Çağrı ELGÜN etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Çağrı ELGÜN etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

24 Kasım 2016 Perşembe

24 KASIM ÖĞRETMENLER GÜNÜ Abdullah Çağrı ELGÜN

24 KASIM ÖĞRETMENLER GÜNÜ
Abdullah Çağrı ELGÜN


“24 Kasım Öğretmenler Günü”   bizler için hem önemli hem de  gurur vericidir. Türk’ün atası, Türk’ e baş olmuş  dehâ  Atatürk…  24 Kasım 1928’de Türk Alfabesini kabul ederek, vatanın her köşesinde bunu tanıtmağa başlamıştır. Gece gündüz demeden dolaşarak Kurtuluş Savaşı sonucu tükenmiş, memleket evlatlarını, aydın ve münevver beyinleri, yeniden  filizlendirmek, memleketin kaderini tayin edecek unsura, yeni bir ruh ve şeki,l vermek amacıyla, Yeni Türk Alfabesini vatandaşlara tanıtıyor. Böylece Atatürk’ün vatan sathında atmış olduğu  bu adımın başlangıcı,, 24 Kasım Öğretmenler Günü” olarak kabul edimlimiştir.
Atatürk, büyük devlet adamı ve askerî deha, dört bir yandan düşman istilası ile parçalanarak, yoksul, aç ve  perişan olmuş milletini diriltme gayretine girişti.
Dışarıda aç ve çıplak, içeride yoksul milletini, bakımlı, tok ve giyimli hale getirme, dünyanın ilim ve fenni ile kafa yapısını şekillendirme gayretine düştü. Bunu da: “Mesele ölmek değil,ölmeden önce idealimizi yaratmak ve yaşatmaktır.” vecizesindeki sözüyle başarıya ulaştırdı.
Öğretmen, Baş Öğretmen Atatürk’ün, en büyük ve en önemli ideali memleketini, dünya milletlerinin saygı duyduğu, hürmet ve itibar ettiği, sanayi, teknik, ilim ve ekonomide   gelişmiş, güçlü ve millî bir devlet haline getirmekti.
O bunun gerçekleşmesi için ilk adımı atmış,: “Dünyanın bize hürmet göstermesini istiyorsak, evvelâ bizim kendi benliğimize ve milliyetimize,  bu hürmeti hissen, fikren, fiilen; bütün iyi işler ve harekâtımızla gösterelim. Bilelim ki millî benliğini bulmayan milletler, başka milletlerin avıdır.” sözleriyle de düşüncelerini dilegetirerek, takip edilmesi gerekli yolu, gösteriyordu. 
Bugün öğretmenlerin görevi: Türkiye Cumhuriyetinin 100. yılına yaklaştığı şu zamanda Türk toplumunun geleceğinin yegâne teminatı olan, genç kuşakları, ATATÜRKÇÜ millî düşünceler etrafında sağlam fikirli, aydın ve daha çağdaş hurafelerden ve taassuplardan uzak  daha gerçekçi bir düşünce ile yetiştirmektir.
Bugün 24 Kasım Öğretmenler Günü’nde, siz öğretmenlere ve onların öğrencilerine  tarih, eskisinden daha çok ve daha büyük görevler yüklemiştir.
Her zaman olduğu gibi bugün de Türk Öğretmeni, tarihin kendisine yüklediği bu ağır ve meşakkatli görevi de başarı ile sonuçlandıracaktır.
Bunu yaparken bütün öğretmenlerimiz gençlerimize, kendi kendisini, kimliğini kendi tarihini, atalarını ve omnların geçmişini, iyi tanıtıp, günümüz zihniyetinde terk edilemeyen hata ve yanılgıları, körü körüne inanışları, körü körüne taassubu, tekrar ettirmeyecek bilgiyi, beceriyi ve hür düşünceyi, genç beyinlere nakşedecektir…
Öğretmenler, hür ve geniş düşüncelere sahip olmadıkça, sağlıklı ve sağlam fikirli gençliğin, dolayısı ile devlet adamlarının yetişmesi, kısaca Türk Milletinin yetişmesi  mümkün olmayacaktır; çünkü doktoru, avukatrı, Mühendisi, gemiciyi, kaptanı paşayı, kaymakamı, valiyi, bakanı yetiştiren, onların ruhlarına bir mücevher ustası gibi işleyerek parlatıp şekil, estetik güzellik  ve zarafet veren öğretmenlerdir.
Baş Öğretmen Atataürk’ün de dediği gibİ: “Eğitimdir ki bir milleti ya hür, bağımsız şanlı yüksek bir toplum halinde yaşatır, ya da tutsaklık ve yoksulluğa sevk eder….” Toplumun kafa yapısını şeillendiren öğretmen olduğuna göre, bu meslek güç, güç olduğu kadar da kutsal ve ulvî bir meslektir.
