11 Eylül 2019 Çarşamba

ERDOĞAN DERHAL ÇEKİLMELİDİR! Abdullah Çağrı ELGÜN


ERDOĞAN DERHAL ÇEKİLMELİDİR!
Abdullah Çağrı ELGÜN
Recep Tayyip Erdoğan Cumhurbaşkanlığı Başkanlığı Hükümet Sisteminden ve başında bulunduğu AKP’den derhal istifa etmelidir. Yerine yeni bir seçim ve AKP’nin içinde olmadığı CHP, MHP, İYİ PARTİ, HDP, SAADET PARTİSİ ve diğer büyük Partilerin de olabileceği, (Millet Vekili Bulunan) bir “Millî Mutabakat Hükümeti” kurulmalıdır. Kurulacak bu hükumet, derhal eski sisteme geçerek, Meclisin içinden ve dışarısından gösterebileceği birkaç aday ile seçime giderek yeni bir Cumhurbaşkanı seçmelidir.
Bugüne kadar mevcut hükümetin bozduğu komşularımız ile olan münasebetler, derhal düzeltilmeli; Suriye Politikası ve Lozan öncesi ve Lozan sonrasındaki haklarımız, Akdeniz’in bütünü, Kıbrıs, Suriye, Irak, İran Müslüman Ülkeler, Türk Cumhuriyetleri ile kopmaz gönül bağlarımız ve sınırlarımız yeniden gözden geçirilmelidir…
ABD’nin (BOP) Büyük Ortadoğu Projesi adı vererek, Ortadoğuyu parça parça ederek şehir devletlerine dönüştürme görevini, Recep Tayyip ERDOĞAN’a yüklediği ve halen yürürlükte olan bu proje ve BOP Başkanlığının, Büyük Kürdistan ayıbı, derhal kaldırılmalıdır…
Ortadoğu ülkelerini şehir şehir bölerek, Diyarbakır’dan Tebriz’e kadar uzanacak olan ve Bulgaristan ile Japonya arasında kalması düşünülen koridorda, Batıya sadakatle, en çok bağlı olacağı düşünülen ve ona göre haritaları çizilen Büyük Kürdistan ütopyasına, derhal son verilmelidir.
Osmanlının eski eyaletleri ile olan bağlar, yeniden kurularak kardeşlerimiz ile bağlarımızın güçlendirilmesi çalışmalarına derhal başlanmalıdır…
Müttefikimiz zannettiğimiz ve bizi sürekli hançerleyip arkamızdan vuran ABD ve onun arkasındaki İngiltere, İsrail ve de Rusya ile olan bağ ve bağlantılar, yeniden gözden geçirilmeli ve yeni politikalarla, ülke çıkarları ön plana alınmalıdır.
Ülkede yabancı şirketler ve yabancı şirket ortaklıkları, satılan kamuya ait arsa, fabrika, şirket, taşınır taşınmaz menkul ve gayri menkuller, tespit edilerek, yeni bir kanunla, ülkemiz lehine bir karara bağlanmalıdır…
Önerimiz, içinde bulunduğumuz bugünkü durumdan kurtulunması için: Ülkemizin Kurtuluş Savaşı sırasında yaşadığı işgal, yıkım, talan etme, yağmalama, katliam düş ve düşüncelerinin, yeniden ve tekrar yaşanmaması ve ihtimal daha kötü durumunun yaşanabileceği hesap edilerek, ülkenin, bu kötü gidişattan kurtarılması açından, elzem ve hiç şüphesiz gereklidir…
Bugün, Ruslar Akdeniz’e (Yıllardır hayalini ettiği ve özlediği “Sıcak Denizlere”) inmiş, geçmişteki eyaletlerimiz, Irak, (Halep, Şam, Yemen, Musul, Erbil, Kerkük) Suriye, Mısır, Lübnan, Afganistan, …vb. komşularımız işgal edilmiş Türkler’in son kalesi de işgal edilmek için Türkiye’ye, ölmek üzere olan “HASTA ÜLKE” muamelesi yapılmaktadır…
Ülkemizde, gizliden ve açıktan başlatılmış olan savaş, Türkler’in Avrasya içine bir kısrak başı gibi girmiş olan son kalesini de işgal etmek için büyük devletlerin içimizde yönetime getirdikleri maşaları ve onların işbirlikçileri terör örgütleriyle birlikte, sürdürülmektedir.
Geçmişi Hatırlatacak Olursak: Osmanlı Türkiyesi’nin
Kuruluştan Yıkılışa Kadar Olan Toprakları
1.Türkiye  2.Bulgaristan (545 yıl) 3.Yunanistan (400 yıl) 4.Sirbistan (539 yıl) 5.Karadag (539 yıl) 6.Bosna-Hersek (539 yıl) 7.Hirvatistan (539 yıl)  8.Makedonya (539 yıl) 9.Slovenya (250 yıl)  10.Romanya (490 yıl) 11.Slovakya (20 yıl) Osmanlı adı: Uyvar  12.Macaristan (160 yıl) 13.Moldova (490 yıl) 14.Ukrayna (308 yıl)  15.Azerbaycan (25 yıl) 16.Gurcistan (400 yıl)  17.Ermenistan (20 yıl) 18.Guney Kıbrıs (293 yıl) 19.Kuzey Kıbrıs (293 yıl) 20.Rusya'nın güney toprakları (291 yıl) 21.Polonya (25 yıl)-himaye- Osmanlı adı: Lehistan  22.İtalya'nın güneydoğu kıyıları (20 yıl) 23.Arnavutluk (435 yıl)  24.Belarus (25 yıl) -himaye- 25.Litvanya (25 yıl)-himaye- 26.Letonya (25 yıl) -himaye- 27.Kosova (539 yıl)  28.Voyvodina (166 yıl) Osmanlı adı: Banat Asya Asya : 29.Irak (402 yıl)  30.Suriye (402 yıl) 31.Israil (402 yıl) 32.Filistin (402 yıl) 33.Urdun (402 yıl) 34.Suudi Arabistan (399 yıl)  35.Yemen (401 yıl)  36.Umman (400 yıl) 37.Birleşik Arap Emirlikleri (400 yıl) 38.Katar (400 yıl) 39.Bahreyn (400 yıl) 40.Kuveyt (381 yıl) 41.İran’ın batı toprakları (30 yıl)  42.Lubnan (402 yıl) Afrika: 43.Mısır (397 yıl) 44.Libya (394 yıl) Osmanlı adı: Trablusgarp 45.Tunus (308 yıl) 46.Cezayir (313 yıl) 47.Sudan (397 yıl) Osmanlı adı: Nubye  48.Eritre (350 yıl) Osmanlı adı: Habeş 49.Cibuti (350 yıl) 50.Somali (350 yıl) Osmanlı adı: Zeyla 51.Kenya sahilleri (350 yıl)  52.Tanzanya sahilleri (250 yıl) 53.Çad'ın kuzey bölgeleri (313 yıl) Osmanlı adı: Resade  54.Nijer'in bir kısmı (300 yıl) Osmanlı adı: Kavar 55.Mozambik' in kuzey toprakları (150 yıl)  56.Fas (50 yıl) -himaye- 57.Batı Sahra (50 yıl) -himaye- 58.Moritanya (50 yıl) -himaye-  59.Mali (300 yıl) Osmanlı adı: Gat kazası 60.Senegal (300 yıl) 61.Gambiya (300 yıl)  62.Gine Bissau (300 yıl) 63.Gine (300 yıl) 64.Etiyopya'nın bir kısmı (350 yıl) Osmanlı adı: Habeş Halifeye Bağlı Olan Ülkeler 65.Hindistan Müslümanları -Pakistan 66.Doğu Hindistan Müslümanları -Bangladeş 67.Singapur 68.Malezya 69.Endonezya 70.Türkistan Hanlıkları 71.Nijerya 72.Kamerun. Osmanlı Donanması'nın Değişik Sürelerde Bulunduğu Ülkeler :73.Fransa 74.İspanya 75.İngiltere 76.Monako 77.Hollanda 78.Norveç 79.İzlanda 80.İrlanda 81.Cebelitarık 82.Danimarka 83.İskoçya 84.Myanmar 85.Japonya Osmanlı Ordusunun Değişik Sürelerde Bulunduğu Ülkeler 86.Almanya 87.Liechtenstein 88.San Marino…vb. gibi bunca Şehir Devletlerimiz Bağımsızlık isteyerek Osmanlı Türkiye’sinden ayrılıp yalnız kaldılar ve güçlü devletlerin bir sömürgesi haline geldiler…

