19 Nisan 2017 Çarşamba

SAFAHAT’IN İÇİNDEKİLER, Abdullah Çağrı ELGÜN

SAFAHAT’IN İÇİNDEKİLER
Abdullah Çağrı ELGÜN

Büyük şairimiz Mehmet Âkif ERSOY“SAFAHAT” adı altında yedi manzum kitap yazmış ve neşretmiştir. Bu kitapta,üç bin mısradan ibaret kırk dört parça şiir vardır. Bu yedi kitap şunlardır:
İlk Safahat
Süleymaniye Kürsüsünde
Hakkın Sesleri
Fatih Kürsüsünde
Hatıralar
Asım
Gölgeler
İLK SAFAHAT
Meşrutiyetin ilanını takip eden Ekim ayının on birinde İstanbul DarülFünûnda edebiyat dersleri vermeye başlayan Âkif,edebiyatla bilhassa şiirle meşgul  olmak için daha iyi bir imkan buluyordu.I.Safahat’a girecek olan şiirlerinin tamamına yakın bir kısmını, 1908-1910 yılları arasında Sırat-ı MüstakimMecmuası’nda neşretti. Büyüklü küçüklü kırk dört parça şiiri bir araya getirerek, bir kitapta topladı. Baş tarafına, şiiri hakkında küçük bir manzume ilave ederek 1911’de SAFAHAT adını verdiği,ilk şiir kitabını çıkarmış oluyordu. Safahat kelimesinin çoğulu olan bu kavram, “yüz” anlamındadır. Âkif’in kitabı için ise “Hayatın Yüzleri”anlamına gelmektedir. 
SÜLEYMANİYE KÜRSÜ’SÜNDE
Tek ve uzun bir manzumeden meydana gelen, Safahat’ın ikinci kitabı olup 1912’de basılmıştır. Mehmet Âkif aynı yıl içinde Sebülü’r Reşat’a Balkan Harbi Hezimeti ve Sebepleri üzerine makaleler yazıyordu. Mehmet Âkif’inİslâm Birliği düşünce bu kitabı ile başlar.
1908 Meşrutiyet sonrası, Batılı adamların “Hasta Adam” teşhisi koyduğu Osmanlı İmparatorluğu için, bir takım tedavi reçetelerinin teklif edildiği bir devredir.Âkif’in evvelâ bir millet vücuda getirmek bu milleti milletçe yaşatmak, milletçe düşünmeye alıştırmak, bu milletin maddî ve manevî düşüncelerini ve bütün kuvvetlerini seferber ederek, kendi ruhî maneviyatları çerçevesinde ileriye götürmek için yazdığı ilk eserdir.
Mehmet Âkif bu eserlerinde millet olmak ve millet olarak neler yapacağımızı öğretmeye çalıştı.
HAKKIN SESLERİ

Süleymaniye Kürsüsünde kitabının çıktığı yıl Âkif, Sebilü’r Reşat’a Balkın Harbi Savaşı ile ilgili bir takım makaleler yazmakta idi. Bu arada bazı Âyet ve Hadislere manzum olarak serbest bir yorum getirme teşebbüsüne girişti. İşte bu neşredilen çalışmaları Safahat’ın üçüncü cildi ve “Hakkın Sesleri” olarak çıkardı.
Bu malzemelerin hemen hepsi savaşın ağır kalıplarını, çok trajik tablolar halinde gözler önüne seriyor ve İslâm cemaatinin bizzat kendisinden doğan hatalarına işaret ederek, kendi iradesi ile uyanmanın vakti geldiğini haykırıyordu.
FATİH KÜRSÜSÜNDE
1913-1914 yılları arasında yine Sebülü’r Reşat’ta tefrika edilen Fatih Kürsüsü’nde adlı uzun manzume yapı bakımından İkinci Safahat’a benzer. 1914’te Safahat’ın Dördüncü Cildi olarak neşredildi.
İki arkadaş “Fatih Yolunda” başlığını taşıyan ilk kısım, yine Galata Köprüsü’ne inen, bu defa iki arkadaşın muhaveresi ile başlar.
HATIRALAR
Mehmet Âkif:Arabistan, Medine, Mısır, Berlin’e yaptığı seyahatleri 1914-1915 yılları içerisinde manzum hikâyeler haline getirdi. İsmini bu manzumelerin muhteviyatından alan“Beşinci Safahat’ı “Hatıralar”, adı ile 1917’de neşretti.
Kitabın baş tarafında bazı Hadis ve yorumlar yer almıştır. Böylece Hatıralar’da bulunan on parça manzumelerde dördü Âyet, ikisi Hadis yorumu, biri “Uyan” adlı şiirdir. “Berlin Hatıraları”ndaAlmanya ile Türkiye’yi çeşitli noktalarda mukayese eder.
ASIM
Mehmet Âkif, Burdur Mebusu olarak meclise katılmak üzere Anadolu’ya geçişi, onun için ifadesinin gücü ile yapacağı Millî Mücadele’nin kapılarını açar.
Kastamonu ve kazalarında verdiği Vaazlar, bir taraftan dergide neşredilirken, ordu kumandanlığınca çoğaltılıp askere dağıtılır. Ankara TaceddinDergahı’nda ikamet ettiği bu yıllarda  Yunanlılar’ınBursa’yı işgal etmeleri üzerine  “Bülbül”, “İstiklâl Marşı” bu yılların ürünüdür.
Asım, manzum bir uzun hikâye veya manzum bir diyalog karakterindedir. Hemen hemen tamamına yakın bir bölümü Hocazede ve Köse İmam arasında geçer. Çanakkale Muharebeleri’nden bir müddet sonra Sarıgüzel’de Hocazade’nin evinde Köse İmam ile Hocazade arasında uzun bir sohbet olur.
Hocazade’den bir önceki nesle mensup olan Köse İmam, iki hususta dertleşmek için Hocazade’nin evine gelmiştir. Önce komşusunda geçen bir vakadan bahseder ve daha sonra da oğlu Asım’dan dert yanar. Bir birlerini anlamayan iki nesil. Eski nesil- yeni nesil; halk ve idareciler; mektep, medrese ikilisi gibi yer yer dinî ve milî lirizm,Asım’ım konusunu oluşturmaktadır. 
GÖLGELER
Âkif’in, Birinci Meclisin dağılmasından sonra kendi idealinin tahakkuk ettiğini görememesinden dolayı kırgın olarak Mısır’a gittiği görülmemektedir. Zaman zaman vatanına dönüyorsa da vaktinin çoğunu rahat etmediği halde Mısır’da geçirmeyi tercih ediyordu. Onun hastalık, gurbet ve bezbinlikle geçen bu yılları şiirin lirizmi bakımından da en verimli çağı olmuştur. Gece, Hicran ve Secde bu yıllarda yazılmıştır.

1918-1933 yıları arasında yazdığı bütün şiirler büyüklü küçüklü, kırk dört(44) parçadan ibarettir ve “Gölgeler” adı ile 1933’te Mısır’da basılmıştır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Translate