Öğretmenin yapmış olduğu hizmetin karşılığı asla ve asla hiçbir şey ile ödenemez…

“SÖZLEŞMELİ PERSONEL ve TAŞERONLUK !..” 
Son günlerin en gözde ve iktidarın iştiyakla uyguladığı program “Sözleme” dir. Kanaatimce “Sözleşme”: İnsanımıza vurulmuş en alçaltıcı kelepçe, milletin çocuklarını hiç sayan, değersizleştiren, güven eksilten, ezik ve ötelenmiş hissettiren en aşağılayıcı bir uygulamadır. “Ben size güvenmiyorum!” Ne demek?.. Size kim güvenecek?..
Millete giydirilen bu ateşten deli gömleği sözleşmeli öğretmen, sözleşmeli asker, sözleşmeli doktor, sözleşmeli hemşire, insanlarımızın geleceğe güvenle bakmasını engelleyen “Sana güvenmiyorum!”, “Sana güvenemiyorum!”, diye sırıtan, aşağılayıcı uygulamalar, derhal ve tez zamanda kaldırılmalıdır. Bu mesleklerin hemen hepsi sadece para ile değil, gönül zenginliği ile yapılacak mesleklerdir. Güvensizlik, güvenememek ne demektir? Nasıl bir tepeden bakış, aşağılayıcı telaffuzdur?!..  Bu mesleklerin değeri para ile asla ölçülemez. En yanlış uygulamalardan biri hiç şüphesiz “Sözleşmedir!…”
Sözleşme aynı zamanda adaletsiz bir uygulamadır. ÜÇRET, artı SÖZLEŞME, eşit MAAŞ toplamı kimi kurumlarda, otuz milyona yaklaşırken, hemen hemen aynı işi yapan Taşeronlar 1300TL’ya mahkum edilmektedirler. Eşit işe eşit ücret de değil sadece YANDAŞLARI KAYIRMA milletin öz evladını köleleştirmedir... Milletimizin çocuklarını kendine güvene güvene, göğsünü gere gere, ezilmeden, büzülmeden, anlı açık, başı dik olarak durdurmak gerekir.
İnsanlarımız, ülkesi için canı verecek kadar tanklara, savaş uçaklarının, makinalı tüfeklerin önüne kendini atabilecek kadar bu ülkeyi sevebiliyorlarsa onları“Sözleşme” ile küçültmek ve rencide etmek, değil; devletinin vatandaşına verdiği yüksek değer, sağladığı öz güven, vatanının ve milletinin sarsılmaz sinesinde olmanın, yüksek gururu, kıvanç ve sevinci içerisinde “Kadrolu” olarak bulunması ile mümkün olacaktır…
İNSANLARIMIZI, MİLLETİMİZİN ÇOCUKLARINI, GENÇLERİMİZİ, EN ALÇALTICI, KÜÇÜK DÜŞÜRÜCÜ ve GÜVENSİZ, DEĞERSİZ HİSSETTİREN BU UYGULAMALAR: “SÖZLEŞME ve TAŞERONLUKTUR…”
İKTİDAR, “SÖZLEŞMELİ, TAŞERON” GİBİ HAKSIZ VE USÜLSÜZ TAŞERONLAŞMAYA, DÜŞÜK ÜCRET, İŞ GÜVENCESİNDEN YOKSUNLUK DEMEK OLAN BU UYGULAMALARA, GEÇİCİ GÖREVLENDİRMELER, VEKALET SİSTEMLERİNE DERHAL SON VERMELİDİR. Bu adalet değil: İkiliktir, ayırımdır, haksız usulsüz ve keyfi uygulamalardır.
“Devletin aslî ve sürekli hizmetlerini, tarafsızlık ilkesi içinde yürütmek olan kurum yöneticileri, mesailerinin büyük çoğunluğunu personeli yıldırmak, liyakatsiz atamalara kılıf uydurmak, istemedikleri personeli geçici görevlendirme yoluyla uzaklaştırmakla geçirmektedir.” (Sedat YILMAZ: “Kamu Hizmetleri Nereye?”, KAMUTÜRK, KAMU-SEN Dergisi.Yıl 4, sayı:15.Şubat 2016, s. 7.Prg.7)
Dikkat! Dikkat!.. 83 milyona yaklaşan Türkiye’de, memur sayısı gelişmiş ülkelerde istihtam edilen memur sayısının, yarısından daha azdır… Bu konuyu iktidar sahipleri masaya yatırıp düşünmelidir… (Abdullah Çağrı ELGÜN), http://abdullahcagrielgun4.blogspot.com.tr/)


Bugün “Sözleşmeli Öğretmen” aşağılanması ile öğretmenlik mesleğini hiç sayan bir düşünüşün, Kurtuluş Savaşı Yılları’nın yüzde sekseni okuma yazma bilmeyen; fakat bugünün okumuşundan daha ârif ve âlim olmaktan öte,  cahil, hatta kara cahil bir topluluktur.  "Bana bir harf öğretenin kulu kölesi olurum."  diyen Hz. Ali, "Hocamın atının ayağından sıçrayan çamur, bizim için şeref nişanıdır.”. diyen Yavuz gibi dehaları yetiştirmeden bu ülkeyi ayağa kaldırmak mümkün olmayacaktır.
Bütün kalbimle inanıyor ve güveniyorum ki 24 Kasım Öğretmenler Günü Türkiye’mizin, müreffeh, çağdaş ve aydınlığa adım adım ilerlediği yeni bir yıl ve dönüm  noktası olacaktır.
Ey, Büyük Türk Milletinin geleceğine uzanan kuşakları!
Meslektaşlarım!...
Dün bizleri parçalamak ve lokmalar halinde yutmak isteyen dış ve içerideki düşmanlar, bugün daha uyanık, daha sinsi, daha keskin bir şekilde planlarını uygulamaya koymuşlardır.
Geçmişte düşmüş olduğumuz yanılgılar aklımızı başımıza getirmelidir. 44 Milyon lki kilometre kare topraklardan dün 24 milyon kilometrekareye gerilerken, yedi Düvele verdiğimiz Kurtuluş Savaşı ile 778.000 kilometre kareye kadar çekilmek durumunda kalmışız… Bu bizim için ibret verici ve hazmı çok ama çok zor bir imtihandır.  Bunun için Atatürk’ün görüş ve düşünceleri doğrultusunda bütün sadeliği ile dindar Müslüman ve Türk olarak, Türk Milliyetçiği fikri etrafında, tarihte olduğu gibi bütün insanlığı da kucaklayarak birbirlerimize çelikten bir zincirin halkaları gibi  bağlanıp kenetleneceğimize inancım tamdır.


SONUÇ OLARAK:
1) Devlet, insanına  ve dahi Öğretmenine güvenmelidir.
2) Millet Vekili, Maaşı Öğretmen Maaşından yüksek olmamalıdır.
3) Öğretmenin durumu, iki hatta üç kez gözden geçirilmelidir.
4) Öğretmene "Açık Çek" sitemi getirilerek maaş ve geçim derdi ortadan kaldırılmalıdır.
5) Her önüne gelen Öğretmen OLAMAMALIDIR...

Ne mutlu bu idealle pişmiş, bu ideali kendisine rehber edinen öğretmenlere!...
Ne mutlu bu günleri bizlere bahşedenlere!
Ne mutlu Türk’üm diyene!..                                                 Perşembe, 24 Kasım 2016



12 Kasım 2015 Perşembe

TÜRKMENLER KİMLERDİR?, Abdullah Çağrı ELGÜN

TÜRKMENLER KİMLERDİR?
                              Abdullah Çağrı ELGÜN
          En eski kaynaklara göz atıldığında Türk adının Hz. Adem'in oğullarından  Nuh'un üç oğlu:
SAM: Arap, Fars, Rum
HAM: Kıbtî, Sudan, Berberi
YASEF:Türk,Rus,Moğol (Saklep)'ten çoğaldıklarıdır. (1)
Diğer bir kaynakta da Sam İbn Nuh: Arap, Fars, Rum;
Ham: Sudanlıların;
Yasef:Türkler(2)
Türk kelimesi, Oğuz Türkleri'ne verilen bir addır.(3)
Osmanlı İmparatorluğunu kuran "Kayı" boyu da Türkmen adı verilen Oğuz Türkleri'nindendir.
Türkmen: Büyük Türk, Ulutürk anlamına geldiği için, Oğuzlar'ın öteki Türk zümreleri arasında büyük ve önemli bir yeri olduğu anlaşılıyor. Anadolu'yu yurt edinme savaşlarına öteki Türk bölümlerinden bazıları da katılmışlarsa da asıl orduyu teşkil eden Oğuz Türkmenleri’dir.
Türkmenler, bugünkü Türkiye, Azerbaycan, Türkmenistan, Irak, Suriye ve İran'ın diğer bölgelerinde bulunan Türk topluluklarının, Hazar Denizi ve ötesi ile bugünkü Türkmenistan Türk Cumhuriyetinin ve Afganistan'daki Türkler'in atalarıdır.(4)
745 yılında Göktürk İmparatorluğunun yıkılmasıyla birlikte Oğuzlar'ın Batı'ya doğru göç ettikleri anlaşılıyor. X. yy.da biz onları Sir-Derya(Seyhun-İnci) nehri boyları ile Aral gölü kıyıları ve kuzeydeki bozkırlarda konar göçer olarak görüyoruz. “Göç yolda düzelir.” Diyen Türkmen’in hayat tarzının “Göçebelik” olduğu sosyolojik bir gerçektir. Bugün hâlâ göçmen olarak, kimi yerlerde varlığını aynı konar göçerlik içinde (yazın yaylalarda, kışın kışlaklarında büyük ve küçük baş sürülerini otlatarak) devam etmektedirler. Türkmen tabiatın dengeleri içinde onu yanına alarak yaşar ve böylece yerleşikler ile zaman zaman kavga ederler. Doğuda Çin Seddi, Batıda Bizans surları kavgada her daim üstünlük sağlayan bu göçebelere karşı örülmüş çetin duvarlardır.
Oğuzlar(Türkmenler) sağ ve sol olmak üzere iki kola ayrılmışlardı. Sağ kolun adı: BOZOKLAR olarak anılan GÜN HAN, AY HAN, YILDIZ HAN’lar yer alır. Sol kolun adı: ÜÇOKLAR olarak anılan GÖK HAN, DAĞ HAN, DENİZ HAN’LAR’dı. Bu kollardan her birine on iki(12) boy dahildi. Her BOY’a bağlı altışar OYMAK, her OYMAK’a bağlı altışar OBA, HALAKA ve OCAK bulunurdu. Ocak, halaka ve Obalar’ın altında ise toplumun bireyleri vardı.
Oğuz halkı bir TÖRE ve bu törenin getirdiği KURALLAR ZİNCİRİ içerisinde yaşar ve “Eline, beline, diline sahip olarak” huzur içinde yaşayıp giderlerdi.  (“Kuşatmaya Karşı Türk Seddi” D.Cengiz ATAK, Mayıs 2008. Ankara) Bu boylardan her birinin en önemli kısmı Türkiye'ye gelmişlerdir. (Millî Kültür dergisi, Mart.1990 sayı 70 s.44)
Türkiye'ye gelen Oğuzlar XIV veya XV.yy da göçebe yaşayışını devam ettiren eldaşlarına "YÖRÜK" yani "GÖÇEBE" adını vermişlerdi. (Doç.Dr.Faruk Sümer: "Türkiye Türkleri'nin Ataları Oğuzlar" Türk Yurdu, s.273-1959, s.12)
"YÖRÜK" kelimesinin kavmi yahut kabilevî bir anlamı olmayıp sadece "GÖÇEBE" demektir. Eskiden de bu anlamıyla kullanılmıştır. Oğuzlar Müslüman olunca kendilerine "TÜRKMEN" denilmiştir.
"TÜRKMEN" adı Oğuzlar'a MÜSLÜMAN TÜRK anlamında verilmiştir. İslâmiyet'e geçmeden önce, Oğuzlar bu adı taşımıyorlardı. XIII.yy..dan sonra "TÜRKMEN" adı  kavim adı her yerde Oğuz'un yerini aldı. Oğuz sözü atalara ait bir ad olarak kaldı. Bu izaha göre, XIII.yy.dan itibaren İslâm ülkelerinde kullanılan "TÜRKMEN" adı, her yerde OĞUZLAR, demektir. (Doç.Dr.Faruk Sümer: "Türkiye Türkleri'nin Ataları Oğuzlar" Türk Yurdu,  s.12-13)
Türkmen toplulukları çok dağınık olarak yerleşmişlerdir. Bunların çoğu YÖRÜK, konar göçer olduğundan Anadolu'nun ve Rumeli'nin her tarafına dağılmışlar ve bazıları konup göçtükleri yere kendi adlarını vermişlerdir.
Bir kaç örnek verelim: Mersin, Antalya,(Teke), Hamideki(Isparta) Denizli illerimizin adı bu adları taşımayan Türk aşiretlerinden gelmektedir. Bazan da oymak, aşiret, veya cemaat, yerleştiği yerin  ya da başlarındaki kişilerin  adları ile anılmışlardır. Örnek: Alaaddinli, Dağdibi Oymakları, Aydımnlı, Menteşeli, Saruhanlı, Kuzugüdenli (Kuzugözülü), Çataltepe, Sarı Kavak, Kuyucak, Akkocalı, Bozhüseyinli, Bayındırlı, Alaatlı(Alayuntlu), Çirkinler, ...vb.oymak, veya cemaatleridir.( Cevdet Türkyay-Oymak Aşiret ve Cemaatler. İstanbul, 1975 (Önsöz)" )                             
                                                O Ğ U Z L A R
         B O Z O K L A R
                      Ü Ç O K L A R
GÜNHAN
  AYHAN
YILDIZHAN
GÖKHAN
DAĞHAN
DENİZHAN
Kayı
Yazır
Avşar(Afşar)
Bayındır
Salur
Iğdır(İğdir)
Bayat
Döğer
Kızık
Peçenek(Biçene)
Eymür
Yuva(Yıva)
Alkaevli
Dodurga
Beğdili
Çavuldur
Alayuntlu
Büğdüz(Bunduz)
Karaevli
Yaparlı
Kargın
Çebni
Üreğir
Kınık
O Ğ U Z L A R
1) BOZOKLAR'IN KOLLARI:
A-GÜN HAN KOLU: Sembolleri ŞAHİN'dir.
1) Kayı Boyu: Osmanlı oğullarının ve Çandar oğullarının bağlı olduğu boydur. Kayı: Güçlü, kuvvetli, sağlam, metin demektir.
2) Bayat Boyu: Zülkadiroğlu(Dulkadiroğlu) bu boydandır. Bayat: Devlet ve nimet anlamındadır.
3) Alkaevli Boyu: Uzlaşır ve her yerde ve yere yarar demektir.
4) Karaevli Boyu: Ev, çadır anlamına gelir. Kara çadırlı demektir.
B-AY HAN KOLU: Sembolü  KARTAL'dır.
1) Yazır Boyu: Çok iler sahibi, iller ağası, iller beyi anlamına gelir.
2) Döğer Boyu: Kovan, sürüp çıkaran, canlanmak, güç bulmak için bir yere gelen demektir.
3) Dodurga Boyu: Mülkü, yasası olan demektir.
4) Yaparlı Boyu: Zorluklara rağmen işini beceren kişi anlamına gelir.
C-YILDIZ HAN KOLU: Sembolü TAVŞANCIL KUŞU'dur.
1) Avşar Boyu: Ava ve canavara istekli demektir. Karamanoğulları bu boydandır.
2) Kızık (Kızıklılar, Çarukluğ) Boyu: Güçlü, kuvvetli, yasakta çaba gösteren demektir.
3) Beğdili Boyu: Sözü değerli demektir.
4) Kargın: Doyurucu demektir.
2) ÜÇOKLAR'IN KOLLARI:
A-GÖK HAN KOLU: Sembolü, SUNGUR kuşudur.
1) Bayındır Boyu: Zengin ve nimet sahibi demektir.
2) Peçenek Boyu: İyi vuruşan, çalışkan.
3) Çavuldur Boyu: Namus ve ün sahibi demektir.
4) Çepni Boyu: Yiğit, Gözüpek demektir.
B-DAĞ HAN KOLU: Sembolü ÜÇKUŞ'tur.
1 ) Salur Boyu: Kılıç Sallar, saldırır anlamına gelir. Kadı Burhaneddin Devleti, Karahanlılar bu boydandır.
2) Eymür Boyu: Ulu, zengin demektir.
3) Alayuntlu Boyu: "Yunt" kısrak demektir.  Ala kısraklı, Ala atlılar,  iyi, güzel atlılar demektir.
4) Yüreğir Boyu: Her zaman iyilik eden demektir. Ramazanoğulları bu boydandır.
C-DENİZ HAN KOLU: Sembolü ÇAKIRKUŞU'dur.
1) Iğdır (iğdir) Boyu: Ululuk, yiğitlik, iyilik eden demektir.
2) Yuva(Yıva) Boyu: Hepsinden üstün demektir.
3) Büğdüz (Buğduz) Boyu: Alçak gönüllü, hizmet edici demektir.
4) Kınık Boyu: Saygıdeğer, Saygıya layık demektir. Selçuklu oğulları bu koldandır. (8)
"8) Türkyay-Oymak Aşiret ve Cemaatler. İstanbul, 1975, Önsöz, s. 8"
OĞUZ Türkler’i BOZOK ve ÜÇOK adı adında iki büyük kısma ayrılmışlardı. BOZOKLAR, Oğuzhan’ın üç büyük oğluna (GÜNHAN, AYHAN, YILDIZHAN) üç kola ki toplam olarak altı kola  ayrılıyorlardı. Her kol dört boya bölünüyordu. Böylelikle Oğuz Türkleri (24) yirmi dört boya ayrılmıştı. Oğuz’un üç büyük oğlu GÜLHAN, AYHAN, YILDIZHAN’ın çocuklarından üreyen ve BOZOKLAR’a bağlı olan on iki(12) boyun adlar şöyledir:
KAYILAR, BAYATLAR, ALKAEVLİLER, KARAEVLİLER, YAZIRLAR(Yazgırlar), DODURGALAR, DÖĞERLER, YIPARLILAR, AVŞARLAR(Afşarlar), BEYDİLİLER, KARKINLAR, ÇARUĞLAR (Bazı kaynaklarda KINIKLAR)
Oğuzhan’ın üç küçük oğlundan; GÖKHAN, DAĞHAN, DENİZHAN’ın çocuklarından çoğalan oniki(12) boy da ÜÇOKLAR’a bağlı olup, adları şunlardır:
BAYINDIRLAR, ÇAVULDURLAR, ÇEPNİLER, PEÇENEKLER, SALURLAR (Salgurlar), ALAYUNDLULAR(Ala Atlılar), EYMÜRLER, YÜREĞİRLER (Üreğirler), İĞDİRLER (İğdirler) BÜKDÜZLER, YIVALAR, KINIKLAR’dan teşekkül etmişti.14 Oğuzhan’ın bu (24) yirmi dört torunundan Kayseri’ye yerleşenler de şunlardır:
Köyün  Eski Adı     Köyün  Yeni Adı             Boy – Oymak     İlçesi
1. Yazır                                    Yazır                      -                      Erkilet
2. Germin                              Germir                 Germir                 Merkez               
3. Küçükbürüngüz                 -                           Büğdüz                ”            
4. Gömeç                               -                           Gömeç                 ”            
5. Doruklu                             -                           Doruklu               ”
6. Karahöyük        Karaevli (Karayin)               Karaevli               „
7. Salur                                -                              Salur                      ”
8. Yüreğil                            -                              Yüreğil                  Hacılar  
9. Beğdeğirmeni                  -                              Beydili                  ” 
10. Düğer                             -                              Döğer                   Himmetdede
11. Elmalı                            -                      Sarıdanüşmentli            Sarıdanüşmentli 
12. Yuvalı                           -                             Yuvalı                    ” 
13. Yazılı                          Vançiçek                  Yazır                      Talas       
14. Yazyurdu                     Moracak                  Yazır                      ”
15. Büyükbüründüz-         Büğdüz                     Bünyan                                 
16. Doğerli                        Ermin                        Eymür,                 Döğer       
17. Emirören                     Emirviran                  Eymür                    ”
18. Girinci                             -                             Girinci                  Akkışla    
19. Kızık                                -                             Karaevli               Develi
20. Karahöyük                       -                             Karaevli               İncesu
21. Akören                       Akviran                       Alkaevli                Pınarbaşı
22. Büyüksöbetçimen      Afşar                            Avşar                    Sarız
23. Çavdar                             -                              Çavdar                 Sarız
24. Kırkkurak                        -                              Alayutlu               Sarız
25. Avşarsöğütlü                 -                                 Avşar                   Pınarbaşı
26. Alayirli                     Alayinli                          Alayunt                Tomarza
27. Ağcaşar                           -                               Ağcaşar                Yahyalı
28. Karaören                   Karaviran                       Karaevli               Tomarza
29. Cuna (Conali)            Kuzugüdenli                 Cunalı                   Akkışla
30. Gömürgen                  İbeli                               İlbeyli                  Akkışla
31. Kululu                        Kululu                           Bayındır               Akkışla
32. Akin                           Akkışla                          Bayat                   Akkışla
33. Koyunabdal                Bünyan                          Bayat                   Bünyan
Yukarıda da açıkça görüldüğü gibi Kayseri’nin ilçe, bucak ve köylerindeki Resmî kayıtlara göre Oğuz’un (24) yirmi dört boyunun bir bölümünün yer adları, halen kendi boy isimleri ile anılmaktadır.
Osmanlı İmparatorluğu’nun defalarca yaptığı İSKAN POLİTİKASI, konar iç göçerleri yerleşik hayata geçirme çabaları kesin bir sonuç vermemiştir. Bu durum çoğu defa devletle boy, aşiret ve cemaatlerin arasını açmış, aşiretler arasında kanlı savaşlar meydana gelirken, yerlerinde kalmak isteyenler de sık sık Suriye, Irak, Horasan, Azerbaycan bölgelerine kaçmışlar, devletin tepkileri azaldıkça eski yerlerine yeniden dönmüşlerdir; ancak devlet bu yerleştirme politikasından vazgeçmemiştir. Bu iskânlarda Kayseri ilçe, bucak ve köylerine yerleştirilen boy, oymak, aşiret ve cemaatlerin sayısı iki yüz seksen dörttür (284). Yerleştirilen bu topluluklar için mâhâl adı olarak KAYSERİYYE SANCAĞI notu yer almaktadır.
Bunlardan iki yüz atmış iki (262) aşiret için Kayseriyye Sancağı gibi geniş bir isim gösterilmiş, yirmi iki (22) oymağın ismi verilmiştir. 15 İsmi verilen aşiretler şunlardır:
 1. KAYSERİ AKKIŞLA'YA YERLEŞENLER :
Conalı, Bucakkışla, Kuzugüdenli, Salur, Bayat, Beydili, Bayındırlı, Yuvalı, Akin, Yüreğil, İlbeyli, Karalar, Deliler, Koyunabdal, Pehlivanlı, Boynuinceli, Çapanlı, Bozdoğanlı, Avanoğlı, Deliler,
2. KAYSERİ BÜNYAN'A YERLEŞENLER :
Avşar, Vevziroğlu, Elbaşlı, Tekeli, Alaaddinli, Başladık, Üreğir.
3. KAYSERİ DEVELİ’YE YERLEŞENLER :
Hacılar, İmamkulu, Pehlivanlı, Cuşlu, Ağarlı, Piroğlu, Develi, İsahacılı, Memduhlu, Yahşihacılı, Hocahacılı, Hacılar, Boynuinceli, Bektaşoğulları, Avşar, Civanşir, Kuşcu, Ceridî, Salur, Kızık.
4. FELAHİYE'YE YERLEŞENLER:
Avşar, Avşar Kalesi, Bektaş, Okçu, Şehyar Salur, Bayat, Döğer, Çapanlı, Yazıçepni, Dündar, Eymür, Karkın.
5. KAYSERİ İNCESU’YA YERLEŞENLER :
İnal Murat Aşiretleri, Ali Bölüğü, Avşar Kuşçu, İvazhacılı, Recepli Avşarı, Sofu Cemaati, Çobansalur, Cumalıoğlu, Süleyman Kethüda, Halil Bahadır, Sarı Kürklü, Omuzu Güçlü, Karataşlı, Bezircili.
6. KAYSERİ TOMARZA'YA YERLEŞENLER :
Cingözlü, Hacıpaşalı, İmamkulu, Kocanalı, Persekler, Kabaklı, Akin
7. KAYSERİ SARIOĞLAN'A  YERLEŞENLER :
Avşar, Avşar Kalesi, Şehyar Salur, Okçu, Tatılı, Bektaş, Karaözü, Beydilli, Döğer, Çapanlı, Dündar, Eymür, Karkın.
 8. KAYSERİ YEŞİLHİSAR'A YERLEŞENLER :
Hazırcaoğlu, Yazıbayat, Hadırlı, Bayındır, Salurlu, Musahacılı,
9. KAYSERİ YAHYALI’YA YERLEŞENLER :
Hacılar, Hızırhacılı, Kocahacılı, Musahacılı, Yahyalı, Kuzugüden, Bozca, Mihmadlu, Karaevli, Recepli Avşarı. 
10. KAYSERİ TALAS’A YERLEŞENLER :
Pehlivanlı, Ardıç, Salur.
 11.KAYSERİ ZAMANTI BÖLGESİ’NE YERLEŞENLER :
Akçaali, Beceli, Afşar, Beğdili, Beğli, Salmanlı, Keçeli, Sarısindili, Selmanlı, Pehlivanlı.
12. KAYSERİ HARMANCIK MEVKİİ’NE YERLEŞENLER:
(Kayseriyye Kürbünde)
Beceli, Bektaşlı, Karnık, Şambayadı, Pehlivanlı.
13. ÖZVATAN'A(ÇUKUR) YERLEŞENLER :
Avşar, Avşar Kalesi, Avanoğlu,  Döğer, Dürdar, Eymür, Karkın.
14. SARIZ'A YERLEŞENLER :
Büyük Avşar, Herekçioğlu, Karaşeyhli, Kocanalı, Muhazimoğlu, Şahmetlioğlu, Teşkeşlioğlu, Türkmenliler, Badıllı, Çavdır.
15.ERKİLET'E YERLEŞENLER :
Tekelioğlu, Yazırlıoğlu, Dündaroğlu.
Görüldüğü gibi KAYSERİ SANCAĞI’nda yer alan boy, oymak ve aşiretler ve aldıkları yer isimleri şunlardır:
KAYSERİ: YAZIR – ÇEVRİL – BÜYÜKBÜRÜNDÜZ (BÜĞDÜZ) – KÜÇÜKBÜRÜNDÜZ(BÜĞDÜZ) – GÖMEÇ – SALUR – YÜREĞİL – KÖSELER – HACIVAZ – DEVECİYAN – İSAUŞAĞI – DANİŞMENT - KÜRTLER – DÜGER – YUVALI – YAYILI – GEZİ – KARAKÜRDLÜ – BOYACIKAPISI – GYRİNCİ – ULAŞ – CUNA – KIZIK – BOZATLI – BOSTANCI ÇELEBİ – HASBEGLİ – BEKTAŞ – HASİNLİ – KARAKOYUNLU – KUZUGÜDEN – CONALI – HÜSEYYNLİ – EMİRUŞAĞI – KARAHACILI – AFŞAR – ÇAVDAR – ULUĞTÜRK – HASTÜRK – TÜRKOĞLU – KÜRTOĞLU – KARALAR – BABAŞOĞLU – KUŞÇULU “RUMYAN – SÜLEYMANLI -ARKIYAN” CUROĞULLARI – DOĞANLI – ÇİFTLİK(UVA-OVA ÇİFTLİĞİ) – KÖTÜKÖY (Güzelce, Tomarza, Akkışla) KAVLAKLAR(Pınarbaşı, Pazarören, Akkışla/Kululu); HAYTALAR (Akkışla/Kululu; Karaözü) – BADALUŞAĞI – BUDARAN, (Bunlar Akhunlar’dandırlar, Akkışla)–EYMÜR(EYİM) – BEYDEĞİRMENİ (BEYDİLİ) – KUZUGÜDENLİ(Akkışla, Yahyalı)– ERKİLET – KINIK – BAYINDIR(Akkışla/Kululu; Yeşilhisar) – KARGIN – KULULU[(KURULU), Akkışla,Tomarza,] – DELİLER – KUŞÇULAR(Aynı adla bu bölgede beş köy var.) – ŞIKBARAK – AVŞARPOTUKLU – AVŞARSÖĞÜTLÜ – ÇEPNİ – ERGÜNÇUK (YAZIR) – CÜCELER – AVŞAROĞULLARI – ŞEREMETLER – TİLKİCİLER – TÜLEKLER(KAÖZÜ'nde de böyle bir sülale mevcuttur.), AKİN[Karabekirli(Dulkadirli Beyliği'ne Mensup) ; Bünyan/Ekinciler; Akkışla; Yahyalı; Tomarza]-KARALAR (Akkışla, Karaözü, Ardahan (Beykent), İncesu/Karataş; Ankara(Bir köy ismi), Kahramanmaraş(İki, Köy ismi) Bu isimile anılmaktadır. Bu aşiretten "Cenupta Türkmen Oymakları" adlı eserinde bahseden Ali Rıza YALMAN, sayfa 127 KARALAR aşiretinin ADANA: Çimenli, Terliksiz,  Halvacı, Oymaklı, Yüzbaşı(Yozbaşı), Kamışlı ve Sakallıağça köylerinde  yaşadığından bahseder. Mehmet ERÖZ de Atma Boyu'ndan bahsederken: KARALAR  oymağını sekizinci boy olarak gösterir. Hilmi GÖKTÜRK: "ANADOLU'nun DAĞINDA, OVASINDA, TÜRK MÜHRÜ" adlı eseri Cilt.I.sayfa 92-93'de KARALAR'dan bahsederek: "Türkmenler de bir oymak da KARALI ismini taşır ve Divan'da Hakâniye Hanlarına KARA isimlerinin verildiğini de görmekteyiz." demektedir.
Toplam dört yüz yetmiş bir (471) köyü bulunan Kayseri’nin yüz atmış yedi (167) sinin adı değiştirilmiştir. Bununla birlikte üç yüz dört (304) köyün isminin de aynen muhafaza edildiği şüphelidir.
KAYNAKLAR:
1) Said İbn Müseyyeb, İslâmi Kaynaklara Göre Peygamberler. Doç.Dr. Abdullah AYDEMİR, s.51 Sabah Yayınları, 1990
2) Vahb İbn Münebbih- AGE.s.51
3) İbn Kesir, el Bidaye, I, 115. AGE,  s.55
4) Cevdet Türkay, Başbakanlık Arşiv Belgelerine Göre. Oymak Aşiret ve Cemaatler, İst.19-76 Tercüman Kaynak Eserleri Serisi 1, s.9
5) Cevdet Türkyay, AGE. s. 9
6) Cevdet Türkyay, AGE s. 14
Ankara,  Perşembe, 12 Kasım 2015


14 Cevdet Türkay, “Osmanlı İmparatorluğu’nda Oymak Aşiret ve Cemaatler”, Tercüman Kültür Eserleri Dizisi, İstanbul, 1975, S. 12
15 Emir Kalkan, Türk Dünyası Araştırmaları, Ayrı Basım İst. S. 89

Translate