Bugün Osmanlı Türkiyesi’nden ayrılarak bağımsız kalmış devletlerin çoğunda ne çağdaş bir hayat ne barış ve mutluluk ve ne de huzur diye bir şey kalmamıştır!.. Yerine kardeşin kardeşi boğazladı iç ve dış savaşlar, sefalet, yıkılmış binalar, viran olmuş haneler, sakat ve yetim kalmış çocuklar, açlıktan nefesi kokan halk ve gözyaşı vardır…
Bugün aynı duruma düşmemek için mevcut hükümetin istifa etmesi, yönetimi derhal bırakması gerekmektedir. “Ben gidersem devlet biter! Ben gidersem dünya batar!” diyenler çoğunun mezarda, kemikleri kemikleri çürüdü; fakat ne Türkiye Cumhuriyeti bitti ne de dünya battı!..  Hatta eskisinden daha iyi durumdalar…
İktidar ülke içindeki sorunları çözemediği gibi: “Ben artık bu işi yapamıyorum ve bırakıyorum!” diyebilecek bir büyüklüğü gösterememektedir.
Daha fazla iktidarda kalabilmek için ülke içindeki insanları kamplaştırmakta, bölmekte ve parçalanmakta, sadece iktidarda kalabilmek istek, arzu, hırs ve giderek dinmek ve doymak bilmez ihtirasıyla kendinden geçmiş, iktidarın nimetlerini, ailesi, yakınları, yandaşları ile paylaşmak ve özelleştirme yoluyla dış güçlerin şirketlerine peşkeş çekmek suretiyle, içerideki bütünlüğü ve huzuru sağlamakta yetersiz kalmıştır.
Dışarıda ise olan bitenden gafildir veya elini kolunu bağlayan, olay ve durumlara müdahale etmesine engel olan, başka birliktelikler bulunduğu, şüphe götürmez bir gerçektir…
Bu şekliyle, ülke içinde ve dışında çözüm bekleyen meselelere teşhis konulamamakta, savaş içinde bulunan komşu ve kardeş devletlerden kaçarak, Türkiye’ye sığınan göçmen sayısı her geçen gün artmakta, Türkiye ekonomisi felç olmuş, rant kapıları sonuna kadar açılmış, yapılan işlerden yüzdelik komisyon(rüşvet) alma; iltimas, adam kayırma, makam ve mevkilere liyakatsız eş, dost akrabaları yerleştirme; tayin ve atamalarda gerçekleşecek ufacık atamaların bile DOLAR ve EURO karşılığı yapıldığı, hapiste yatan FETO Terör Örgütü Mensuplarının Yüklü Paralar Karşılığında Bakanlar tarafından serbest kaldığı söylentileri basında yer almıştır…
Mevcut iktidarın, özelleştirme adı altında millet mallarını yağmalama, talan etme peşinde olması sebebiyle iç ve dış ticaret durma noktasına gelmiş; “Sözleşmeli Personel” adı altında “4A, 4B, 4C” kadrolar ihdas edip çalışanları kamplaştıran ve gelir dağılımında eşitsizlik yaratarak, milletimizin dertlerine çare olamamaktadır…
Devleti, Halidî Tarikatı’nın eline teslim eden: “Türkiye’yi, (Dar’ül Harp) yağmalanacak bir “Kafir Ülkesi” gören, millet malını belediyeler veya AKP’li bakanlar eliyle talan edip, yağmalayan, Cumhuriyetin kurucu değerlerine ve kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e, ahlâksızca saldıran ve iftiralar atan kişiler, hep bu Tarikat Halidî Tekkelerinde imal edilmiştir…” (Tarikat Kuşatmasındaki Türkiye “Halidî Cehennemi”, Kaynak Yayınları-(Diyanet’in Tarikatlar Rapor)
Bugün, bizi bizle barıştıracak, bizi bizle kucaklaştıracak, bizi komşularla barıştıracak, kucaklaştıracak yeni bir lider ve hükümete, çok acil olarak ihtiyaç bulunmaktadır…
Batılı bütün ülkeler birleşerek, geçmişteki Osmanlı Türkiyesi’nin bir eyaleti Ürdün’de, büyük tatbikatlar yapmaktadırlar.
Ülkemiz içerisinde Suriyeliler ve diğer göçmenlerin durumu, işsizlik, gelir dağılımdaki adaletsiz uygulamalar, çalışanlardaki ücretlerin enflasyon karşısındaki düşük ve uçukluğu, ülkemiz insanlarını, patlamaya hazır pimi çekilmiş bir bomba haline getirmiştir…
Dünyanın bütün donanmaları Açık Denizlere (Akdeniz) inmiş, FETÖ, PKK, PYD, KCK, … ve daha nice teröristleri besleyip teşkilatlandıran güçler, durumlarını daha da güçlendirmişlerdir. Bu duruma gelinceye kadar on sekiz yıldır (18) iktidarı elinde bulunduran yetkililer, bu durumu önleyici tedbir almamış veya başka gizli bağlantılar sebebiyle alamamış, dış güçlerin oyun ve tuzaklarını görmemiş, görememiş ve tuzaklarını bozamamıştır:
Ordumuzun başına çuval geçirmesi, 17-25 Aralık 2013’te Bakanlar ve Çocuklarına Yönelik Üstü Kapatılmış Yolsuzluk Olayları, Orduya yapılan Balyoz, Sarıkız, Ergenekon Kumpas ve Operasyonları, FETÖ Terör Örgütü’nün İş Başındaki Hükümetle Olan Kucak Kucağa irtibatı, FETÖ Terör Örgütü’nün Siyasî Ayağının halen hükümetin en ileri makamlarında ve dokunulamaz olmaları;  PYD, YPK, KCK, PKK, ÖSO, …vb. örgütlerinin dış güçlerle birliktelikleri ve onlara maşalık yapmaları ve Kırmızı Pasaportlu Türk Vatandaşı Barzani’nin gözümüzün içine baka baka Bağımsız Kürdistan’ı ilan etmesi, müttefik diye iktidarların bağrına bastığı ABD ve yandaşlarının, ellerine silah verilen bu çapulcu Terör Örgütlerinin palazlandırılıp ordu kurmalarına müsaade edilişi, bardağı taşıran son damla olmuş, irili ufaklı elliye yakın adalarımızın durumu, karadaki topraklarımızda olduğu gibi deniz sahalarımızı da korumada endişeye sevk eder duruma getirmiştir…
KKTC açıklarında büyük devlerin güçleri hazır beklemektedir. FETÖ, PKK, PYD, YPG, KCK, eliyle ve dış devletlerin ve içerideki işbirlikçilerin desteğinde ülkemize siyasî, sosyal, ekonomik operasyonlar yapılmaktadır. Mevcut İktidar coğrafî bölgedeki olayları daha önceden görememiş ve bazıları ile ittifak yapmış (ABD’nin beslediği ve palazlandırdığı FETO Terör Örgütü, YPG, PYD, PKK ve yandaşlarına, Üç Yıl Süreyle Operasyon Yaptırmayarak, Terörist Başı Abdullah Öcalan ve Ekibiyle, Çözüm Süreci Üretmiş, Akil İnsanlar Heyeti, Oslo, Dolmabahçe, Kandil’de bunlarla resmî ve gizli olarak yaptıkları “Mutabakatları” bizzat iktidarın başının ağzından basına yansıtılmıştır.) ve daha dün İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı Seçimlerinde, kırmızı bülten ile aranan Osman ÖCALAN’ın TRT kanallarında konuşturulması, İmralı Cezaevinde tutuklu bulunan teröristlerin başı, çocuk katili Abdullah ÖCALAN’ın ziyaret edilerek, teröristlerden siyasî medet umulması akılla, mantıkla ve vicdanla bağdaşacak bir durum değildir…
Mevcut İktidarın Sahipleri, doğruları görme, anlama, teşhis etme ve duymada özürlüdür… Meseleleri çözmekte, ülke insanlarımız için yeni politikalar geliştirmekte akıl, sağduyu ve izanını kaybetmiştir…
Bu İktidarın Gitmesiyle Kurulacak “Millî Mutabakat” Hükümetiyle:
Suriye ile barışacağız. Akdeniz açıklarında gezinen dünyanın askerlerinin toplanmaya başladığı bölgelerde, tedbirlerimizi artıracak gerekirse haklarımızı koruma savaşı başlatacağız. Fırat’ın doğusuna çok acil operasyon yaparak düşmanların oyununu sona erdireceğiz…
ABD, İngiltere, Fransa, Suudi Arabistan ve Ürdün’ün Ürdün’de toplanarak Suriye’yi bölme ve Kürt Türk Savaşı Başlatma, oyununun perdesini kaldırıp atacağız…
İngiltere’nin, Birinci Dünya Savaşı sırasında Osmanlı Türkiyesi’ne İsyan Etme karşılığında, kendilerine (Büyük Arap İmparatorluğu Kurma) vaadi vererek Peygamberimiz’in soyundan gelen Şerif Hüseyin ve Oğulları İngilizler tarafından kandırılmıştı. Bugün de kardeşlerimiz ile aramızı bozup, Osmanlı Türkiye’sini parça parça ettikleri gibi 100 yıl sonra kardeşlerimize, aynı hataları tekrar ettirerek, Türk Kürt Savaşı başlatmak isteyen tiyatro oyuncularının binalarını, başlarına yıkacağız…

Mekke ve Medine’yi barındıran Arabistan Yarımadası’nın büyük kısmı Püriten (Hıristiyanlık) inancı bir ideolojiye sahip İbn Suud’a verilerek Suudi Arabistan’ı kuranların Türkiye’ye düşmanlık etmesine son vereceğiz…  
Haşimiler’den yani Hz. Peygamber’in neslinden gelen Şerif Hüseyin’in oğlu Faysal’a verilen ve adını bile İngilizler’in koyduğu Gerthrude Bell tarafından belirlenen Irak’ın sınırları yeniden düzenleyeceğiz.
Fransızlar tarafından çizilen Suriye ve Lübnan sınırları ile Faysal’ın kardeşi Abdullah’a verilen ve işgal edilerek Filistinlilerin sürüldüğü Ürdün ile yeni irtibatlar kuracağız.  
İngilizler tarafından petrol kaynaklarına göre teşekkül ettirilen Osmanlı Türkiyesi’nin şehirleri Petrol Zengini Körfez Ülkeleri ile durumumuzu yeniden gözden geçireceğiz.   
İngilizler’in teşvik ve desteğiyle Filistin toprakları üzerinde, Müslümanların Mekke ve Medine’den sonra üçüncü kutsal şehri, Kudüs’ün yer aldığı şehirde kurulan İsrail’in işgal ettiği topraklarda Osmanlı Türkiyesi’nin tapulu malı ve dünyanın korunması gereken kutsal ve harika diyarlardan biri olduğunu hatırlatacağız… Gerekirse bütün insanlığın huzur ve sükûnunu sağlamak ve barış getirmek için asker sevketmekten çekinmeyeceğiz. 
1967 ve 1973 Savaşları, ardından 1978 Camp David Anlaşmasıyla, Mısır-İsrail Barışı ve 1994 Vadi Arabe Anlaşması'yla İsrail-Ürdün Barışı ile sınırları çizilen bölgelerde de hakkımız olduğunu dünyaya duyuracağız…
Arap bölgelerinde etnik ve Mezhep farklılıklarına göre, yeni haritalar çizilmeye ve kolonici devletler tarafından kolay yönetilebilecek daha küçük "Mikro Şehir Devletleri" kurmaya çalışanların oyunlarını bozarak, bu Mikro Şehir Devletlerinin bölgeye huzur getirmesi beklemenin, bir hayal olacağını ispat edeceğiz.

27 Haziran 2018 Çarşamba

MHP, YİNE AKP'yi İKTİDARA TAŞIDI; Abdullah Çağrı ELGÜN


MHP, YİNE AKP'yi İKTİDARA TAŞIDI
Abdullah Çağrı ELGÜN


AKP'nin iktidara geldiği günden beri arkasında ve sağ kolu olarak bekleyen BAHÇELİ, kendisini, partisini ve dava arkadaşlarını değil; fakat AKP ve kadrolarını yeniden iktidar yapmayı başardı...
Her zor zamanda, ERDOĞAN'ın arkasında dimdik ve yalın kılıç duran BAHÇELİ, 24 Haziran 2018 seçimlerinde de AKP'ye her türden korumayı yaparak, onu iktidara taşımıştır.
AKP'deki küskün seçmenlerin, Millet Vekilliğinde MHP'ye yöneldiğini söylemek mümkün. Böylece küskünlerin AKP'ye  ders vermek istediği anlaşıldı.
İYİ  Partiden beklenen performans gelmedi....
En az % 20-25, hatta 30-35 beklentisi oluşmuşken % 10 küsürlerde kalması AKŞENER taraftarlarını zora soktu. “Millet İttifakı”nın(CHP, İYİ PARTİ, SP; DYP),  “Cumhur İttifakı” AKP, MHP, BBP, HÜDAPAR) karşısında çok çok sönük kalmasını anlamlandırmak mümkün gözükmüyor!.. Bu soru akılları her daim kurcalayacak…
İYİ Parti, MHP seçmeninin yarısının oylarını kaparak, meclise girmeyi başardı; fakat MHP'nin gerisinde kaldı. "MHP bitecek, bitti, bundan sonra esamesi okunmaz!..."  denirken, AKP küskünlerinden ve kendi kemikleşmiş oylarını koruyarak yükselişe geçti...
Muharrem İNCE, tek başına oyları yükseltmiş olmasına rağmen, başaramadı ve Erdoğan'ı geçemedi.  İYİ Partiye giden bütün oyları CHP'ye geri getirerek CHP oylarını toparladı ve yükseltmeyi başardı...
Bu seçimin tek ve yegana galibi herkesi ekarte ederek; söylemleri, ikna yöntemi, hitabeti, ve bütün medya ve devlet gücüyle parti, liderini ve toplumu ikna(!) eden AKP ve lideridir.
İYİ PARTİ, CHP'nin kendisine yönelmiş oylarını İNCE'nin gayretli çalışması ve AKŞENER'in Vekil Adaylarında:
Vekil Adayları belirlemedeki yanlış tercihleri,
Deneyimsiz ve acemi  teşkilat yöneticileri,
Ekip çalışması nedir, henüz  bilmeyen; fakat  sadece gayretkeş teşkilat organları;
YOL ARKADAŞLARINI YOLDA BULDUKLARINA DEĞİŞMESİ sebebiyle beklenen performansı gösteremedi ve kaybetti.
CHP, İnce'ye %30 verdi; ancak, vekillikte %22'ye düştü. Aradaki %8'lik oylar HDP' ye gitti ve HDP  varlığını korumuş oldu. Ne AKŞENER, ne de İNCE kendi il, ilçe ve yörelerinde beklenilen oyları alamadıkları gibi diğer partilerin çok altında kaldılar.
Enteresan bir arikmatik ortaya çıktı...
HDP,  üçüncü  PARTİ durumuna yükseldi. MHP,  AKP düne kadar birbirlerine ağza almadık sözlerle suçlarken, sarmaş dolaş, kuzu sarması oluverdiler...
Saadet Partisi de ümit edilen ve seçim öncesi halkta yarattığı rüzgarı seçimde yakalayamadı. Eğer bu seçim de bir şaiya yoksa(!?) Halk da anketler de hatta bazı duayenler de yanıldılar.
“Yine 24 Haziran'da gerçekleştirilen seçimlerde Adalet ve Kalkınma Partisi (AK PARTİ) %42.50, Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) %22.68, Halkların Demokratik Partisi (HDP) %11.63, Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) %11.13, İyi Parti (İYİ PARTİ) %10.01, Saadet Partisi (SAADET) %1.35, Hür Dava Partisi (HÜDA-PAR) %0.32, Vatan Partisi (VP) ise %0.24 oranında oy aldı.
 Bu oy oranlarına göre:AK PARTİ: 293, CHP: 146, HDP: 67, MHP:50, İYİ PARTİ: 44 Milletvekili ile TBMM'de yer alacaklar.”
Bütün partiler, bu sonuçlardan ders çıkarabilecek mi?. Aynı kökten gelerek ayrılan ve parça parça olan  ÜLKÜCÜLER (MHP - İYİ PARTİ ve BBP)si birleşebillir, AKP’yi dizginleyebilirler mi? 
HDP'den bir kısım vekil istifa edip CHP'ye geçebilir mi?
Bunları da zaman gösterecek...
Milletin verdiği karar enteresan ve bağlayıcı. Hiç olmayacak partiler ve organlar yan yana gelip, barış içinde geçen bir seçime imza attı.
Milletimizin verdiği bu kararın, ülkemize ve halkımıza hayırlı uğurlu olmasını diliyorum.

KAYNAKLAR: 
1.https://www.cnnturk.com/turkiye/ysk-secim-sonuclari-il-il-cumhurbaskanligi-secim-sonuclari-ve-2018-oy-oranlari

          2.https://www.cnnturk.com/video/turkiye/iste-24-haziran-yurt-disi-secim-sonuclari

          3.http://www.posta.com.tr/yazarlar/yazgulu-aldogan/secim-sonuclari-kutsaldir-2016794

https://www.aydinpost.com/
          4. 24-haziran-secim-sonuclarina-iliskin-son-anket-iste-liderlerin-masasindaki- 
anket-son --341010h.htm

22 Haziran 2018 Cuma

PASLAŞMALAR ve AKP SÖZCÜSÜ BAHÇELİ!;,Abdullah Çağrı ELGÜN


PASLAŞMALAR ve AKP SÖZCÜSÜ BAHÇELİ!..
Abdullah Çağrı ELGÜN
PASLAŞMALAR:

Meral AKŞENER, Muharrem İNCE ve Temel KARAMANLIOĞLU rollerini çok iyi ezberlemişler. Bu üçlünün karşısında sadece Tayyip ERDOĞAN’ın kalmış olması şayanı dikkattir. Demek ki sahalarda en etkili ve tek muktedir AKP’de, ERDOĞAN… Başka muhatap yok!. Demek ki ERDOĞAN giderse bunların hiç birinden eser ve iz kalmayacak?
Canlı televizyon, geçmişe dönük videolar, basın ve yayınların incelenmesi, anında onlara ulaşılması, yalan yanlış söylenenlere karşılık bulunması iktidarı zora sokuyor. Eskiden olduğu gibi halkta rağbet bulmuyor. AKP’nin geçmişte söyledikleri ile bugün o söylenenleri  söyleneni tekzip etmesi, yalanlamasına kimse kanmıyor… Bu durum muhaliflerin gözünden kaçmadığı gibi halkta da karşılık buluyor. Üstelik muhaliflerden anında cevap buluyor.
Erdoğan: “Ey Muharrem! Nerdesin?”
İnce: “Ey Erdoğan! Burdayım! Buyur!”
Akşener: “Arkadaş azıcık sus. Birazcık ailene zaman ayır, birazcık evinde otur, her konuda konuşmak mecburiyetinde değilsin, her seferinde şu parmağını sallamak zorunda değilsin. Azıcık evince otur dinlen, nefes al, biz de nefes alalım, Türkiye'de nefes alsın!.." (https://tr.sputniknews.com/turkiye/201803061032523733-aksener-erdogana-seslendi-azicik-sus/ )
“Bugün kendi ikbal ve makamlarını korumak için yapamayacakları hiçbir şey yoktur. Ölçüleri makam ve mevkilerini korumak olunca: her şey kutsal, her şey millî. Makam ve mevkilerine dokunan herkes düşman onlar için. Yüze gülümseyip arkadan malı götüren tosunlarınız var sizin. 28 Şubat'ta yağlı kazıkla tehdit edilirken, dik duran karakterimiz var bizim. 15 Temmuz’da uçaklarla kaçıp, güvende olduğunu anlayınca kahramanlık taslayan lideriniz var sizin.” ( https://www.yeniakit.com.tr/haber/meral-aksenerden-erdogana-yonelik-skandal-sozler-443203.html)
VAZGEÇMEK İSTERLER Mİ?

Seçim sonuçları şimdiden görünüyor. AKP kaybetmiş. Erdoğan Saray’dan ayrılacak… Ayrılacak; ama nasıl? Bu o kadar kolay mı? Bu kadar nimet, bu kadar saltanat, ve etrafta el pençe divan duran hizmet erleri!..
Seçim sonuçlarının açıklanmasından hemen sonra iktidar kaybetmiş olarak, usulsüz dosyaları, evrakları ve yapılanları yok etmek, delilleri ortadan kaldırmak için can havli ile sancılı çok acele bir imha ve talan yapacak!..
Buna karşı muhalefetin tedbiri nedir? Seçim için bütün planları düşünen muhalifler bunu da düşünmeli alternatif planları ortaya koymalıdırlar.   
Erdoğan’ın, belediye başkanlığı ettiği dönemler de dahil, devletin bütün imkanlarını kendi emrine bağlamış, kurduğu sistemlerle illegal ve legal bütün imkanları siyasî bir partinin emrine teslim etmiştir. Eş  dost, akraba hısım, yandaşlar, partililer, dernekler, vakıflar, basın, yayın ve bir o kadar da ondan beslenen, nemalanan ve geçimini onun hayatiyetine bağlamış bir örgütleşmiş, sistem kurmuş bir topluluk var karşıda. Bu sistem çökse, yıkılsa da birden bire gidebilir mi? Bu öyle kolay kolay kabullenilecek bir şey olabilir mi?.. Bu iktidar ile kurulmuş olan bağlar, bir birine bağlı hareket eden zincirlerin kopması, ara verilmesi, olanlar için bir hayatiyet, yaşamak ve ölmek arasında bir seçim; fakat maalesef; ve çok acıdır ki öyle veya böyle her şey zamanı gelince son bulur...
Bunca evraklar, usulsüz dosyalar, binlerce gizli anlaşma ve sözleşmeler, taahhütler, nasıl ortadan kaldırılacak?.. Yakılacak veya imha edilecek?.. Kim, nasıl ne zaman yapacak bunu?
Bir eli yağda bir eli balda, villalar, yazlıklar, havuzlu daireler ve sıfır arabalar ve havadan devlet kasasından, veya örtülü ödeneklerden ve komisyonlardan gelen paralar… İktidar, bu gücü elinden kaydığını gittiğini, çözüldüğünü anlayınca, nasıl bir vehme  kapılacak?  Vazgeçebilecek mi? Vermemek için direnecek mi?..
Muhalefet bunların da cevabını düşünmeli ve bulmalı!.. Çözüm üretmeli.

BAHÇELİ, AKP SÖZCÜLÜĞÜNÜ ÜSTLENMİŞTİR!..

Erdoğan’dan habersiz Bahçeli’nin söz söylemesi mümkün değil!.. Belli zaman aralıklarında görüşüp konuştukları bilinen bir gerçektir. 2015 seçimleri öncesinde Tuğrul TÜRKEŞ, AKP’ye geçmeden önce ve seçimler  öncesinde Bahçeli’nin gizliden Erdoğan ile görüştüğünü beyan etmiş bu sözleri bütün basında da yer almıştı… Sonrasında malum çıkışlar, MHP’den Tuğrul TÜRKEŞ’in ayrılması, HDP ve MHP’nin seksen(80) milletvekili kazanmaları. AKP’nin tek başına hükümet kuramaması. BAHÇELİ’nin: “Hayır!” dayatması ve KILIÇLAROĞLU’nun BAHÇELİ’ye Başbakanlık teklifi ve sonra 1 Kasım 2015 seçimleri; ve HDP(59 vekil) ve MHP’den(40 vekil) kaçan oylarla, milletvekilinin AKP’ye(317 vekil) kayması ve AKP’nin 317 vekil ile  tek başına iktidarı…
Bugün gelinen nokta geçmişin TEKRARINDAN başka bir şey değildir. Başkanlık sistemine karşı ve AKP’nin azılı rakibi gibi gözüken MHP; ve onun Başkanı BAHÇELİ, ERDOĞAN’nı Başkamlığa taşıdığı yetmiyor, bugün de Başkanlığını ve “Başkanlık Sistemi” ni pekiştirmek için ERDOĞAN’ın kendisine teklif ettiği, erken seçim açıklamasıyla tekrar erken seçime gidiyor. MHP, AKP’nin koltuk değnekliğinden başka bir şey yapmamıştır ve yapmıyor; ama hâlâ Ülkücü kimi seçmenleriinin algısını kendi lehine çevirebiliyor!..
Devlet BAHÇELİ: “Cumhuriyet rejimine düşman, Atatürk ve onun getirdiklerine muhalif, T.C. Türkiye Cumhuriyeti, Türkiye, Türk ve Türkçülük ve Türklüğe hasım, İstiklâl Marşı’na alerjisi olan, Marşımız okunduğunda ayağa kalkmayan,  “Ne mutlu Türk’üm diyene!” sözünden gocunan, ülkemizin isminden rahatsızlık duyan, milliyetçiliği ayakları altına alanların” değirmenine ülkücülere su taşıtmak istiyor… 
Erdoğan “Genel Affı dillendir!” diyor. Bahçeli: “Genel Af!”  diyor. 25 Haziran 2018, sabahı, Erdoğan kazanırsa bu af olabilir mi? Asla olmaz!.. Bir de Muhalifler kazanır ve bu af olursa ne olacağını biliyorum. Bir çok devlet düşmanı menfaat düşkünü çıkarcılar, yurt dışına kaçmak için hazırlanacak!.. Gerçekler bir bir açıklanacak, suçlular suçsuz, suçsuzlar suçlu olarak içeriye gidebilirler… Aklını biran kaybedenler delilleri yok etme, illegal anlaşmaları ve dosyaları ortadan kaldırmak için ellerinden ne gelirse yapacaklar. Bunun için muhaliflerin A,B, C planları mutlak olmalı ve tedbiri elden bırakmamalıdırlar. 
2015’te AKP’nin tek başına iktidar olma, konusunda olmak üzere, iki seçimde de Bahçeli’nin, Erdoğan ile görüşerek anlaştığı ve Tuğrul TÜRKEŞ’i, ERDOĞAN’a gönderdiği basında yayında yer almıştı. Şimdi de “Erken Seçim” kararı ile “Genel AF!” konusunda da ERDOĞAN-BAHÇELİ ikilisinin anlaşmış olduklarını görebiliyoruz. Kısaca Devlet BAHÇELİ, ERDOĞAN ile görünürde çatışıyor gibi yapıp, ERDOĞAN ne derse onu harfiyen yerine getiriyor. Kısaca Devlet BAHÇELİ, ERDOĞAN’ın sözcüsüdür!..
Devlet BAHÇELİ: ERDOĞAN ile birlikte MHP’yi dağıtma, ülkücüleri birbirlerine düşürme görevini üstlenmiştir. Ülkücülere de: “Dağılın! Sizin misyonunuz artık bitmiştir!” demektedir… Bunu görmek için çok zeki olmaya gerek yoktur.
KAYNAKLAR:
1)                   https://www.yeniakit.com.tr/haber/meral-aksenerden-erdogana-yonelik-skandal-sozler-443203.html
2)                   (https://tr.sputniknews.com/turkiye/201803061032523733-aksener-erdogana-seslendi-azicik-sus/ )
3)                   http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/ahmet-hakan/tugrul-turkes-olayina-dair-10-sey-29925024
4)                   https://www.sozcu.com.tr/2018/gundem/tugrul-turkesten-bahceliye-tepki-2461851/
5)                   http://www.mynet.com/haber/politika/ahmet-davutoglu-ile-devlet-bahceli-arasinda-tugrul-turkes-krizi-3164982-1

9 Nisan 2018 Pazartesi

“İKİZ KULELER ve KİMYASAL” YALAN SALDIRILARI; Abdullah Çağrı ELGÜN

“İKİZ KULELER ve KİMYASAL”   YALAN  SALDIRILARI
Abdullah Çağrı ELGÜN
Büyük devletlerden ABD (23 Milyon Dolar), İngiltere (17 Milyon Dolar),  Fransa, Israil ve hatta Hollanda(4 Milyon Dolar) yardım yaparak Suriye’de Beyaz Baretliler(Sivil Toplum Kuruluşları) olarak faaliyet gösterecek olan “Sivil Savunma” yı kuruyorlar..
Güya Sivil Toplum Kuruluşu gibi hareket eden bu kuruluş, yaptığı işlere bakıldığında terör örgütü gibi faaliyette bulunuyor.. Suriye de önce PYD’yi sonra da İŞİD ve EL KAİDE’yi  destekledikleri ayan beyan ve görüntülü olarak tespit ediliyor…
Demek ki bu “Sivil Savunma” adı ile kurulan örgütün asıl gayesi ABD ve Müttefiklerinin, Suriye’de açtığı “Kürt Devleti Koridorunu” korumak için kurulduğu anlaşılıyor…
Adana’da Arama Kurtarma Derneği(AKUT) tarafından ilk defa verdikleri eğitim kursu ile adını duyuran bu kuruluş, ilerleyen zamanda binlerce üyeye ulaşıyor.. Bu kuruluşun asıl amacı: Suriye’de Cihatçılar’ın elindeki bölgelerde “Sivil Savunma” adı ile çeşitli faaliyetler yürütürken, Suriye lideri Esad için: “HALKINI KATLEDEN ZALİM DİKTATÖR” olarak göstererek CİHATÇILARI haklı gösterip meşrulaştırmak için çalışacaktı!..
Türkiye, Rusya’nın desteğinde kazandığı Afrin Zaferi’ni kutlarken, bir taraftan da Suriye de İsrail Başbakanı Netenyahu ve ABD’den Turump ile buluşarak hangi planlar içinde olduğu, bu üçlünün orada neler konuştuğu, sır olarak kalmıştır…
Türkiye (Erdoğan), ABD, Israil, İngiltere, Fransa ve Hollanda tarafında mıdır, Rusya, İran, Türkiye birlikteliğinde midir? Gizemliğini korumaya devam etmektedir…
Twitter’dan seslenen Trump: “Suriye’de çocuk ve kadınların da olduğu çok sayıda kişi, aralıksız bir kimyasal saldırıda öldü. Katliam bölgesi SURİYE Ordusu tarafından kuşatıldı ve dünya oraya erişemiyor.demektedir. Bu ileri sürülen görüş, ABD ve müttefikleri İngiltere, İsrail ve hatta Almanya, Fransa ve Polanya’nın Suriye topraklarının terk edilemeyecek kadar hayatiyet arz eden bir, stratejik bölge olduğunu yeniden ispatlamıştır… Buradaki işgalci güçlerin arzularının, bu topraklar üzerindeki planlarının henüz sona ermemiş olduğunu göstermektedir.
NE İLGİNÇTİR Kİ İŞGALLER, YALANLAR ÜZERİNE GERÇEKLEŞİYOR:
1991 Kuveytlilerin diri diri gömüldüğü yalanı uydurularak müdahale kararı;
1999’da Irak’ta Ateş Topu var yalanı ile yağmalama ve saldırısı;
2001’de Irak’ta kimyasal kitle silahı var yalanı saldırı ve planları;
2003’te Saddam Kitle İmha Silahı üreten merkezleri gizliyor yalanı ile müdahale planları;
2003’te İran’da Hidrojen bombası var yalanı ile Birleşmiş Milletler Başvuru yaptırımları;
2013’te  İran’da Falsolu Top yalanı;
2015’te Kitle İmha Silahı var yalanı;
2015’te İkiz Kule yalanı ile İslâm ülkelerinin maden ve tarihî eserleri ile zenginliklerinin ve kültürlerinin yağmalanmasına kılıf hazırlanmıştır…
Bugün de Turump yalanı ile: Suriye’deki T4 Hava Üssü İsrail tarafından vuruluyorken bu işi “Esad’ın kimyasal silah kullanarak yaptığı” yalanını öne sürülerek, Suriye yeniden işgal edilmek isteniyor…
Emperyalistler, işgal etmek veya girmek istedikleri ülkelere kendi medyalarını bir silah gibi kullanıp, yerli medyaları da satın alarak; ve bu konuda kendi eğittiği adamlarını o ülkelerde  harekete geçirip, satın alınan yerli medya ile ülkeleri işgal edip sömürüyorlar… Bunlar bütün dünyanın gözlerine baka baka yapılırken, Türkiye’nin de bu yalanlara inanması bekleniyor. Sonra da girmek istedikleri ülkelere müdahale ediyorlar..
Bugün de 9 Nisan 2018’de aynı yalan, bizim içimizdeki işbirlikçiler ile Amerika, İngiltere, Fransa, Polonya ve İsrail işbirliği ile yapılmaya devam etmektedir.
ABD’lerinin yalanları ile bu boşluk ve zafiyetten yararlanan İŞİD, daha önceden boşaltılan bu koridora doğru hareket etmektedir.
Türk Hükümetin bu konudaki stratejisi ve planları tam olarak netleşmemiş ve kimin yanında yer aldığı da basından ve yayından öğrendiklerimiz kadarıyla açık ve net değildir!..
ABD, İsrail ve Fransa Suriye de batağa saplanmıştır. Bu yalanları yeniden piyasaya sürerek, Suriye’ye müdahale etme planlarını uygulama alanına tekrardan sokmuştur.. Halbuki İran, Rusya desteğinde ve Türkiye’nin  Savaşarak açtığı bu koridora İŞİD yeniden sahiplenmek üzere yola çıkmıştır…
Türkiye ve  Suriye’nin ön planda olduğu Avrasya planı kurulmak üzere iken ABD başkanı Trump bugün açıkladığı gibi benzer yalanlarla, Dünya Kamu Oyunu kandırmaya ve Suriye’ye yeniden müdahalenin yollarını meşrulaştırmaya çalışmaktadır..
         GÜNDEM MEŞGULİYETİ, YALANLAR ve ALDATILAN HALK
Bugün itibarı ile Kobani ve Kamışlı’da PKK Devleti kurulmuş durumdadır. Buraların da Türkiye tarafından tamamen temizlenmesi ve bu koridorun tamamen ortadan kaldırılması gerekli ve elzemdir… Ülkemizdeki tehdit tamamen birmiş değildir. İçeride ve dışarıda tehdit devam etmektedir. Bu sebeple Türkiye’nin Suriye’den çekilmesi sadece intihar olur. Her ne pahasına olursa olsun İŞİD’ten boşalan yerlerin tamamının temizlenerek buralara valiler atamak, yerinde ve mantıklı olacaktır…
Bütün bunlar devam ederken iktidar, yalanların arkasına gizlenenlere sığınaklık, yardım ve sempati ile yaklaşmakta ve bunların palazlanmasına seyirci kalmaktadır…
PKK ve FETO’nun siyasî ayağı nerede gizleniyor?..
Sratejik derinlik adı altında ABD ile birlikte olup Suriye’nin karargahını basarak Müslüman Suriye askerlerini öldürülmesine fetva veren imamları kim koruyor, seslendiriyor?
“Şam Emevi Camiinde Namaz kılmak” isteyenlerin durumu nedir, şimdi nerededirler?
Müslüman’ın Müslüman’ı öldürmesini onaylayan fetvaları kimler veriyor?
Atatürk’e: “Dinsiz, Türk bile değildi.!”, diyen imamları kim söz sahibi yaptı televizyonlara çıkardı?..
“Yolsuzluk yapmak, hırsızlık yapmak değildir!..”  diyen ilâhiyatçı profesöre bu hakkı kimler veriyor?
Devlet ihalelerini kazanan iktidara yakın müteahhitlere: “Vakıflara para aktarmak rüşvet değildir!..” diyenler, hangi imamlardır?
Şiilik ve Alevîlik için: “Şiilik ve Alevîlik sapıklıktır.! Hıristiyanlik’tan daha kötüdür!” diyen at gözlüklü hocaları kim TV’lere çıkarıyor, niçin söz sahibi yapıyor?..
Atatürk’e: “Zurnanın son deliği!” diyerek annesine söven ahlâksız şarlatanları kimler, niçin, hangi maksatla konuşturuyor ve koruyor, iktidar bunlar hakkında niçin dava açmıyor?..
“Keşke Yunanlılar gelseydi!” diyen akıl yoksunu tarihçi bozuntularını, kimler söz sahibi yapıyor, kimler hastahanelerde ziyaretine gidiyor? Hangi mide bulandıran derin strateji, ve kirli siyaset, kimler tarafından halka yutturuluyor?..
          Vakıf arazileri ve mallarını kimler üzerlerine geçirip tapuluyor?
“ Her gün bize sövüyor!  Her gün yalan söylüyor! Her gün hakaret ediyor!.. Peki kimdir bu gafil?.. Kendisine Cumhurbaşkanı diyen 17-25 Erdoğan!..
Be hey, Densiz! Be hey, Kanun tanımaz! Ahlâk bilmez! Sen Cumhurbaşkanısın, hem devletin başısın!..
Erdoğan oyundur, yalandır, aldatmadır, tuzaktır, komplodur, riyadır, ihanettir!..
Dün bize Kars’tan ,Esat’ın, Pensilvanya’nın Kandil’in milliyetçisi diyor… Halt ettin Erdoğan!.. Yine çaktın Erdoğan!.. Yine yanlışa battın! Biz zalim Esat’a çok şükür: “Kardeşim!” demedik!... Ailece tatile çıkmadık!..  Biz Pensilvanya’nın kuyruğunda gezmedik!.. On iki yıl birlikte olmadık!..  Hele hele Kandil’in yolunu hiç bilmedik;  ve sadece,  gidersek, Türk Bayrağı dikmek için gideceğimizi söyledik.
Erdoğan!.. Sen, Esad’ın kirli bir kopyası, Pensilvanya’nın eski sevdalısı, Vaşington’un daimi tutsağı, Kandilin tavizsiz Havarisi , Ermeni hısımı, Türklüğün yaşayan düşmanısın!..” diyenler kimlerdi?.. Memleket nereye yuvarlanıyor? Nereye götürülüyoruz?..
KAYNAKLAR:
1)http://ilerihaber.org/icerik/suriyede-askeri-havaalanina-fuze-saldirisi-83947.html
2)https://www.google.com.tr/search?safe=off&dcr=0&ei=qTTLWvStNaub6AT45pSwDw&q=2001%27de++Irak%27ta+kimyasal+silah+var+yalan%C4%B1&oq=2001%27de++Irak%27ta+kimyasal+silah+var+yalan%C4%B1&gs_l=psy-ab.12...0.0.1.246.0.0.0.0.0.0.0.0..0.0....0...1c..64.psy-ab..0.0.0....0.KREUAAik1D8
3)https://www.google.com.tr/search?dcr=0&source=hp&ei=mGnLWuOsH4yNmgWLrK2QCg&q=Bah%C3%A7eli+Konu%C5%9Fmalar%C4%B1&oq=Bah%C3%A7eli+Konu%C5%9Fmalar%C4%B1&gs_l=psy-ab.3..0j0i22i30k1l4j0i22i10i30k1.46319.54196.0.54887.19.16.0.3.3.0.387.2987.0j7j6j1.14.0....0...1c.1.64.psy-ab..2.17.3076...0i131k1.0.QpLKLyinayo
4)https://www.google.com.tr/search?dcr=0&ei=_GnLWoWbLcajsgHck7fwDA&q=Afgan+M%C3%BCltecileri&oq=Afgan+M%C3%BCltecileri&gs_l=psy-ab.3...1049835.1060589.0.1061182.34.17.0.7.7.0.436.2015.0j8j1j0j1.10.0....0...1c.1.64.psy-ab..18.16.2031...0j0i131k1j0i67k1j0i22i30k1.0.NRIH80T1F4

Translate