ’SÜNDE
Tek ve uzun bir manzumeden meydana
gelen, Safahat’ın ikinci kitabı olup
1912’de basılmıştır. Mehmet Âkif aynı yıl içinde Sebülü’r Reşat’a Balkan Harbi Hezimeti ve Sebepleri üzerine makaleler yazıyordu. Mehmet Âkif’inİslâm Birliği düşünce bu kitabı ile başlar.
1908 Meşrutiyet sonrası, Batılı
adamların “Hasta Adam” teşhisi
koyduğu Osmanlı İmparatorluğu için, bir takım tedavi reçetelerinin teklif
edildiği bir devredir.Âkif’in evvelâ
bir millet vücuda getirmek bu milleti milletçe yaşatmak, milletçe düşünmeye
alıştırmak, bu milletin maddî ve manevî düşüncelerini ve bütün kuvvetlerini
seferber ederek, kendi ruhî maneviyatları çerçevesinde ileriye götürmek için
yazdığı ilk eserdir.
Mehmet
Âkif
bu eserlerinde millet olmak ve millet olarak neler yapacağımızı öğretmeye
çalıştı.
HAKKIN
SESLERİ
Süleymaniye Kürsüsünde kitabının çıktığı
yıl Âkif, Sebilü’r Reşat’a Balkın Harbi Savaşı ile ilgili bir
takım makaleler yazmakta idi. Bu arada bazı Âyet ve Hadislere manzum olarak
serbest bir yorum getirme teşebbüsüne girişti. İşte bu neşredilen çalışmaları Safahat’ın üçüncü cildi ve “Hakkın Sesleri” olarak çıkardı.
Bu malzemelerin hemen hepsi savaşın ağır
kalıplarını, çok trajik tablolar halinde gözler önüne seriyor ve İslâm
cemaatinin bizzat kendisinden doğan hatalarına işaret ederek, kendi iradesi ile
uyanmanın vakti geldiğini haykırıyordu.
FATİH
KÜRSÜSÜNDE
1913-1914 yılları arasında yine Sebülü’r Reşat’ta tefrika edilen Fatih Kürsüsü’nde adlı uzun manzume
yapı bakımından İkinci Safahat’a
benzer. 1914’te Safahat’ın Dördüncü Cildi
olarak neşredildi.
İki arkadaş “Fatih Yolunda” başlığını taşıyan ilk kısım, yine Galata Köprüsü’ne
inen, bu defa iki arkadaşın muhaveresi ile başlar.
HATIRALAR
Mehmet
Âkif:Arabistan, Medine, Mısır, Berlin’e yaptığı seyahatleri
1914-1915 yılları içerisinde manzum hikâyeler haline getirdi. İsmini bu
manzumelerin muhteviyatından alan“Beşinci
Safahat’ı “Hatıralar”, adı ile 1917’de neşretti.
Kitabın baş tarafında bazı Hadis ve
yorumlar yer almıştır. Böylece Hatıralar’da
bulunan on parça manzumelerde dördü Âyet,
ikisi Hadis yorumu, biri “Uyan” adlı şiirdir. “Berlin Hatıraları”ndaAlmanya ile Türkiye’yi çeşitli
noktalarda mukayese eder.
ASIM
Mehmet
Âkif, Burdur Mebusu olarak meclise katılmak üzere Anadolu’ya geçişi, onun için ifadesinin
gücü ile yapacağı Millî Mücadele’nin
kapılarını açar.
Kastamonu ve kazalarında verdiği
Vaazlar, bir taraftan dergide neşredilirken, ordu kumandanlığınca çoğaltılıp
askere dağıtılır. Ankara
TaceddinDergahı’nda ikamet ettiği bu yıllarda Yunanlılar’ınBursa’yı işgal etmeleri üzerine “Bülbül”,
“İstiklâl Marşı” bu yılların ürünüdür.
Asım,
manzum bir uzun hikâye veya manzum bir diyalog karakterindedir. Hemen hemen
tamamına yakın bir bölümü Hocazede ve
Köse İmam arasında geçer. Çanakkale
Muharebeleri’nden bir müddet sonra Sarıgüzel’de
Hocazade’nin evinde Köse İmam ile
Hocazade arasında uzun bir sohbet olur.
Hocazade’den
bir önceki nesle mensup olan Köse İmam,
iki hususta dertleşmek için Hocazade’nin
evine gelmiştir. Önce komşusunda geçen bir vakadan bahseder ve daha sonra da
oğlu Asım’dan dert yanar. Bir
birlerini anlamayan iki nesil. Eski
nesil- yeni nesil; halk ve idareciler; mektep, medrese ikilisi gibi yer yer
dinî ve milî lirizm,Asım’ım
konusunu oluşturmaktadır.
GÖLGELER
Âkif’in,
Birinci Meclisin dağılmasından sonra kendi idealinin tahakkuk ettiğini
görememesinden dolayı kırgın olarak Mısır’a gittiği görülmemektedir. Zaman
zaman vatanına dönüyorsa da vaktinin çoğunu rahat etmediği halde Mısır’da geçirmeyi tercih ediyordu.
Onun hastalık, gurbet ve bezbinlikle geçen bu yılları şiirin lirizmi bakımından
da en verimli çağı olmuştur. Gece,
Hicran ve Secde bu yıllarda yazılmıştır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder