27 Haziran 2018 Çarşamba

MHP, YİNE AKP'yi İKTİDARA TAŞIDI; Abdullah Çağrı ELGÜN


MHP, YİNE AKP'yi İKTİDARA TAŞIDI
Abdullah Çağrı ELGÜN


AKP'nin iktidara geldiği günden beri arkasında ve sağ kolu olarak bekleyen BAHÇELİ, kendisini, partisini ve dava arkadaşlarını değil; fakat AKP ve kadrolarını yeniden iktidar yapmayı başardı...
Her zor zamanda, ERDOĞAN'ın arkasında dimdik ve yalın kılıç duran BAHÇELİ, 24 Haziran 2018 seçimlerinde de AKP'ye her türden korumayı yaparak, onu iktidara taşımıştır.
AKP'deki küskün seçmenlerin, Millet Vekilliğinde MHP'ye yöneldiğini söylemek mümkün. Böylece küskünlerin AKP'ye  ders vermek istediği anlaşıldı.
İYİ  Partiden beklenen performans gelmedi....
En az % 20-25, hatta 30-35 beklentisi oluşmuşken % 10 küsürlerde kalması AKŞENER taraftarlarını zora soktu. “Millet İttifakı”nın(CHP, İYİ PARTİ, SP; DYP),  “Cumhur İttifakı” AKP, MHP, BBP, HÜDAPAR) karşısında çok çok sönük kalmasını anlamlandırmak mümkün gözükmüyor!.. Bu soru akılları her daim kurcalayacak…
İYİ Parti, MHP seçmeninin yarısının oylarını kaparak, meclise girmeyi başardı; fakat MHP'nin gerisinde kaldı. "MHP bitecek, bitti, bundan sonra esamesi okunmaz!..."  denirken, AKP küskünlerinden ve kendi kemikleşmiş oylarını koruyarak yükselişe geçti...
Muharrem İNCE, tek başına oyları yükseltmiş olmasına rağmen, başaramadı ve Erdoğan'ı geçemedi.  İYİ Partiye giden bütün oyları CHP'ye geri getirerek CHP oylarını toparladı ve yükseltmeyi başardı...
Bu seçimin tek ve yegana galibi herkesi ekarte ederek; söylemleri, ikna yöntemi, hitabeti, ve bütün medya ve devlet gücüyle parti, liderini ve toplumu ikna(!) eden AKP ve lideridir.
İYİ PARTİ, CHP'nin kendisine yönelmiş oylarını İNCE'nin gayretli çalışması ve AKŞENER'in Vekil Adaylarında:
Vekil Adayları belirlemedeki yanlış tercihleri,
Deneyimsiz ve acemi  teşkilat yöneticileri,
Ekip çalışması nedir, henüz  bilmeyen; fakat  sadece gayretkeş teşkilat organları;
YOL ARKADAŞLARINI YOLDA BULDUKLARINA DEĞİŞMESİ sebebiyle beklenen performansı gösteremedi ve kaybetti.
CHP, İnce'ye %30 verdi; ancak, vekillikte %22'ye düştü. Aradaki %8'lik oylar HDP' ye gitti ve HDP  varlığını korumuş oldu. Ne AKŞENER, ne de İNCE kendi il, ilçe ve yörelerinde beklenilen oyları alamadıkları gibi diğer partilerin çok altında kaldılar.
Enteresan bir arikmatik ortaya çıktı...
HDP,  üçüncü  PARTİ durumuna yükseldi. MHP,  AKP düne kadar birbirlerine ağza almadık sözlerle suçlarken, sarmaş dolaş, kuzu sarması oluverdiler...
Saadet Partisi de ümit edilen ve seçim öncesi halkta yarattığı rüzgarı seçimde yakalayamadı. Eğer bu seçim de bir şaiya yoksa(!?) Halk da anketler de hatta bazı duayenler de yanıldılar.
“Yine 24 Haziran'da gerçekleştirilen seçimlerde Adalet ve Kalkınma Partisi (AK PARTİ) %42.50, Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) %22.68, Halkların Demokratik Partisi (HDP) %11.63, Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) %11.13, İyi Parti (İYİ PARTİ) %10.01, Saadet Partisi (SAADET) %1.35, Hür Dava Partisi (HÜDA-PAR) %0.32, Vatan Partisi (VP) ise %0.24 oranında oy aldı.
 Bu oy oranlarına göre:AK PARTİ: 293, CHP: 146, HDP: 67, MHP:50, İYİ PARTİ: 44 Milletvekili ile TBMM'de yer alacaklar.”
Bütün partiler, bu sonuçlardan ders çıkarabilecek mi?. Aynı kökten gelerek ayrılan ve parça parça olan  ÜLKÜCÜLER (MHP - İYİ PARTİ ve BBP)si birleşebillir, AKP’yi dizginleyebilirler mi? 
HDP'den bir kısım vekil istifa edip CHP'ye geçebilir mi?
Bunları da zaman gösterecek...
Milletin verdiği karar enteresan ve bağlayıcı. Hiç olmayacak partiler ve organlar yan yana gelip, barış içinde geçen bir seçime imza attı.
Milletimizin verdiği bu kararın, ülkemize ve halkımıza hayırlı uğurlu olmasını diliyorum.

KAYNAKLAR: 
1.https://www.cnnturk.com/turkiye/ysk-secim-sonuclari-il-il-cumhurbaskanligi-secim-sonuclari-ve-2018-oy-oranlari

          2.https://www.cnnturk.com/video/turkiye/iste-24-haziran-yurt-disi-secim-sonuclari

          3.http://www.posta.com.tr/yazarlar/yazgulu-aldogan/secim-sonuclari-kutsaldir-2016794

https://www.aydinpost.com/
          4. 24-haziran-secim-sonuclarina-iliskin-son-anket-iste-liderlerin-masasindaki- 
anket-son --341010h.htm

22 Haziran 2018 Cuma

PASLAŞMALAR ve AKP SÖZCÜSÜ BAHÇELİ!;,Abdullah Çağrı ELGÜN


PASLAŞMALAR ve AKP SÖZCÜSÜ BAHÇELİ!..
Abdullah Çağrı ELGÜN
PASLAŞMALAR:

Meral AKŞENER, Muharrem İNCE ve Temel KARAMANLIOĞLU rollerini çok iyi ezberlemişler. Bu üçlünün karşısında sadece Tayyip ERDOĞAN’ın kalmış olması şayanı dikkattir. Demek ki sahalarda en etkili ve tek muktedir AKP’de, ERDOĞAN… Başka muhatap yok!. Demek ki ERDOĞAN giderse bunların hiç birinden eser ve iz kalmayacak?
Canlı televizyon, geçmişe dönük videolar, basın ve yayınların incelenmesi, anında onlara ulaşılması, yalan yanlış söylenenlere karşılık bulunması iktidarı zora sokuyor. Eskiden olduğu gibi halkta rağbet bulmuyor. AKP’nin geçmişte söyledikleri ile bugün o söylenenleri  söyleneni tekzip etmesi, yalanlamasına kimse kanmıyor… Bu durum muhaliflerin gözünden kaçmadığı gibi halkta da karşılık buluyor. Üstelik muhaliflerden anında cevap buluyor.
Erdoğan: “Ey Muharrem! Nerdesin?”
İnce: “Ey Erdoğan! Burdayım! Buyur!”
Akşener: “Arkadaş azıcık sus. Birazcık ailene zaman ayır, birazcık evinde otur, her konuda konuşmak mecburiyetinde değilsin, her seferinde şu parmağını sallamak zorunda değilsin. Azıcık evince otur dinlen, nefes al, biz de nefes alalım, Türkiye'de nefes alsın!.." (https://tr.sputniknews.com/turkiye/201803061032523733-aksener-erdogana-seslendi-azicik-sus/ )
“Bugün kendi ikbal ve makamlarını korumak için yapamayacakları hiçbir şey yoktur. Ölçüleri makam ve mevkilerini korumak olunca: her şey kutsal, her şey millî. Makam ve mevkilerine dokunan herkes düşman onlar için. Yüze gülümseyip arkadan malı götüren tosunlarınız var sizin. 28 Şubat'ta yağlı kazıkla tehdit edilirken, dik duran karakterimiz var bizim. 15 Temmuz’da uçaklarla kaçıp, güvende olduğunu anlayınca kahramanlık taslayan lideriniz var sizin.” ( https://www.yeniakit.com.tr/haber/meral-aksenerden-erdogana-yonelik-skandal-sozler-443203.html)
VAZGEÇMEK İSTERLER Mİ?

Seçim sonuçları şimdiden görünüyor. AKP kaybetmiş. Erdoğan Saray’dan ayrılacak… Ayrılacak; ama nasıl? Bu o kadar kolay mı? Bu kadar nimet, bu kadar saltanat, ve etrafta el pençe divan duran hizmet erleri!..
Seçim sonuçlarının açıklanmasından hemen sonra iktidar kaybetmiş olarak, usulsüz dosyaları, evrakları ve yapılanları yok etmek, delilleri ortadan kaldırmak için can havli ile sancılı çok acele bir imha ve talan yapacak!..
Buna karşı muhalefetin tedbiri nedir? Seçim için bütün planları düşünen muhalifler bunu da düşünmeli alternatif planları ortaya koymalıdırlar.   
Erdoğan’ın, belediye başkanlığı ettiği dönemler de dahil, devletin bütün imkanlarını kendi emrine bağlamış, kurduğu sistemlerle illegal ve legal bütün imkanları siyasî bir partinin emrine teslim etmiştir. Eş  dost, akraba hısım, yandaşlar, partililer, dernekler, vakıflar, basın, yayın ve bir o kadar da ondan beslenen, nemalanan ve geçimini onun hayatiyetine bağlamış bir örgütleşmiş, sistem kurmuş bir topluluk var karşıda. Bu sistem çökse, yıkılsa da birden bire gidebilir mi? Bu öyle kolay kolay kabullenilecek bir şey olabilir mi?.. Bu iktidar ile kurulmuş olan bağlar, bir birine bağlı hareket eden zincirlerin kopması, ara verilmesi, olanlar için bir hayatiyet, yaşamak ve ölmek arasında bir seçim; fakat maalesef; ve çok acıdır ki öyle veya böyle her şey zamanı gelince son bulur...
Bunca evraklar, usulsüz dosyalar, binlerce gizli anlaşma ve sözleşmeler, taahhütler, nasıl ortadan kaldırılacak?.. Yakılacak veya imha edilecek?.. Kim, nasıl ne zaman yapacak bunu?
Bir eli yağda bir eli balda, villalar, yazlıklar, havuzlu daireler ve sıfır arabalar ve havadan devlet kasasından, veya örtülü ödeneklerden ve komisyonlardan gelen paralar… İktidar, bu gücü elinden kaydığını gittiğini, çözüldüğünü anlayınca, nasıl bir vehme  kapılacak?  Vazgeçebilecek mi? Vermemek için direnecek mi?..
Muhalefet bunların da cevabını düşünmeli ve bulmalı!.. Çözüm üretmeli.

BAHÇELİ, AKP SÖZCÜLÜĞÜNÜ ÜSTLENMİŞTİR!..

Erdoğan’dan habersiz Bahçeli’nin söz söylemesi mümkün değil!.. Belli zaman aralıklarında görüşüp konuştukları bilinen bir gerçektir. 2015 seçimleri öncesinde Tuğrul TÜRKEŞ, AKP’ye geçmeden önce ve seçimler  öncesinde Bahçeli’nin gizliden Erdoğan ile görüştüğünü beyan etmiş bu sözleri bütün basında da yer almıştı… Sonrasında malum çıkışlar, MHP’den Tuğrul TÜRKEŞ’in ayrılması, HDP ve MHP’nin seksen(80) milletvekili kazanmaları. AKP’nin tek başına hükümet kuramaması. BAHÇELİ’nin: “Hayır!” dayatması ve KILIÇLAROĞLU’nun BAHÇELİ’ye Başbakanlık teklifi ve sonra 1 Kasım 2015 seçimleri; ve HDP(59 vekil) ve MHP’den(40 vekil) kaçan oylarla, milletvekilinin AKP’ye(317 vekil) kayması ve AKP’nin 317 vekil ile  tek başına iktidarı…
Bugün gelinen nokta geçmişin TEKRARINDAN başka bir şey değildir. Başkanlık sistemine karşı ve AKP’nin azılı rakibi gibi gözüken MHP; ve onun Başkanı BAHÇELİ, ERDOĞAN’nı Başkamlığa taşıdığı yetmiyor, bugün de Başkanlığını ve “Başkanlık Sistemi” ni pekiştirmek için ERDOĞAN’ın kendisine teklif ettiği, erken seçim açıklamasıyla tekrar erken seçime gidiyor. MHP, AKP’nin koltuk değnekliğinden başka bir şey yapmamıştır ve yapmıyor; ama hâlâ Ülkücü kimi seçmenleriinin algısını kendi lehine çevirebiliyor!..
Devlet BAHÇELİ: “Cumhuriyet rejimine düşman, Atatürk ve onun getirdiklerine muhalif, T.C. Türkiye Cumhuriyeti, Türkiye, Türk ve Türkçülük ve Türklüğe hasım, İstiklâl Marşı’na alerjisi olan, Marşımız okunduğunda ayağa kalkmayan,  “Ne mutlu Türk’üm diyene!” sözünden gocunan, ülkemizin isminden rahatsızlık duyan, milliyetçiliği ayakları altına alanların” değirmenine ülkücülere su taşıtmak istiyor… 
Erdoğan “Genel Affı dillendir!” diyor. Bahçeli: “Genel Af!”  diyor. 25 Haziran 2018, sabahı, Erdoğan kazanırsa bu af olabilir mi? Asla olmaz!.. Bir de Muhalifler kazanır ve bu af olursa ne olacağını biliyorum. Bir çok devlet düşmanı menfaat düşkünü çıkarcılar, yurt dışına kaçmak için hazırlanacak!.. Gerçekler bir bir açıklanacak, suçlular suçsuz, suçsuzlar suçlu olarak içeriye gidebilirler… Aklını biran kaybedenler delilleri yok etme, illegal anlaşmaları ve dosyaları ortadan kaldırmak için ellerinden ne gelirse yapacaklar. Bunun için muhaliflerin A,B, C planları mutlak olmalı ve tedbiri elden bırakmamalıdırlar. 
2015’te AKP’nin tek başına iktidar olma, konusunda olmak üzere, iki seçimde de Bahçeli’nin, Erdoğan ile görüşerek anlaştığı ve Tuğrul TÜRKEŞ’i, ERDOĞAN’a gönderdiği basında yayında yer almıştı. Şimdi de “Erken Seçim” kararı ile “Genel AF!” konusunda da ERDOĞAN-BAHÇELİ ikilisinin anlaşmış olduklarını görebiliyoruz. Kısaca Devlet BAHÇELİ, ERDOĞAN ile görünürde çatışıyor gibi yapıp, ERDOĞAN ne derse onu harfiyen yerine getiriyor. Kısaca Devlet BAHÇELİ, ERDOĞAN’ın sözcüsüdür!..
Devlet BAHÇELİ: ERDOĞAN ile birlikte MHP’yi dağıtma, ülkücüleri birbirlerine düşürme görevini üstlenmiştir. Ülkücülere de: “Dağılın! Sizin misyonunuz artık bitmiştir!” demektedir… Bunu görmek için çok zeki olmaya gerek yoktur.
KAYNAKLAR:
1)                   https://www.yeniakit.com.tr/haber/meral-aksenerden-erdogana-yonelik-skandal-sozler-443203.html
2)                   (https://tr.sputniknews.com/turkiye/201803061032523733-aksener-erdogana-seslendi-azicik-sus/ )
3)                   http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/ahmet-hakan/tugrul-turkes-olayina-dair-10-sey-29925024
4)                   https://www.sozcu.com.tr/2018/gundem/tugrul-turkesten-bahceliye-tepki-2461851/
5)                   http://www.mynet.com/haber/politika/ahmet-davutoglu-ile-devlet-bahceli-arasinda-tugrul-turkes-krizi-3164982-1

9 Nisan 2018 Pazartesi

“İKİZ KULELER ve KİMYASAL” YALAN SALDIRILARI; Abdullah Çağrı ELGÜN

“İKİZ KULELER ve KİMYASAL”   YALAN  SALDIRILARI
Abdullah Çağrı ELGÜN
Büyük devletlerden ABD (23 Milyon Dolar), İngiltere (17 Milyon Dolar),  Fransa, Israil ve hatta Hollanda(4 Milyon Dolar) yardım yaparak Suriye’de Beyaz Baretliler(Sivil Toplum Kuruluşları) olarak faaliyet gösterecek olan “Sivil Savunma” yı kuruyorlar..
Güya Sivil Toplum Kuruluşu gibi hareket eden bu kuruluş, yaptığı işlere bakıldığında terör örgütü gibi faaliyette bulunuyor.. Suriye de önce PYD’yi sonra da İŞİD ve EL KAİDE’yi  destekledikleri ayan beyan ve görüntülü olarak tespit ediliyor…
Demek ki bu “Sivil Savunma” adı ile kurulan örgütün asıl gayesi ABD ve Müttefiklerinin, Suriye’de açtığı “Kürt Devleti Koridorunu” korumak için kurulduğu anlaşılıyor…
Adana’da Arama Kurtarma Derneği(AKUT) tarafından ilk defa verdikleri eğitim kursu ile adını duyuran bu kuruluş, ilerleyen zamanda binlerce üyeye ulaşıyor.. Bu kuruluşun asıl amacı: Suriye’de Cihatçılar’ın elindeki bölgelerde “Sivil Savunma” adı ile çeşitli faaliyetler yürütürken, Suriye lideri Esad için: “HALKINI KATLEDEN ZALİM DİKTATÖR” olarak göstererek CİHATÇILARI haklı gösterip meşrulaştırmak için çalışacaktı!..
Türkiye, Rusya’nın desteğinde kazandığı Afrin Zaferi’ni kutlarken, bir taraftan da Suriye de İsrail Başbakanı Netenyahu ve ABD’den Turump ile buluşarak hangi planlar içinde olduğu, bu üçlünün orada neler konuştuğu, sır olarak kalmıştır…
Türkiye (Erdoğan), ABD, Israil, İngiltere, Fransa ve Hollanda tarafında mıdır, Rusya, İran, Türkiye birlikteliğinde midir? Gizemliğini korumaya devam etmektedir…
Twitter’dan seslenen Trump: “Suriye’de çocuk ve kadınların da olduğu çok sayıda kişi, aralıksız bir kimyasal saldırıda öldü. Katliam bölgesi SURİYE Ordusu tarafından kuşatıldı ve dünya oraya erişemiyor.demektedir. Bu ileri sürülen görüş, ABD ve müttefikleri İngiltere, İsrail ve hatta Almanya, Fransa ve Polanya’nın Suriye topraklarının terk edilemeyecek kadar hayatiyet arz eden bir, stratejik bölge olduğunu yeniden ispatlamıştır… Buradaki işgalci güçlerin arzularının, bu topraklar üzerindeki planlarının henüz sona ermemiş olduğunu göstermektedir.
NE İLGİNÇTİR Kİ İŞGALLER, YALANLAR ÜZERİNE GERÇEKLEŞİYOR:
1991 Kuveytlilerin diri diri gömüldüğü yalanı uydurularak müdahale kararı;
1999’da Irak’ta Ateş Topu var yalanı ile yağmalama ve saldırısı;
2001’de Irak’ta kimyasal kitle silahı var yalanı saldırı ve planları;
2003’te Saddam Kitle İmha Silahı üreten merkezleri gizliyor yalanı ile müdahale planları;
2003’te İran’da Hidrojen bombası var yalanı ile Birleşmiş Milletler Başvuru yaptırımları;
2013’te  İran’da Falsolu Top yalanı;
2015’te Kitle İmha Silahı var yalanı;
2015’te İkiz Kule yalanı ile İslâm ülkelerinin maden ve tarihî eserleri ile zenginliklerinin ve kültürlerinin yağmalanmasına kılıf hazırlanmıştır…
Bugün de Turump yalanı ile: Suriye’deki T4 Hava Üssü İsrail tarafından vuruluyorken bu işi “Esad’ın kimyasal silah kullanarak yaptığı” yalanını öne sürülerek, Suriye yeniden işgal edilmek isteniyor…
Emperyalistler, işgal etmek veya girmek istedikleri ülkelere kendi medyalarını bir silah gibi kullanıp, yerli medyaları da satın alarak; ve bu konuda kendi eğittiği adamlarını o ülkelerde  harekete geçirip, satın alınan yerli medya ile ülkeleri işgal edip sömürüyorlar… Bunlar bütün dünyanın gözlerine baka baka yapılırken, Türkiye’nin de bu yalanlara inanması bekleniyor. Sonra da girmek istedikleri ülkelere müdahale ediyorlar..
Bugün de 9 Nisan 2018’de aynı yalan, bizim içimizdeki işbirlikçiler ile Amerika, İngiltere, Fransa, Polonya ve İsrail işbirliği ile yapılmaya devam etmektedir.
ABD’lerinin yalanları ile bu boşluk ve zafiyetten yararlanan İŞİD, daha önceden boşaltılan bu koridora doğru hareket etmektedir.
Türk Hükümetin bu konudaki stratejisi ve planları tam olarak netleşmemiş ve kimin yanında yer aldığı da basından ve yayından öğrendiklerimiz kadarıyla açık ve net değildir!..
ABD, İsrail ve Fransa Suriye de batağa saplanmıştır. Bu yalanları yeniden piyasaya sürerek, Suriye’ye müdahale etme planlarını uygulama alanına tekrardan sokmuştur.. Halbuki İran, Rusya desteğinde ve Türkiye’nin  Savaşarak açtığı bu koridora İŞİD yeniden sahiplenmek üzere yola çıkmıştır…
Türkiye ve  Suriye’nin ön planda olduğu Avrasya planı kurulmak üzere iken ABD başkanı Trump bugün açıkladığı gibi benzer yalanlarla, Dünya Kamu Oyunu kandırmaya ve Suriye’ye yeniden müdahalenin yollarını meşrulaştırmaya çalışmaktadır..
         GÜNDEM MEŞGULİYETİ, YALANLAR ve ALDATILAN HALK
Bugün itibarı ile Kobani ve Kamışlı’da PKK Devleti kurulmuş durumdadır. Buraların da Türkiye tarafından tamamen temizlenmesi ve bu koridorun tamamen ortadan kaldırılması gerekli ve elzemdir… Ülkemizdeki tehdit tamamen birmiş değildir. İçeride ve dışarıda tehdit devam etmektedir. Bu sebeple Türkiye’nin Suriye’den çekilmesi sadece intihar olur. Her ne pahasına olursa olsun İŞİD’ten boşalan yerlerin tamamının temizlenerek buralara valiler atamak, yerinde ve mantıklı olacaktır…
Bütün bunlar devam ederken iktidar, yalanların arkasına gizlenenlere sığınaklık, yardım ve sempati ile yaklaşmakta ve bunların palazlanmasına seyirci kalmaktadır…
PKK ve FETO’nun siyasî ayağı nerede gizleniyor?..
Sratejik derinlik adı altında ABD ile birlikte olup Suriye’nin karargahını basarak Müslüman Suriye askerlerini öldürülmesine fetva veren imamları kim koruyor, seslendiriyor?
“Şam Emevi Camiinde Namaz kılmak” isteyenlerin durumu nedir, şimdi nerededirler?
Müslüman’ın Müslüman’ı öldürmesini onaylayan fetvaları kimler veriyor?
Atatürk’e: “Dinsiz, Türk bile değildi.!”, diyen imamları kim söz sahibi yaptı televizyonlara çıkardı?..
“Yolsuzluk yapmak, hırsızlık yapmak değildir!..”  diyen ilâhiyatçı profesöre bu hakkı kimler veriyor?
Devlet ihalelerini kazanan iktidara yakın müteahhitlere: “Vakıflara para aktarmak rüşvet değildir!..” diyenler, hangi imamlardır?
Şiilik ve Alevîlik için: “Şiilik ve Alevîlik sapıklıktır.! Hıristiyanlik’tan daha kötüdür!” diyen at gözlüklü hocaları kim TV’lere çıkarıyor, niçin söz sahibi yapıyor?..
Atatürk’e: “Zurnanın son deliği!” diyerek annesine söven ahlâksız şarlatanları kimler, niçin, hangi maksatla konuşturuyor ve koruyor, iktidar bunlar hakkında niçin dava açmıyor?..
“Keşke Yunanlılar gelseydi!” diyen akıl yoksunu tarihçi bozuntularını, kimler söz sahibi yapıyor, kimler hastahanelerde ziyaretine gidiyor? Hangi mide bulandıran derin strateji, ve kirli siyaset, kimler tarafından halka yutturuluyor?..
          Vakıf arazileri ve mallarını kimler üzerlerine geçirip tapuluyor?
“ Her gün bize sövüyor!  Her gün yalan söylüyor! Her gün hakaret ediyor!.. Peki kimdir bu gafil?.. Kendisine Cumhurbaşkanı diyen 17-25 Erdoğan!..
Be hey, Densiz! Be hey, Kanun tanımaz! Ahlâk bilmez! Sen Cumhurbaşkanısın, hem devletin başısın!..
Erdoğan oyundur, yalandır, aldatmadır, tuzaktır, komplodur, riyadır, ihanettir!..
Dün bize Kars’tan ,Esat’ın, Pensilvanya’nın Kandil’in milliyetçisi diyor… Halt ettin Erdoğan!.. Yine çaktın Erdoğan!.. Yine yanlışa battın! Biz zalim Esat’a çok şükür: “Kardeşim!” demedik!... Ailece tatile çıkmadık!..  Biz Pensilvanya’nın kuyruğunda gezmedik!.. On iki yıl birlikte olmadık!..  Hele hele Kandil’in yolunu hiç bilmedik;  ve sadece,  gidersek, Türk Bayrağı dikmek için gideceğimizi söyledik.
Erdoğan!.. Sen, Esad’ın kirli bir kopyası, Pensilvanya’nın eski sevdalısı, Vaşington’un daimi tutsağı, Kandilin tavizsiz Havarisi , Ermeni hısımı, Türklüğün yaşayan düşmanısın!..” diyenler kimlerdi?.. Memleket nereye yuvarlanıyor? Nereye götürülüyoruz?..
KAYNAKLAR:
1)http://ilerihaber.org/icerik/suriyede-askeri-havaalanina-fuze-saldirisi-83947.html
2)https://www.google.com.tr/search?safe=off&dcr=0&ei=qTTLWvStNaub6AT45pSwDw&q=2001%27de++Irak%27ta+kimyasal+silah+var+yalan%C4%B1&oq=2001%27de++Irak%27ta+kimyasal+silah+var+yalan%C4%B1&gs_l=psy-ab.12...0.0.1.246.0.0.0.0.0.0.0.0..0.0....0...1c..64.psy-ab..0.0.0....0.KREUAAik1D8
3)https://www.google.com.tr/search?dcr=0&source=hp&ei=mGnLWuOsH4yNmgWLrK2QCg&q=Bah%C3%A7eli+Konu%C5%9Fmalar%C4%B1&oq=Bah%C3%A7eli+Konu%C5%9Fmalar%C4%B1&gs_l=psy-ab.3..0j0i22i30k1l4j0i22i10i30k1.46319.54196.0.54887.19.16.0.3.3.0.387.2987.0j7j6j1.14.0....0...1c.1.64.psy-ab..2.17.3076...0i131k1.0.QpLKLyinayo
4)https://www.google.com.tr/search?dcr=0&ei=_GnLWoWbLcajsgHck7fwDA&q=Afgan+M%C3%BCltecileri&oq=Afgan+M%C3%BCltecileri&gs_l=psy-ab.3...1049835.1060589.0.1061182.34.17.0.7.7.0.436.2015.0j8j1j0j1.10.0....0...1c.1.64.psy-ab..18.16.2031...0j0i131k1j0i67k1j0i22i30k1.0.NRIH80T1F4

11 Aralık 2017 Pazartesi

24 KASIM ÖĞRETMENLER GÜNÜ; Abdullah Çağrı ELGÜN

24 KASIM ÖĞRETMENLER GÜNÜ
                                                            Abdullah ÇağrıELGÜN
BİR ÖĞRETMENİN GÜNLÜĞÜ:
“Lise birinci sınıfa kadar gelmiş; fakat okuma yazma bilmeyen öğrenciler var. Çoğu öğrenciler çarpım tablosunu bilmiyor. Onluk sayılarda bile bölme işlemi yaparken hesap makinası kullanıyorlar. Bin (1000) öğrenciden kütüphaneye üye olanların sayısı yedi (7).
Öğrenci tanıtım formalarında bile çaldığınız müzik aletleri bölümüne: radyo, teyip, wolkmen yazan çok sayıda öğrenciler var!
Bir öğrenci okula satır getirmekten okuldan uzaklaştırma cezası aldı. Okulda çıkan kavgada bir öğrencinin boynu döner bıçağı ile kesildi. Yirmi sekiz dikiş atıldı. 
Derste sıkıntı yarattığı için öğretmeni tarafından cezalandırılan öğrencinin aşiret olan ailesi, okulu bastı!..
Kışın akşam beşten sonra kimse sokakta yalnız yürümüyor. Öğrencilerin % 86’sı sigara, % 42’si hap kullanıyor. Okulun etrafında hap kullananları polis biliyor. Müdahale yapmıyor. Öğrencilerimizin % 3 entest ilişki mağduru. Çoğunun ailesinde kan davası, intihar, boşanma, dayak, kaçma, kaçırma, hapis gibi hikâyeler var.
Bir kız öğrencinin babası, çocuğundan dayak yediği için okula sığındı. Sorun çıkardığı için müdürün tartakladığı bir öğrenci, mahalleden topladığı tanıdıkları ile müdürün odasını basıp müdürü tehdit etti.
Koridorda birbirlerine çarptıkları için iki kız öğrencinin aileleri okulun önünde yumruk yumruğa dövüştü.
Bazı kız öğrenciler yüz kontür karşılığında minübüs şoförlerine, halı saha sahiplerine kendilerini kullandırıyorlar.
Geçen yıl bir anne kızının saçları boyalı diye okula çağırıldığında: “Kızını okula koca bulmak için gönderdiğini, bu sebeple süslenmesi gerektiğini” söyledi.
Velilerimizin bir kısmı yoksulluktan üç dört aile bir odası ve bir salonu olan bir evi paylaşıyorlar.
Her ay öğretmenler arasında para toplayıp bir öğrenciye bot, palto veya okul araç ve gereçleri alıyoruz.
Maddî durumu iyi olan sayılı velilerden biri, notlarının hemen hepsi zayıf olan çocuğunun sınıf geçirilmesi şartı ile akan damımızı onarttı.
Kapanış töreninde bayılan bir öğrencinin iki gündür hiçbir şey yemediğini öğrendik. Öğrencilerimizden % 60’ı sağlıksız beslenmeden dolayı hasta; ancak %90’ında son model kameralı telefonu var.
Veliler toplantılara ocakta yemeklerini bırakarak, ayaklarının ökçesine basarak, mantolarını omuzlarına asarak geliyorlar. Velilerin çoğu öğretmenlere nasıl hitap edileceğini bilmiyor.
“Güzelim! Hanım kızım! Sen! Hoca! Hoca Ablası”
Sakallı, şalvarlı, cüppeli bir veli, yalnızca erkek öğretmenlerle görüşüyor.
Her gün büyük bir çaresizlik içinde endişeyle, acaba bugün ne olacak diye başlıyorum işime!..
Ders anlatırken Atatürk’ün gözleri ile karşılaşmamaya çalışıyorum. 10 Kasımlarda, 29 Ekimlerde şiir okunurken, İstiklâl Marşı’mızı dinlerken ağladığımda herke günün anlamına ağladığımı sanıyor. Oysa çaresizliğe ağlıyorum. Muhtaç olduğu kudretin damarlarında dolaştığı asil kanı uyuşturucu ile zehirleyen, öğrencilerimi kurtaramıyorum. Daha fazla yazamıyorum. Yazdıkça yüreğim ağırlaşıyor.
Peki siz onun gözlerine bakabiliyor musunuz?
Gerçeklere sırt çevirerek bir yerlere varmamız mümkün gözükmüyor; fakat bizim ülkemiz çamurda ve bataklıkta yetişen ayrık otları ve zararlı böceklerin yanında, bu verimli topraklardan gür başakların da fışkırdığını, bire yedi, yediye yetmiş, yetmişe yedi yüz verdiğine de şahitlik etmektedir.

İYİ ŞEYLERİN de OLDUĞUNU GÖRÜYOR ve DUYUYORUZ:
İlayda ŞAMİLGİL: Sıvıların içindeki su miktarını mıknatısla, tespit edilebileceğini keşfeden gençlerimiz var: İlayda ŞAMİLGİL, yaptığı çalışma ve buluşlarla Nobel Fizik Ödülünü  alarak NASA’da çalışmaya hak kazanıyor.
Tuna Ilgın KAZAK: Doğatek’te madencilerin bir kaza durumunda hayatlarını kurtarabilecek bir proje ile Londra’da İnovasyon Özel Ödülünü koparıyor ve bütün projeler arasında birinci oluyor.
Mehmet Can DURSUN ve İrfan Efe BOZTEPE: Öyle bir yara bandı geliştiriyorlar ki şeker hastaları için yaraları iyileştiriyor. Bu proje ile ABD birinci oluyorlar. On bin dolar burs alıyorlar.
Barış PAKSOY: Matematikte geliştirdiği bir proje ile Almanya’da matematik öğretmeni olarak ders vermeye başlıyor.
Kağan ALPER: Taşınabilir CSM modeli uydu üretiyor.
Özel Ege Lisesi on birinci sınıf öğrencileri: Leylâ ALMASOUD ve Berna AKDENİZ, “Akciğer, Meme ve Prostat Kanserleri”nin tanısını on beş dakikada tespit edebilen çipler geliştiriyorlar. Avrupa’da düzenlenen Biyoloji Yarışmasında ise dört yüz otuz sekiz(438) proje içinde birinci seçilerek bizleri gururlandırıyorlar...

Bütün bunlar gelişen ve büyüyen ülkemiz ve dünyada üzücü durumların karşısında güzel şeylerin varlığıyla ümitlerimizi kuvvetlendiriyor ve geleceğe daha azimle ve kararlılıkla yürümemize vesile oluyor…

2 Ekim 2017 Pazartesi

ATATÜRK ve VATAN; Abdullah Çağrı ELGÜN

ATATÜRK ve VATAN
Abdullah Çağrı ELGÜN
Osmanlı Devletini yıkan Atatürk'tür diyorlar. Bu akıldan yoksunluktur. Bu tarih ve olayları bilmemektir. Bu, tarihi yalan yanlış anlatıp, çarpıtıp, yazanların, tarih bilgisi yoksunlarının tekerini yağlamaktır. Halbuki Atatürk:
YUNAN, İTALYAN,  BULGAR, İNGİLİZ, FRANSIZ,  KANADA, ANZAK, AVUSTURYA askerlerinden oluşan dünyanın yedi düveli yan yana gelerek Osmanlı Türkiyesi’nin topraklarını işgal ettiği ve bütün ümitlerin bittiği, halkın çaresiz şaşkınlığı arasında Osmanlının dağıtılmış per perişan askerlerini toplayarak şehir, kasaba ve de köylerini düşman çizmeleri altında çiğnenmekten kurtararak, düşmanı denize döken kahraman, gazi, mareşaldir. Bu ve bunun gibi düşünceler kıskançlık, aşağılık komleksi, Atatürk gibi bir Türk olamama, Atatürk’ü geçememe kıskançlığı ve ezilmişliği sendromudur… Milletimizin ve diğer milletlerin de gönlüne  taht kurmuş dehaları değersizleştirme, itibarsızlaştırma, küçültme girişim ve teşebbüsleri, bilerek ve isteyerek yapılan, millet düşmanlığı ve vatan hainliğinden başka bir şey değildir.
Yunan Başbakanı Venizelos’un oğlu, Bursa'ya girmiş  dedem Ertuğrul Gazi’nin sandukasına ayaklarını koyarak: "Ey Ertuğrul kalk! Kalk da torunlarının haline bir bak! Şimdi sen de onlar da ayaklarımın altındasınız!" diyen ağır sözler ediyordu…

Bir başka yer, İzmir Konak Meydanında Türk bayrağı düşman komutanının ayaklarının altına serilerek, Türk bayrağını çiğneyerek üzerinden geçip kendi bayraklarını göndere asan, Yunan komutanı hararetle ve alkışlarla selamlanmaktadır…
 İstanbul’u ele geçirerek, Padişahı gözetim altına almış olan İngilizler, Türk halkına, her yerde hakaret ediyor. Kadınlarımızın ve kızlarımızın ırzına geçiliyor.  İşgalci İngiliz askerleri, İstanbul’da hava atarak gezerlerken, esnaftan aldıkları malın bedelini ödemiyorlar; üstelik hakaret ediyorlar, aşağılıyorlardı... Bu işgal kuvvetlerinin her bir askeri ve subayı, İstanbul’da bindikleri otobüs ve vapurlarda ücret ödemiyorlar….O halde bindikleri otobüs ve vapurlarda, koltuklarda oturan hamile, kadın, kız ve yaşlılarımızı zorla, ite kaka kaldırarak, taciz ediyorlardı... Kaldırdıkları yolcuların koltuklarına İngiliz’in  o genç subay ve erleri, ayaktaki yolcuları koltuklara oturtturmamak için uzun oturuşla, ayaklarını uzatarak, sırıtarak, yılışarak ve yatarak gidiyorlardı.
İngiliz’in askerleri, her yeri işgal etmekle kalmamışlar, bizim gözetleme kulesi olarak kullandığımız askeri beldeleri de işgal etmişler.  Galata Kulesinde nöbet tutuyorlardı...
Ülke per perişan, millet aç, fakir ve savaş yorgunu... Türk Halkı, hemen her cephede, her aileden bir iki erkeğini o amansız savaşlarda Şehit vermiş. Tekrar savaş yapmaya, canlanıp silkinmeye mecali, takati yok! Yorgun ve bitkin bir haldedir…
Bütün bu şartlar altında ve çaresizlik içinde bir arayış ile kimisi İngiliz himayesini, kimisi de Amerikan korumasını (Mandatörlük) ister duruma gelmişti.
İşte böyle, her taraf işgal altında, en kutsal  mezarlarımız, mabet, Cami, Mescit, ve Türbelerimiz top mermileri, şarapneller ve düşman çizmeleri ile paramparça edilmiş halde iken, bir yiğit adam Atatürk çıkıyor...
Hanedanlığı ve Türk’ün namus ve şerefini kurtarıyor. Sandukaya ayakları ile basanların ayaklarını kırıyor ve İzmir’de “İlk hedefiniz Akdeniz’dir ileri!” diyerek İzmir’i yakıp yıkarken analarımıza, kadın ve kızlarımıza musallat olmuş, tecavüz eden düşmanları, denize döküyor. Vatanı, düşmanlardan temizliyor.
Osmanlı ordularını Libya’da yöneten, Tobruk’u kazanı, Derne’yi, Libya’yı İtalyanlar’dan gözü gibi koruyan. Çanakkale’yi, Conk Bayırı'nı, o dönemde Osmanlı Türkü’nün bozulmuş, dağıtılmış ordularını bir araya toplayarak, kınından çekilmiş kılıç gibi ordu yapan yiğit adam, Gazi Mareşal Mustafa Kemal Atatürk’tü...
Düşmanın bin bir yerden, binlerce asker, mühimmat,
şarapnel, top, cephane ve gemilerle saldırarak, akıl almaz taarruzlarına karşı yeni taktik ve planlar geliştirerek, çemberi yaran veehmet Âkif'in:
Kimi Hindu kimi yamyam kimi bilmem ne belâ;
Hani, tâuna da züldür, bu rezil istilâ!.." dediği bu Cehennemî savaşı kazanan deha adam, Gazi Mareşal Mustafa Kemal Atatürk’tü...
Padişahın yanına çağırarak şeref madalyaları verdiği, en küçük kızını onunla nişanlamak istediği ve kendisine, küçük bir ceylan hediye ettiği, çiçeği burnunda korkusuz komutan Gazi Mareşal Mustafa Kemal Atatürk’tü...
Diyarbakır’ı, Muş’u,  Birtlis’i  Ruslar’dan; Bingöl, Van, Tatvan, Erzincan, Erzurum’u Ermeniler’den tamamen temizleyen kahraman Gazi Mareşal Mustafa Kemal Atatürk’tü...
Filistin’de dağılmış, aç susuz, cephanesiz kalmış askerleri toplayıp bir araya getiren, onlardan bir ordu kuran komutan: Gazi Mareşal Mustafa Kemal Atatürk’tü.. .
Ülkemizdeki düşmanları kovmak için memleketin bütün bölgelerinde tek tek cephe oluşturan, Amasya’da Erzurum’da Sivas’ta kongreler tertip ederek, milleti uyandırıp. ne İngiliz ne Amerika ne de başka bir devletin korumasını(Mandatörlüğüne) kabul ettirmeyen, halkı heyecanlandırarak, ayağa kaldıran kahraman: “Haddı müdafa yoktur, sathı müdafaa vardır; ve bu satıh, bütün vatandır” diyerek halka ufuk açan, yol göstererek, vatanını savunması için heyecanlarını diri ve canlı tutarak şahlandıran: Gazi Mareşal Mustafa Kemal Atatürk’tü...
İzmir ve Eskişehir’deki Yunan’ı; Konya’da İtalyan’ı; İstanbul’da İngiliz’i; Antep ve Adana'da Fransız’ı, topraklarımızdan def eden dahi, yine Gazi Mareşal Mustafa Kemal Atatürk’tü...
Yeni bir devlet kurarak, bu millete, kendisinin kim olduğunu hatırlatan, ona Türklüğünü, Türk olmakla övünmeyi, Türklüğü ile gurur duymayı, muhtaç olduğu kudretin damarlarındaki asil kanda mevcut olduğunu, çalışması gerektiğini, yükselmesi gerektiğini, ilimde, fende, sanatta ilerlemesi gerektiğini öğreten, Gazi Mareşal Mustafa Kemal Atatürk’tü...

 Halkına, okumayı ve yazmayı öğreten de odur. 1929’da Mısır’da bulunan Mehmet Âkif’e Kuran’ı tercüme etmesi içn 1000TL. gönderen odur. Arapça yazılı Kuran’ı, ilk defa Türk Diline çevirttirerek, ana dili ile Türkçe okunmasını sağlayan, Gazi Mareşal Mustafa Kemal Atatürk’tü...
İlk defa kadınlara seçme ve seçilme hakkı tanıtan, kadının ilk defa pilot, öğretmen, doktor, avukat, mühendis, polis, olmasının önünü açarak, kafese kapatılmaktan, peçelerin altında gizlenmekten, karanlık odalara terk edilmekten kurtaran mucizevî kahraman, Gazi Mareşal Mustafa Kemal Atatürk’tür...
23 Nisan Çocuk Bayramı ilan ederek çocukları sevindiren, dünyada ilk defa çocuklara bayram hediye eden, onları koruyan ve kollayan babanın adı Gazi Mareşal Mustafa Kemal Atatürk’tür...
Geometri kitabı yazan, Türkçeyi Arap ve Fars dilinin baskısından kurtararak yeni alfabe ile herkesin anlamasını, anlaşmasını sağlayan bilim adamı, mucit, deha Gazi Mareşal Mustafa Kemal Atatürk’tür...

Atatürk, ölümünden sonra bile diri kalmayı başarmıştır. Hasta yattığı yatağında bile düşmanlarını kıskandırmış, bugün yattığı ebedî istirahatgâhında bile bütün dünyaya ders vermiştir, Karanlık güçleri, düşünce ve ileri fikirleri ile her defasında yenmiş, mahçup etmiş  bir kahramandır…
Bu kadar sahtekar, din düşmanı yobazların, İslâm dininin güzelliklerini tanımadan herkesi, olur olmaz her şeyde Cehennem ile korkutmaları akıl almaz bir şeydir…
Oysaki Kuran; ve Allah’ın Elçisi Hz. Muhammed Mustafa: “Korkutan, müjdelemeyen; kolaylaştırmayıp, zorlaştıran; güldürmeyip eziyet ve sıkıntı çektiren; anlamayan, düşünmeyen, akıl etmeyen, sorgulamayan, ibret almayan…ve benzerleri kulunu sevmez…”
Halka ve din mensuplarına korku salanları, onları sindirenleri, korkutan, göz dağı ve baskı ile kapatanları, evlerine odalara hapsetmeyi, içeriden dışarıya çıkmanın, hamile olarak yürümenin haram olduğunu iddia edenleri, kadının bir erkeğin karşısında konuşmasının günahlığını anlatanları, peygamberlik ötesi tebliğciliğe soyunanları, Allah ile kul arasına girenleri ve ATATÜRK düşmanlığını, bu millet ve de insanlık affetmeyecektir!..

Kendisine hizmet etmiş halk kahramanlarını, millete hizmette yarış etmiş büyüklerini ve devlet adamlarını bilmeyen, halkın liderlerinden bihaber, geçmişini okumayan, araştırmayan ve onlardan feyiz almayan milletlerin çocuklarının gelecekleri yoktur. Olmayacaktır!..
Atatürk’e düşman olanlar olsa olsa, dünün İngiliz ve Amerikan Mandacılığını, Koruyuculuğunu kabul etmek istemiş mandatörlerin torunlarıdır. Bu sebeple Atatürk’e düşmandırlar. Değil ise bu düşmanlık bilerek ve isteyerek yapılıyorsa düpedüz, büyük Türk milletine ve onun asil evlatlarına hakarettir ve millete ihanetin ta kendisidir…
KAYNAKLAR:
1.  www.idefix.com
2.wwwtevfıkbir.com
3.www.uyaneyturkgidiyoruz.com
4. “Cemaat ve Mesut Barzani”,  Erdal SARIZEYBEK;
5.http://www.kitapyurdu.com/kitap/cemaat-ve-barzani/325955.html
6.http://www.yeniakit.com.tr/haber/abdli-yahudi-bankaci-rockefellerden-yuzyilin-itirafi-iste-turkiye-uzerinde-oynanan-kirli-oyunlar-247109.html
7.https://bpakman.wordpress.com/inanc-dunyasi/dinler-arasi-diyalog/musevi-islami-cemaat-iliskileri/gumushanevi-dergahi-museviler-ve-bop/

Translate